peyami safa

entry251 galeri17
    51.
  1. "bu ülkede edebiyat yaparsan aç kalırsın bu yüzden Lupın istanbul'daydı." diyen güzide yazar, ara sıra örnek aldığım, özellikle aç kalma konusunda ortak noktamız olduğunu düşündüğüm kişi.
    1 ...
  2. 52.
  3. Romanlarını ayıla bayıla okuduğum en iyi Türk yazarlardan biri. Psikolojiyle harmanladığı romanlarında aşık olan genç ilginç bir şekilde derinleştirilir, yüceltilirken; aşık olunan kadın alçaltılır,bayağılaştırılır ve bu durum beni içten içe üzer.
    0 ...
  4. 53.
  5. psikolojik roman dalında eserler verendir.
    0 ...
  6. 54.
  7. psikolojik tahlilleriyle hayran bırakır.

    "bir insanı kafi derecede tanımak için bir an yeter, tamamen tanımaya ise bir ömür yetmez"
    1 ...
  8. 55.
  9. insan psikolojisini mükemmel anlatan peyami safa okul eğitimi almamasına rağmen çok güçlü bir dili vardır (bkz: dokuzuncu harciye koğuşu).maddi güçlükler çektiği zamanlarda annesinin isminden esinlenerek(servet bedia) oluşturduğu servet bedii ismiyle ticaret kaynaklı kitaplar yazmıştır (bkz: selma ve gölgesi)fakat bu kitapları bile günümüz ve o çağın birçok yazarının kaleminden güçlüdür.
    1 ...
  10. 56.
  11. para kazanmak amacıyla yazdığı eserlerde server bedi takma adını kullanmıs , annesi server bediha nın isminden ilham almıştır.
    cingöz recai bu takma isimle yazmış olduğu başarılı eserlerden biridir.
    1 ...
  12. 57.
  13. selma ve gölgesi kitabi ile bana ne kadar müthis bir kaleme sahip oldugunu gostermis ve hayranlik uyandirmistir.
    fakat biraz psikopatlik olabilir mi diye de dusunmuyor degilim. bu kadar mi sahane anlatilir..
    2 ...
  14. 58.
  15. Türk hikaye ve romancısı.Bir dönem ve sonra her dönem para kazanmak zorunda kalan yazarımız annesinin Server Bedia isminden yola çıkarak "Server Bedii" takma adıyla eserler kaleme almıştır.Kanımca edebi yönüne dikkat edilmeden ekmek parası derdine yazılmış bu yazıları,yazarın kendisi de pek beğenmez,olası edebi bir suçlamayı annesine paslamayı uygun görmüştür,bilinmez...
    Kendisinin "Yalnızız" romanı edebi kişiliğinin zirvesi konumundadır.Romanın sonunda der ki:

    "intihar ediyorum.kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım..."
    1 ...
  16. 59.
  17. türk romancılığında daha önceleri ender kullanılan bir tarz ve üslubu denemiş usta edebiyatçımız, "düşünen roman"ın mimarlarından... Romanlarının arka planına işlediği Psikolojik tahlilleriyle meşhurdur. Aynı zamanda batı medeniyetine adapte olmaya çalışıp bir dönüşüm yaşayan toplumun durumunu çok iyi tahlil ve hiciv etmiştir. şekillendirdiği roman kahramanları vasıtasıyla kendi düşüncelerini başarılı bir biçimde aktarmasını da bilmiştir. genelde eserlerindeki çoğu roman kahramanı yazarın içten içe kendisiyle özdeleşlen tiplerdir.

    hastalıklara karşı hep bir takıntısı varmış gibidir. romanlarının kahramanları kırılgan,naif ,hassas ve düşünceli tiplerdir. bu durumunun en bilinen örneği 9.hariciye koğuşu adlı eseridir. ancak kanımca kendisinin talihsizliği genelde hep sadece bu romanıyla gündeme gelmesidir. yalnızız ve matmazel noraliyanın koltuğu adlı eserleri 9.hariciye koğuşunun gölgesinde kalamayacak cinsten ve oldukça başarılı romanlarındandır.

