Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz yanına giderek, 'Çok zenginim. Evlen benimle' dediniz.
Bu, doğrudan pazarlamadır...
Bir grup arkadaşınızla katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz. Arkadaşlarınızdan biri kızın yanına gitti ve sizi işaret ederek, 'O çok zengin. Evlen onunla' dedi.
Bu, reklamdır...
Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz ve yanına gidip telefon numarasını aldınız. Ertesi gün arayıp 'Çok zenginim. Evlen benimle' dediniz.
Bu, tele pazarlamadır...
Partide büyüleyici bir kız gördünüz. Kalkıp kravatınızı düzelttiniz, ona doğru yürüyüp içeceğini tazelediniz, arabanın kapısını açtınız, çantasını düşürünce eğilip aldınız, küçük bir gezinti teklif ettiniz ve sonra 'Bu arada ben çok zenginim. Benimle evlen' dediniz.
Bu, halkla ilişkilerdir...
Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanınıza geldi ve 'Duyduğuma göre çok zenginmişsiniz. Benimle evlenir misiniz' dedi.
Bu, marka bilinirliğidir.
Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp 'Ben çok zenginim. Evlen benimle' dediniz. Suratınıza okkalı bir tokat yapıştırdı.
Bu, müşteri geri bildirimidir...
Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp 'Ben çok zenginim. Evlen benimle' dediniz. O da sizi kocasıyla tanıştırdı...
Bu, arz-talep uyuşmazlığıdır... *