bu vagon örneği genelde sık verilen bir örnek. zaten müslümanların herşeyi örneklemeleri de komik ya neyse konu o değil.
vagon örenği konumuz. vagonları vagonlar çekiyor onları da lokomotif çeker onu kim çeker diyip şirinşirin gülümsemeyi becerebilen her ruh hastası soruya cevap verdim çok akıllıyım sanıyor. hayır evladım. aptalsın. çünkü o lokomotif elektrik ile gaz ile petrol ile ya da buhar ile çalışıyor olabilir. neyle olursa olsun onun bir operatoru vardır. onun gittiği bir ray sistemi vardır yola çıktığı istasyon vadığı istasyon vardır yolda kaza yapma şansı vardır.
senin tanrın bunun neresinde ?
padişaha geçelim; sanıyorum tanrı alegoririsi olarak padişah sunulmuş burada da;
bir de o padişahın, karısı oluyor arada sırada cukcuk yaptırdığı cariyesi oluyor. başka padişahlar oluyor, başka padişahların ordusunda başka onbaşılar binbaşılar oluyor, bu başka orduların ashibi padişahlar arada bu padişahı yeniyor öldürüyor. bu padişahın ordusu ayaklanıp bu padişahı öldürüp yerine oğlunu geçirebiliyor.?
senin tanrın bunun neresinde?
alegor yapayım örnekleyeyim derken sıçtınız sıvadınız. şeker örneklemesine hiç girmiyorum. çok uzağa fırlatacağım yoksa.
Allah katında 'var olma' diye birşey var mıdır acaba ? yoksa var olmak ve fanilik insan için geçerli bir şey midir ? azıcık düşünün, görürsünüz ki kimsenin götünü yırtmasına gerek yok. Eşeğin yüksek dallara uzana uzana zürafa olabileceğini düşünen deve kuşları anlayamaz tabi onlar heryerlerini yırtabilirler efendim uğrular ola.
"peki allah nasıl var oldu" sorusunu soran kişinin öncelikle olası allah'ın varlığını teoride kabul etmiş olması gerekmekte. zira yaradıcı ile ilgili konuşmalar ve teoriler teistlerle girilmemesi gereken bir diyalogtur. çünkü metafizik kavramı olan bir tanrının varlığı somut kanıtlarla ispatlanamaz.
yani bu sorunun cevabı allah diyen aslanda ki mucize kadar göstermelik olacaktır.
önce insan vardı. allah zaten var, gök tanrı da var tıpkı zeus'un var olduğu gibi ama nerede. insan beyni muazzam bir organ herşeyi yaratmaya kâdirdir.
allah, tanrı, yaratıcı güç... adını sen koy.
bu varlık, dünya üzerinde yalan konuşmasını, daha doğrusu ise olmayan bir şeyi söylemesini başarabilen adını bilmediğim, suratını hiç göremediğim * kişi tarafından yaratıldı. ***
kafa karıştıran soru.
Ne kadar düşünülsede beynimizin çok küçük bir miktarını kullanan bizler için sonucu belli değildir.
Benim bu konuda farklı bir bakış açım var. Sadece benim değil tabi.
Farzedelimki Allah yok. Ben ona inandığımda benim için herhangi bir sorun da yok. Ne boyum kısalıyor, ne kilom artıyor, ne kelim kapanıyor (pardon bu iyi oldu) O zaman inanmak benim için kötü bir şey değil. Rasyonel insan kendi iyiliğini düşündüğüne ve Allah a inanmak da kendine bir zarar vermediğine göre, cümleyi toparlayamadım.
tamam gençler, sakin olun..size rağmen sizin için sizleri karanlıktan kurtaracak sırlarla geldim..telaşa mahal yok..işte hayatınızı değiştirecek sır:
- allah diye bir şey yok hamdi, yok!!!
+ a aama aabi!
- geri kalan hayatının bu ilk gününde sana öğretilen her şeyi unut. din adı altında uygulanan saçma baskıları, yaşamını kısıtlayan günah-haram olgularını silip atman çok zor olacak belki ama dediğim gibi artık özgürsün..sakin ol ve elindeki kutsal kitabı yavaşça yere bırak..güzel, şimdi git ve kendini geliştirmeye başla..bundan sonraki hayatına yön verecek olguların; günahlar ve sevaplar yerine, evrensel doğru ve yanlışlar olması dileğiyle..
büdüt: schopenhauer'ın çok sevdiğim bir lafı vardır..eklemek istedim :
Dinin üstünlüğünün kaynağı; doktrinlerini çocukluğun körpe çağında zihne kazıma, dolayısıyla neredeyse doğuştan gelen fikirler gibi görünmelerini sağlama şeklindeki paha biçilmez ayrıcalıktır..
bilimsel olarak açıklanabilecek bir konu değildir.sonuçda insanlar inanmak istedikleri seye inanır,siz istediginiz kadar var veya yok değil ne varlıgını ne de yoklugunu başkasına ispatlayabilirsiniz.tanrı nasıl var oldu sorunsalı ile evrende var olan ilk madde (artık ilk neyse)o nasıl var oldu sorunsalı aynı kalıpdadır,en azından şimdiki bilgilerle bunlar açıklanamamakdadır.siz istediginiz kadar bilimsel veri sunun inanan kişi bunların hepsinin olmasını tanrı sagladı der geçer,siz istediginiz kadar tanrının varlıgını ispatlamaya çalışın inanmayan kişi tanrı ilk yarattıgı varlıgı yaratmadan önce ne yapıyordu der inanmamaya devam eder.