    üstadın tabi ki romancılığı yanında takdire şayan diğer bir yanı da polemikçiliğidir. Polemiği bir sanat haline getirmiş ve tartışmayı kahve ağzının tekelinden almış üstad , bu özelliğiyle özellikle bugün başta pek çok politikacımıza ders verebilecek seviyededir.
    4 ...
  18. 60.
  19. onu özetlersek; anlatmaz, yaşatır.
    4 ...
  20. 61.
  21. 62.
  22. necip fazıl’ın gözüyle:

    kafası vardı..
    kültürü vardı..
    cümlesi vardı..
    uslubu vardı..
    hafakanları vardı..
    çilesi vardı..
    metafizik arayıcılığı vardı..
    imanı vardı..
    estetiği vardı..
    diyalektiği vardı..
    cesareti vardı..
    hasılı bir fikir ve sanat adamına gereken vasıflardan bir çok payı vardı...
    4 ...
  23. 63.
  24. "50 sene öncesinden türk dilinin düşeceği, düşürüleceği halleri görmüş, teşhisini koymuş,1959 yılında bir lise talebesinin kendisine yazdığı mektupta atatürk’ün büyük nutkundaki dili ve birçok parçaları anlamadığını belirtmesi üzerine atatürk sonrası dildeki budama hakkında güzel bir makale kaleme almış edebiyat insanı

    dünkü şair ahmet haşim’in dilinden anlayan bir gençlik kalmadı. evvelki günün şairi tevfik fikret de artık bir yabancıdır. abdülhak hâmid bir hint racası, namık kemal bir ortodoks papazı kadar bugünkülerden uzaklaşmıştır. daha evvelkileri saymayınız; gâlib’lere, bâki’lere giderseniz, onlar boş veya nâhoş bir sada bile değildirler. bugünkülerin siyasî,askerî zihnimiz hakkındaki bilgileri de böyle kopuktur. cengiz’i bilirlerse, yavuz’u daha az bilirler veya bilmezler.
    tarihin bu kopa kopa,atlaya atlaya gidişi devam ettikçe yarının gençleri de bugünküleri okumayacaklar, okusalar da anlamayacaklardır. devrimbazlar her çeyrek asırda bir türkçe’nin büyük bir kısmını değiştirmiş olacaklardır.
    tarihinin sürekliliğini kaybeden bir millet her şeyini kaybetmeye mahkûmdur. hafızası parça parça kopmuş bir akıl hastası gibi, geçmişiyle, hatıralarıyla ve benliğini terkip eden bütün varlık unsurlarıyla ilgisi kesilmiştir. yabancı tesir ve müdahalelere, yabancı vesayete hazır ve muhtaç bir halde, evvela bağımsızlığını, sonra da bütün millî şahsiyetini ve varlığını kaybeder.
    atatürk’ün büyük nutkundaki dili ve birçok parçaları anlamadığını bana yazan bir lise talebesinin itirafı,dehşet ve ibret verici bir gerçeğin itirafıdır. bir iki nesil sonrakiler, bu nutkun tamamını anlamak iktidarından mahrum kalacaklardır. her nesil bir evvelkini tercüme yoluyla veya tercüman vasıtasıyla anlamak zorunda kalınca, dilinin zaman içindeki vahdetini kaybeden milletlerin tarihteki o meş’um sonları bizim de akıbetimiz olacaktır."

    tercüman, 5 eylül 1959
    2 ...
  25. 64.
  26. "ve düşündü ki, en afaki zannettiğimiz romanlar bile muharririn ruhunu muhayyel kahramanlar vasıtasıyla aksettiren bir otobiyografiden başka bir şey değildir."

    bir tereddüdün romanı.
    4 ...
  27. 65.
  28. "yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyaların bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum. yalana her şey isyan etmelidir. eşya bile... damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır filan... zavallı mürahik... nüzhet bana yalan söyledi."

