Perde başkalarıdır
Başkalarına açılır,
Başkalarına kapanır,
Yaşamda ve Oyun’da.
Bir konu hazırlanır
/Her iki tarafında/
Bir konu yaşanır.
Bazısı ıslaklanır
Bazısı alkışlanır.
Bazen ıslaklanan tekrarlanır,
Alkışlanır kaldırılır.
Bazen alkışlanan unutulur,
Islaklanan anılır.
Bazısına çiçek atılır,
Bazısına taş atılır.
Bazısı kapandıkça açtırılır,
Bazısı açılmamak üzere kapanır.
Perde başkalarıdır.
Her iki tarafında bir konu.
Perde her iki tarafındadır;
Ayırır ondan onu.
Perde açılıp kapandığı yerde
Bir sonu bir başa vurgular.
Bir bilinse! bilinmez ki nerde,
Bir başlangıç bir sonu noktalar.
Açılıp kapandıkça
Unutturur oyun olduğunu yaşamın
Oyunun bir yaşam,
Ya oynanıp yaşanan,
Ya da yaşanıp oynandıkça.
II
Perde başkalarıdır.
Sevgilim;
Beni uyandır
Uykusuz sezgilerimden,
De ki;
Ben o değilim..
Ben hep yaşadım,
Hiç oynamadım..
Yokum ben, de..
Ben orada hiç olmadım..
Bağır, beni uyandır,
Orada oynayan beni çağır..
De ki;
Sen hep oynadın,
Hiç yaşamadın..
Oyundu, bitti;
Kapat perdelerini
Seyircin gitti.
III
Perde başkalarıdır.
En zor üçüncü perde;
Ayırır ikisinden
Üçüncüyü.
Üçüncü aşk, savaş, ayrılık, aldatı, ölümdür,
Beslenir yaşamın güzellikleriyle-çirkinlikleriyle,
Uyarmak, vurmak için örülür
Dışındakileri içindekileriyle.
Savaş, tutar oyunlarda
Onu yapamayanlarını avundurur.
Aşk, korkunç biter, oyunlarda,
Onda hiç yenen yoktur.
Mutluluk güldürüye girer oyunda,
Çoğu kez mutsuz bir aktör oynar.
Yaşamda aldanan, aldatandır oyunda
Kral oynar, sarhoş oynar, hırsız oynar, kör oynar.
Ardında birilerini, önünde birilerine
Bağlayan bir çağrıdır, perde..
Oyuncularını seyircilerine
Benzer çizgilerinde ayırır. Perde.
ülkemizde namus bekçisi olarak adlandırılır. sosyolojik olarak incelenmesi gereken tekstil ürünüdür. baba işten eve gelir gelmez aile bireylerini bu konuda uyarır:
şimdi yağmurda bile kokusuz şehir!
ya tırnak içinde hayat sunacağım sana
ya da travertenlerini düşün:
-söküp atacaksın-
eskiden
çok eskiden
kırmızı perdeler gibi
lanet bir gündüz mesaisinden
rakıya ve geceye uzanmış bir babanın sıcacık göğsü gibi
ey şehir!
ne kanın kanıma
ne yüzölçümün narkozuma yetmiyor artık
oysa yazgı kalsaydı babadan kalma her gülüş
ve biraz alkol koksaydı hayat
hani kendinden önce bitmeseydi her yolculuk
ben dönerdim belki
dönerdim
bir adam gibi oynardım yaşamayı
kısa saçlı, düzgün tıraşlı...
salyangoz cazibeliğinde, yasak
çokça çift göz bakıyor, tahripkâr
gençliğimin armağanı
ben kıyıdan geçiyorum
ben demli çaydan
ve sen. ne demeli
şimdi yağmurda bile kokmuyorsun ey şehir!
tesadüfen ve biletsizdim otobüste
kanamasız bir hastaydım
yine de yaralarıma pamuk basardım
ne demeli, haritamda yoktun
ve ne demeli, pusulam zil zurna seni vuruyor şimdi
hayat alabildiğince çapkın
hayat alabildiğince olasılık
hayat: tembel tabanlı ayakları
ve temkinli adımlarıyla gençliğime bastı
bir ömür boyu kurbağa öptüm, hâki!
dudaklarımda hâlâ bataklık tadı
ne demeli
sıradan insanların berzah alemini görmelerini engellemek için, allah'ın gözlerin önüne yerleştirdiği bir örtüdür. zira sıradan insanlar o alemde görünenleri kaldıramaz.