bu gece, "biri vardı, sever gibi yapıp kandırdı. biri vardı ateşi yüreğimde yangındı. biri vardı kalbinde güzü bahar sandırdı. ona sorsam ben yokum ama bende biri vardı." sözleriyle bir aydınlanma yaşatmış gruptur.
ingiliz konsolosluğunun görkemli, büyük bahçeli malikanesinin karşısında, istiklal’ e dönerken, köşede, Irısh Pub gibi güzel ve bol yabancı turistin ilgi gösterdiği kaliteli bir mekanın bulunduğu beyoğlu yerleşimi.
Çok uzun bir zamandır dinlemiyordum. Bugün eve dönerken birden çok tanıdık eski bir tını çaldı kulaklığımda. Ve daldım birden hayallere.
Yolculuk ederken bir anda kendimi karanlık bir sokakta buldum. Kulağımda in sarkan kablolu kulaklığım, saçım sakalım birbirine girmiş, sokak lambasının altında yürüyorum öyle. Şehir yabancı.
Sakin sakin yürüyorum gecenin bir vakti, sadece ileriden köpek sesleri geliyor. Tek tük yanıyor evlerin lambaları. Ve solist şarkıya giriyor;
“Ne yoldu ne sondu beni bir yere götüren,
Sebepti sonuçtu beni derbeder eden.”
Yavaş yavaş anımsamaya başlıyorum. 7-8 sene önce, tam tarihi kestiremiyorum. Soğuk bir akşam sokakları geziyorum. O zamanlar yeni keşfetmişim pera’yı. Yürümek ve dinlemek, en rafine zevklerimdi o zamanlar.
Bir arabanın camından yansıyan tipimi görüyorum, hafif bir gülümsemeyle tipime sövüp devam ediyorum.
Her adımda haz duyuyorum. Bu sakin tını beni cezbediyor adımlarım yavaş ve heyecanlı.
Devam ediyor şarkı ve bir bateri sesi geliyor. Neyin hazırlığı bu öfkeli bekleyiş? Tüm gücüyle vuruyor ve tahrik ediyor ekibin geri kalanını baterist. Birbirlerini bekliyorlar en uygun anda saldırmak için. Bense kilit parkeleri sayarak teyakkuzda ilerliyorum seyrek sokak lambaları alında o sokaklarda.
“Dünya güzel bir yer değil içim acı içim kederli bak yine,
Benim solup giden güzel kokan çiçeklerim var!”
Kalbimin ritmi değişiyor ve adımlarım hızlanıyor. Bedenimin her hücresinde hissediyorum sözleri ve arkadaki soloyu.
“Sevda güzel bir şey değil içi hüzün iki gözünde yalanlar,
inanıp da sevdiğim diye sarıldığım bedenler var.”
Buranın bitmesine izin vermiyorum. Saniyesine kadar geri çekiyorum ve baştan dinliyorum. Ezbere yürüyorum artık, kırık taşların üzerine bilerek basıyorum.
“Ya da yok.”
Dinginleşiyorum bir anda. Reddediyorum içimde biriken bütün duyguları. Yok oluyor her şey ve vazgeçiyorum. Hafifletiyor beni bu yükten kurtulmak. Adımlarım sakinleşiyor ve eve dönüyorum.
Düşünüyorum kalan ufak arada. Yoğunluğun içinde kaybolmak, ritmine kapılmak ve sürüklenmek. Ve sonra Bir anda vazgeçmek her şeyden ve yok etmek tüm duyguları. insan kendisini ifade edebilmeli. Benim kendime ifade yolum bu şarkıydı.
Kendime geliyorum bir anda, gözümü açıyorum camdaki yansımamdan anlıyorum rüyamın bittiğini. Çıkartıp kulaklığı devam ediyorum.
Böyle bir eser yaptığın için teşekkür ederim pera. Ben bu şarkının kendisiyim.