içinde herkesin telefon numarsi hesap numarası doğum tarihi vb. rakamları içeren sayıdır. şimdi ben bu sayıdan bi tel numarası çıkarıp arasam sözlükten birine ulaşabilir miyim.
Fazla abartılan bir sayı. Ama marjinal olmak istiyorsanız sevmek zorundasınız zira ne kadar da düşüncesiz lafını yersiniz. Neymiş efendim bu sayının bir anlam ifade etmiyor olması ilerde bir anlam ifade etmeyeceği anlamına gelmiyormuş veya içinde tüm sayısal olasılıklar olduğu için okul numaramızdan cep telefonu numaramıza kadar her şey varmış. Üşenmedim bulunan tüm basamaklarında numaralarımı araştırdım yok demek ki o kadar da mükemmel sayı değil ki numaralarım olsa bile sayı lan bu en nihayetinde her şeye bir gizem katmanıza gerek yok.
2. kez izlememe rağmen halen tam olarak anlayamadığım filmdir. bir uuser kabak gibi belli olan yerleri değil de detay kısımları anlatırsa mükemmel olur. evet salaklıksa salağım, aptallıksa aptalım.
Doğada bulunan bütün evrensel kalıpları açımlayacak, sırlarını açığa çıkaracak ve onlara hakim olmayı sağlayacak sayının peşindedir matematikçi Max. Baktığı heryerde sayılar, semboller görmekte, herşeyin varlığını hesaplamakta, elde ettiği sayıları kaydetmekte, ulaştığı sonuçlarla başka arayışlara girmektedir. Aslında ne yaptığını, neyi hesapladığını tam da görememekteyizdir ya da bilememekteyizdir, ama o bu uğurda paranoyak bir hale gelmiştir. Filmin siyah-beyaz (beyazı bile siyaha çalmaktadır, gridir) atmosferi bize onun içine düştüğü paranoyayı, sayıların kararttığı hayatını yansıtmaktadır. Yaşadığı mekan da bir bakıma zihninin bu karışıklığını yansıtmaktadır ve bilgisayarı Öklid'in bütün kabloları beyninin sarmalları gibi yaşam alanını kaplamıştır. Öklid'i de, kendisi gibi, ulaştığı sayıları analiz edip 'tanrının adını' bulması için programlamıştır Max. Ne Öklid'in Max'dan, ne de Max'ın öklid'den farkı vardır. Filmin finaline doğru 'tanrının 216 basamaklı adını' bulan Öklid bunun ağırlığı karşısında çökerken, Max'da ulaştığı sonuçları ve hesaplamaları beyninden söküp atmak istercesine kafasını bir matkapla deler. Öklid'le olan özdeşliğini göstermesi açısından ilginç bir ironidir bu. Elbette Max'ın ulaştığı sonuçlar başkalarının da, özellikle sayılarla oynayan-yaşayan borsacıların, dikkatini çeker ve ondan faydalanmaya çalışırlar. Ulaştığı ya da ulaşacağı sonuçların insanlık tarafından nasıl kullanılacağını bilen Max'ın paranoyası da buradan gelmektedir
bir mühendislik öğrencisi olarak sürekli sınavlarda/hesaplamalarda kullandığım sayıdır. hesap makinesinde kısayol tuşunu bulunması da sınavlarda süre kazanma açısından avantajdır.
biz hep çemberin çevresinin çapına olan oranı diye biliriz ama daha detaylı düşünülürse;
Person of Interest 2.sezon 11.bölümden bir sahne:
ilkokulda 3 aldigimiz, lisede 3.14 oldugunu ogrendigimiz ama universitede 3.1415 diye devam ettigini gordugumuz, cook uzun olan ve dunyada kendine ait bir gunu olan sayidir.
insana izledikten sonra farklı bakış açısı kazandıran, evrenin aslında bir denklemi olduğuna ve yaşadığımız dünyayı anlamamıza yol gösteren bağımlılık yaratıcı bir film. sountrack'ı ruh halinizi bozabilir.
Matematik ile hiç aram olmadığı halde dikkatimin hiç dağılmadığı film. Bir bilim üzerine çekilen film mutlak surette o bilim dalında uzman kişiler eşliğinde çekilmelidir ve sanırım bu filmi yazan yöneten kişi de uzmanın ta kendisi. Sanat kavramını alaya aldıklarından filmi siyah beyaz çektikleri bile söylenebilir.
Oz dizisinde italyan hükümlü, breaking bad dizisinde meksikalı felç uyuşturucu baronu olarak bildiğimiz Mark margolis burada karşımıza Kaçık ve emekli matematik hocası sol olarak karşımıza çıkıyor. Hemde yugoslav aksanı ile. Aksanlar uzmanı çılgın mark. Filmin içinden kuple
Hocan sana banyoya gir ve rahatla derken küçük komşu kızı ile hesaplamaca oyunu oyma demek istemedi gerizekalı max. Senin kurtuluşun karşı komşu kızındaydı.
Ayrıca ilk market sahnesinde fonda çalan müziğin müzik değilde kuran sesi olmaSını sonradan anlayıp toplandık hemen durduk yere günaha soktu adamı..
film daha başlangıçta insanı boğan bir havada başlıyor. sanırım amacı da bu. hayatımın bir saat yirmi iki dakikasını bu filme ayırdığım için mutsuz değilim ama mutlu da değilim. yıllar sonra arşivden açıp polis akademisini izleseydim daha çok şey öğrenirdim gibime geliyor. film yahudi olayına bağladığı an bitti. hadi amerikan gizli servisini geçtim. sayının tanrının gerçek ismine ait olduğuna ilişkin kısımda öklid gibi plazmala benzeri bir yapıya büründüm.
başrol oyunculuğu kesinlikle kaliteli. ama filmin ne sağlam bir konusu ne de sağlam bir amacı var. tamamen amaçsız bir film.