sen varsın. düşünme yeteneğin var. beyin gücün bazı nedensel şeyleri çözebiliyor di mi? * şimdi allah'ı düşünüyorsun. ne kadar yüce, ne kadar dinimiz amin di mi. o senin için var. evet var. şimdi düşünelim. sen öldükten sonra allah'ı düşünemiyorsun artık. o zaman allah yok mu? kimbilir?
ama şöyle güzel düşünebiliriz. allah şüphesiz o kadar yüce ki senin psikopat gibi bi kutuya taş atmanı, ya da durduk yere bi hayvanı kesip sana kurban ediyoruz bunu rabbim falan diye düşünmeni istemez. o kadar küçülmez yani. benim allahım işte böyle bir allah. beni izler, davranışlarımı süzer, bunu yapma der, çünkü kötü o der. bazen dinlemem ben ama onu, yaparım yine de.
bir b harfi kendini a harfine göre ya da c harfine göre değerlendirir, çok ilim irfan sahibiyse alfabenin sonuna kadar gider z'yi görür, ama asla onun çizen şeyin bir el olduğunu anlayamaz. burdan yola çıkarsak, allah kavramının nasıl var oldu, nerdeydi, nereye gitti gibi sorularına ancak kendi gördüğümüz dünyanın sınırları içinden cevap verebiliriz. zamanın başından beri insanların yaptığı şey de tam budur. tanrıyı kendi sınırlarına çekip kişiselleştirmek
(bkz: baba-oğul-kutsal ruh)
(bkz: allah baba)
fakat tanrı dediğimiz kavram zaten bunun çok dışındaysa içinde olduğumuz sistemle bu sorunların hangisine cevap verilebilir ki?
sorunlar onları yaratanların mantığı ile çözülemez. (bkz: einstein)
allah nasıl var oldu bu yüzden hep sorunsal olarak kalacaktır.
karanlık çağlardaki çok tanrılı yunan mitolojisi inandırıcılığını, insanları savaştırma kabiliyetini kaybedince, başlatılan yeni bir akım sonrası var olmuş, bilimle ters düşmeye başlayınca da bilimi neredeyse hiçe sayarak yoluna devam etmiştir.
içinde allah a iman eden böyle soru sormaz, böyle soru sorabilen allah a inanmaz, peki allah a inanmayan bir kişi neden inanmadıgı bir varlıgın nasıl meydana geldigini neden sorgular? sebeb laikçilik şişede durdugu gibi durmuyor bünyede sanırım.
tipik chp li sorunsalı, 2 saat oturup açıklama yapmaya gerek olmayan başlıktır. kutupta namaz nasıl kılınır türünden bir örnek sorudur ki bunu namaz kılan bir kişi asla sorgulamaz, kutuplara gidecegi zaman açar bilen birisinden ögrenir ve uygular, tipik chp li özellikle bir topluluk gördügünde, ortamda da bir dindar kişi özellikle bir imam varsa başlar densiz sorularına, geçen gün laik yazarların bir tanesi şöyle yazmıştı, sana ne kutupta namaz nasıl kılınıyor sen evinde kılıyormusun ki kutupta nasıl kılındıgını merak ediyorsun! düşünün demokrat bir laik in bile artık yuh dedigi bir durum.
allah vardır ve gerçektir. basitleştirerek klasik bir örnekle açıklayacak olursak;
trenin son vagonunu kim çekiyor? bir öndeki vagon? onu kim çekiyor? onun önündeki. .... derken lokomotife geliyorsun ama onu kim çekiyor demiyorsun. bu durumda inanç devreye giriyor. yani yaratılış gerçeği. bu düşünceye sıkı sıkıya bağlanmamızın en kuvvetli destekleyicisi, proteinlerde gizlidir. proteinlerin doğa tarafından tesadüfen oluşma ihtimali çok komik bir sayı çıkmaktadır. bu ihtimale inanmadığımız için allahın varlığına inanıyoruz.
mantıkla felsefeyle açıklanamadığı için insanlar inançsız olmaktadır. islamın açıklanma sorgulanma meselesi değil sadece bir inanç meselesidir.
dusununkı sız bır robot yaptınız ve ona ıstedıgınız kusursuzlugu ekledınız.amacına uygun bır robot pekı o sızın nasıl dunyaya geldıgınız hakkında sızın ona hıcbır bılgı yuklememısken,onun 'sızın nasıl dunyaya geldıgınız' konusuna nasıl bır cevap verebılır kı sadece tahmını dusuncelerle fıkır sunabılır buda ne derece kanıtlayıcı olur sızce.cenab-ı hak da bıze kendı yaradılısı ıle ılgılı bıze bır dusunce vermemısken,peygamber efendımız bıle bunu dusunmemısken yazarların bu soruya kanıtlamak amaclı cevaplar aramasını dogru bulmamaktayım.