    (bkz: dokuzuncu hariciye koğuşu)
    2 ...
  29. 66.
  30. "hürriyet meselesi tek bir bütündür. parçalanmaz. hürriyetin şahsiyetle münasebetini aramayan hukukçu yanlızca fertle devlet arasındaki münasebet planında kalınca aptalla zekiye, bilgisizle âlime, görgüsüzle görgülüye aynı rey hakkı tanımak zorunda kalır. böyle bir hürriyet ve müsavat anlayışıyla iki ahmak bir dahiden üstündür. partilerin seçimlerde aptal avcılığına çıkmaları, onları kandırmak için başvurdukları demagojinin demokrasi yerine geçmediyle neticelenir. gazetelerde sık sık gördüğümüz "demokrasi demagoji haline geldi" sloganı bir kelime oyunundan ibaret sayılmaz, demokrasinin halkı bir rakam olarak görmesinin zaruri neticesidir. on cahili dokuz âlime tercih eden bir sistemde bilginin demagojiye mağlup olmasına şaşırır mısınız?"

    peyami safa, matmazel noraliya'nın koltuğu
    1 ...
  31. 67.
  32. bir insanı kafi derecede tanımak için bir an bile yeter. tamamen tanımak içinse belki bir ömür yetmez. ( bir akşamdı - peyami safa)
    1 ...
  33. 68.
  34. asırlar sonra, zamanımızda şehirleri geceleyin nura boğan elektriğin ruhlarımızdaki karanlığı arttıracağını sezemeyen bir çağın emekleme yıllarındayız. (peyami safa - yalnızız)
    2 ...
  35. 69.
  36. en çok düşündüğümüz kelimeyi en az kullanmaya bizi mecbur eden gururumuzu aldatmak için, sevmek fiiline sözden başka ifade şekilleri ararız. (peyami safa)
    2 ...
  37. 70.
  38. " Fikir sahibi olmaya mal sahibi olmaktan fazla ihtiyaç duyacağımız gün gerçek zenginliğin sırrını bulacağız ".
    0 ...
  39. 71.
  40. şu an kendilerinin eseri olan "arsen lüpen istanbul'Da" adlı romanı okuduğum yazar kişisidir.
    güzel bir esere benziyor efendim.
    (bkz: polisiye)
    1 ...
  41. 72.
  42. psikolojik tahlil ustasıdır. kıymeti pek bilinmez, çok ön planda değildir; ancak en az kafka kadar, dostoyevski kadar değerlidir bu tahlil konusunda. kitapları, alkım yayınlarında çok uygun fiyata satılıyor; bana kalırsa ölmeden okunması gereken yazarlardan biridir. çünkü insana dair, kendinize dair çok şey bulursunuz; 'insan'ı çok iyi anlarsınız.
    5 ...
  43. 73.
  44. Server Bedi takma adıyla yazdığı eserlerini para kazanmak adına yaptığı söylenir. Bu nedenle kendi kalemini değiştirmeye, biraz daha basitleştirmeye çalışarak yazarmış yazar bunları. Ama olur mu? Daha kötü yazabilmesi mümkün mü? O kitabı onun yazmadığını düşünmek mümkün mü? Değil. Cumbadan Rumbaya'sı buna en güzel örnektir.

    Bir de bakınız, ilginçtir Peyami Safa. Mesela farklıdır Cingöz Recai serisi ile bir Yalnızız eseri. insan bir şeye meyillidir, yazarken tek çizgisi vardır diye düşünürken; o bu düşünceyi siliverir.

    O tıpkı karakterleri gibi zeki, derin biriymiş muhakkak...
    0 ...
  45. 74.
  46. Çok iyi bir romancımız,çok kaliteli ürünlere imza atmıştır.
    "Matmazel norelyanın koltuğu","Yalnızız","Biz insanlar" gibi birçok kaliteli eserleri vardır.
    Para kazanmak için yazdığı romanlarını "Server Bedi" ismi ile imzalamıştır
    Bu isimle yazdığı "Cumbadan Rumbaya" "Cingöz Recai" gibi güzel kitapları var.
    Nazım hikmet,Aziz Nesin gibi yazarlarla polemiklere girmiş.
    Bu konuda özellikle "Kızıl çocuğa mektuplar" örnek gösterebilir.
    Bence Türk gencinin, okuması gereken yazarlardandır.
    Dolu dolu yaşamış,hayatına pek çok roman yazmış.Kendi kendini geliştirmenin en iyi örneklerindendir.inancı romanlarında açık seçik bellidir.
    1 ...
  47. 75.
  48. oğlunun adını merve koymuş ve bunun nedenini "kendimi safa ile merve arasında hissetmek istedim" diyerek açıklamıştır.

    not: babası için; (bkz: ismail safa)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük