bugün

=Penguenler Adasın'da Umut ve Umutsuzluk=
Üçüncü Dünya Savaşı'nın eşiğindeyiz. Anaparacı yönetmenler, üzerinde yaşadığımız penguen adasını; yarattıkları tanrılar, zorunlu ihtiyaçlar, umut ve psikolojik telkinle (istisnasız bütün canlıları) parmaklarında oynatıyorlar.
Jacques Anatole François Thibault Penguenler Adası'nı yazarken yaşamı çok iyi analiz edip, alaycı bir yaklaşımla yarattığı ütopyasında insanlığı ve gerçeklerden yola çıkarak çok sert bir dille eleştirmiştir. Ancak göz ardı ettiği çok önemli bir mantık yasası vardır. Spinoza "her belirleme bir olumsuzlamadır" demiştir. . Yazar kurgusu gereği bu zorunluluğu vurgulamak için göz ardı etmiştir. Yaşamda bu kadar yoğun bir sömürü, tecavüz, insan hakkı ihlali, ölüm, tinsel aşağılama, uhrevi savsata, savaş, insan ticareti, sistematik köleleştirme varken; doğal olarak bu kötülüğün, boş inançların, insan haklarının sistematik sömürüsün karşısında üstadın yasalaştırdığı zorunluluk baş gösterecektir. Dünya'da bu kötü gidişe komünist ya da sosyalist bir başkaldırı gelişmektedir. Birçok ülkede, başta Güney Amerika olmak üzere, sömürü engellenmeye çalışılmaktadır. Fransa'da komünistler seçimleri kazanmak üzereler. Güney Kıbrıs'ta sol eğilimli bir parti seçimleri kazandı...
Ülkemizde de son olarak gerçekleşen eylemlerde bu bataklıktan çıkmak için çırpınışların artmaya başladığını görüyoruz. Bir umut ışığı güçlü bir şekilde kendini gösteriyor. Penguenler Adası'nda iyi şeylerde olmak zorunda. Usumuz bize bunu telkin ediyor.
Annem K. K. ne Jacques Anatole François Thibault'u bilir, ne de bu kitabı okumuştur. Ama yazdığım başlığı görünce "Oğlum hepimiz pengueniz, ne kadar çırpınızsak çırpınalım, hiç umudumuz yok, Allah sonumuz hayreleye" dedi. Kimileri usuna, kimileride Allaha sığınıyor. işte bizi ayakta tutan da bu. Hepimizin bir umudu var.
herkesin okumasını şiddetle tavsiye ettiğim kitaba aşağıdaki adresten ulaşılıp okunabilir.

http://www.mcuma.com/ekitap/000105/000001.php