Şüphesiz ki inanılmaz aydınlatıcı ileri görüşlü bir ayettir. Ayette peygamberin evine kafanıza göre gitmeyin bel ki sizi istemiyor bel ki rahatsız olacaktı diye inananlara bildiriliyor. Ve ekleniyor aman he peygamber hanımlarını da almayın bunu yaparsanız Allah katında büyük günahtır.
''Ey inananlar, yemeğe davet edilmeden Peygamberin evlerine gitmeyin, davet edilirseniz yemek vaktini beklemek üzere daha önce gitmeyin; fakat çağrılınca gidin ve yemek yiyince dağılın, konuşmak için uzun uzadıya oturmayın; şüphe yok ki bunlar, Peygamberi incitir de utanır sizden ve Allah'sa doğruyu söylemekten çekinmez ve kadınlarından bir şey istediğiniz zaman perde ardından isteyin; bu, sizin yürekleriniz bakımından da daha temizdir, onların yürekleri bakımından da ve Allah'ın Peygamberini incitmeniz caiz olmadığı gibi onun eşlerini de bundan böyle ebediyen almayın; şüphe yok ki bu, Allah katında pek büyük bir günahtır.''
Muhtemel beklenen yorumlar: Çeviri hatası lan o, aslında orada onlar anlatılmıyor.
Çok zaruri bir ayet. Ayrıca Kimsenin evine davet edilmeden gitmeyin, kimsenin karısıyla yahut kızıyla veya kız kardeşiyle dan-dun sohbete girmeyin yahu... Üstelik evine gidecek kadar yakın olduklarınızın da boşanırlarsa bi zahmet eski karılarına yan gözle bakmayın. Yenge dediğine yan gözle bakmak edepsizliktir. Anlayana çok güzel bir ayet.
tamam canım gitmeyiz. neyse ki kuranımız evrensel ve tüm zamanlara hitap eden bir kitap yoksa ben her gün muhammede yemeğe gidecektim teşekkürler tanrım.
Hicâb (perde, örtü) âyeti diye anılan 53. âyet ile onu takip eden iki âyetin gelmesine sebep olarak iki olay nakledilmektedir. Bunlardan birincisine göre Hz. Peygamber’in kayınpederi de olan Hz. Ömer, “Evinize iyiler de kötüler de girip çıkıyor, eşlerine perde arkasında olmalarını söyleseniz!” deyip duruyordu, sonunda hicâb âyeti nâzil oldu. En detaylı bir şekilde olayın şahidi Enes b. Mâlik tarafından anlatılan ikinci olay, Hz. Peygamber’in Zeyneb ile evlendiği günün akşamında verdiği düğün yemeği ile ilgilidir. Yemek yendikten sonra davetliler kendi aralarında sohbete dalmışlar, yeni evlileri bir türlü baş başa bırakmamışlardı. Hz. Peygamber birkaç kere dışarı çıkıp girerek rahatsız olduğunu bildirmek istediyse de fayda vermedi, bilhassa sona kalan üç kişi oldukça geç vakitte kalkıp gitti, Resûlullah tam yatak odasına girmek üzere idi ki bu âyet vahyedildi (Buhârî, “Tefsîr”, 33/8). Âyette, kuşkusuz beşerî ilişkiler ve muaşeret kuralları bakımından diğer müslümanlar için de aydınlatıcı olan şu hükümlere yer verilmiştir: a) Hz. Peygamber’in evine, davet edilmeden yemek maksadıyla girmek yasaklanmıştır. b) Yemeğe gelenlerin erken gelip yemeğin hazırlanmasını evin içinde bekleyerek hâne halkını rahatsız etmemeleri istenmiştir. c) Yemek yendikten sonra davetlilerin kendi aralarında sohbete dalıp evde gereğinden fazla kalmaları menedilmiştir. Burada Hz. Peygamber’in rahatsız bile olsa bunu sineye çekerek insanları incitmekten geri durduğuna; yani onun güzel ahlâkına, utanıp çekinen kişiliğine, nezaket ve zarafetine de dikkat çekilmiştir. d) Peygamber eşlerinin her türlü şaibeden, münafıklarla kendini bilmezlerin dedikodu malzemesi olmaktan uzak kalmalarını sağlamak maksadıyla bundan böyle yabancılarla hep perde arkasından görüşüp konuşmaları emredilmiştir. e) Hz. Peygamber’i üzmek ve kendisinin bırakmasından veya vefatından sonra eşleriyle evlenmek müminlere haram kılınmıştır. 57-58. âyetlerde Resûlullah’ı üzme yasağına müminleri üzmek de eklenmiş, bunları üzenin Allah’ı üzmüş olacaklarına işaret edilmiş ve üzenleri bekleyen korkunç âkıbet haber verilmiştir.
Din edeptir. Cenabı Allah kullarına Adabı öğretirken elçisini misal vermiştir. Bu ayetin üzerinden dini tenkit edenlerin evine habersizce aynı anda 3 kişi gelse apışır kalırlar. Ama inkar ettikleri halde hz. Peygamberi (s.a.s) tenkit ederler. Halbuki dinin yaşanmasında örnek teşkil ettiğini anlayabilecek kadar bilgileri olduğu halde. Kişilerin fani, fakat kural ve kaideler manzumesi olan ayetlerin baki olduğunu bilmelerine rağmen üstelik.
evine art arda iki gün komşu gelse isyan eden, yarım saatliğine akrabaları uğrasa kendini odaya kapatan ergen ateist/deistlerin atıp tuttuğu konu...
ayetin tamamı:
ahzap/53: Ey inananlar, peygamberin evine, yemeğe çağrılmadan girmeyin. Öyle bir çağrıyı da beklemeyin. Çağrıldığınız vakit girebilirsiniz. Yemeği yedikten sonra ayrılıp dağılın. Hadislere (sözlere) dalmayın. Bu durum peygamberi üzüyor; ancak size bildirmekten utanıyordu. ALLAH gerçeği bildirmekten çekinmez. Onun hanımlarından bir şey istediğinizde onu bir perde ardından isteyiniz. Bu sizin kalbiniz ve onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. ALLAH'ın elçisini üzmemelisiniz ve ondan sonra onun eşleriyle asla evlenmemelisiniz, zira bu, ALLAH katında pek büyük bir günahtır.
Sadece peygamber efendimiz için değil tüm müslümanlar için söylenmiştir.
Biraz edep, görgü kuralıdır.
HAnginiz siz çağırmadan gelen, evi olduğu halde evinizi kervansaray gibi kullanan, yapışık tipleri seviyor? Ki insanların kendi evlerinde elbette ki özeli olacak.
Ha zor durumda kalan olur tabi ağırlarsın. Misafir kişisi müsait olup olmadığını sorar müsaitim dersen tabi ağırlarsın. Bunlar güzel şeylerdir.
artık o arap toplumu nasıl görgüsüz bir toplumsa, zırt pırt davet edilmeden insanların evine gidilir mi?
aile demek mahrem demek.
benim evimde seni doyuracak, seni ağırlayacak yemeğim var mı? durumum müsait mi?
bunları düzenlemek için indirilmiş ayettir.
Yerinde bir talimattır.
Çat kapı, izinsiz, sualsiz, uygun Musun, değil misin diye sorulmadan, yırtık dondan fırlar gibi yemeğe gelmek de neyin nesidir?
Valla benim evime de öyle gelmeyin aga!
Adap, usul, nezaket bilmek önemli.