Fransa'dan gelip beşiktaş taraftarının sahalarda yapmak istediğini yapmıştır.Galatasaray ve Fenerbahçe filelerini havalandırmış,bar çıkışı 4 gazeteciyi aynı anda dövmüştür.Türklere küfretti diye o zamanlar leeds forması giyen D.Mills'se osmanlı tokadı atmıştır.Beşiktaşlıların kahramanı, agresif ama bir o kadar da sempatik tombalcı, futbolcudur.Sırt numarası 21'dir.Gerçek bir beşiktaşlıdır.
pascal bir felsefedir... bir haykırış, bir başkaldırıştır... bursa'da beşiktaş bursa maçında beşiktaş'ın attığı golde restaurant'da gol diye bağıran tek insandır o... bendir... sendir... delidir o da her beşiktaş taraftarı kadar... pascal'ı anlamayanların bu insanlar niye beşiktaş'lı diye sorması, beşiktaş'lıların pascal'ı bu kadar sevdiğini anlayamaması da normaldir... türk futbol tarihinde gelmiş geçmiş en büyük fenomendir o...
bir kere herşeyden önce çok beyefendi bir futbolcuydu pascal. aynı zamanda bir o kadar da uysaldı. hakemler onu hiç bir zaman anlayamadı. o aslında rakipleri şakalaşıyordu kırmızı kart gösterdiler, o aslında golden sonra şirince seviniyordu kırmızı kart gösterdiler...
sonra yönetim ve medya da anlamadı pascalı o sadece çok çişi geldiği için tesislerin oraya işedi hemen ahlaksız damgası yedi. oysa ne kadar insancıl ne kadar sevimliydi dimi gültekin?
terbiyesizliğinin savunulmasına anlam veremediğim davranıştır. maç içinde rekabetten dolayı kavga edebilir, tekme atıp, kırmızı kart görebilirsin. ancak yaptığın hareket sırasında binlerce çocuğa örnek olduğunu ve tribünde bir çok kişinin annesi,kız kardeşi,sevgilisi,karısı olduğunu unutmaman gerekir. dönemin beşiktaş başkanı zaten bu seviyesizliğe tahammül edememiş, onu takımdan göndermiş hatta sene sonu şampıyonluk kutlamalarına bile alınmamıştır. ancak yinede ülkemin güzide insanları onu savunup uğurlamaya gitmiştir. refleksten dolayı düşüp hakemin yanlış görmesiyle penaltı kararına sebebiyet veren insan insan ise ülkemizde ''terbiyesiz futbolcu'' konumunda olması ve noumanın ''unutmayacak futbolcu'' niye nitelendirilmesi ülkemin sosyologlarını yorması gerek bir konudur.
fenerlilerin, "bizim olmadıki bir pascalımız canla başla mucadele etsin" dıye ıcınden sitemlerini dısa, pascal nouma hakkında kotu yorumlar yaparak bıraz olsun gıdermeye calısıyorlar. halbukı onlarda bılıyorkı onların hıc bır zaman pascal nouma gıbı, para olmasada oynayacak futbolcuları olmadı. alex e 3 ay para vermeyın bakalım turkıye de baska takıma gıdıyormu. kezman a da oyle; hele zaten sızde paraya tapan bır tumerınız var. parasını bır gun gecıktırın bakın galatasaraya nasıl gıdıyor. işte bu yuzdendırkı bu hep fenerın zoruna gidiyor. eeee ne demişler zoruna gidenin borusuna gitsin.
fenerlilerin, "bizim olmadıki bir pascalımız canla başla mucadele etsin" dıye ıcınden sitemlerini dısa, pascal nouma hakkında kotu yorumlar yaparak bıraz olsun gıdermeye calısıyorlar. halbukı onlarda bılıyorkı onların hıc bır zaman pascal nouma gıbı, para olmasada oynayacak futbolcuları olmadı. alex e 3 ay para vermeyın bakalım turkıye de baska takıma gıdıyormu. kezman a da oyle; hele zaten sızde paraya tapan bır tumerınız var. parasını bır gun gecıktırın bakın galatasaraya nasıl gıdıyor. işte bu yuzdendırkı bu hep fenerın zoruna gidiyor. eeee ne demişler zoruna gidenin borusuna gitsin.
Beşiktaşı çok seven sahada tam anlamıyla ölümüne oynayan taraftarların 1 numaralı Futbolcusudur.
Fransada doğdu
Beşiktaşlı oldu
Helal olsun sana
Pascal Noumaa
beşiktaş'a 2. transfer oluşunda hava alanında çok sayıda beşiktaşlı onu bekliyordu fakat görevliler farklı bir kapıdan pascalı dışarı çıkarıp onları atlatacaklardı tam o sırada pascal olayın farkına varır ve taraftarın yanına koşarak adeta kaçar hava alanında taraftarla birlikte marşlar söyler bir yandan da elinde ki meşaleyi sallayarak, Fransada doğdu beşiktaşlı oldu helal olsun sana pascal nouma pascal noumaaaa...
(bkz: no fear)
6 ocak 1972'de fransa'da doğan büyük futbolcu. futbola psg'nin alt yapısında başladı. lille ve caen maceralarından sonra paris'e geri döndü. başarılı olmasına rağmen aşırı hırslı, agresif ve disiplinsiz olması sebebiyle strasbourg'a gönderildi, ardından lens'e transfer oldu. ve nihayet 2000-2001 sezonunda besiktas'a transfer oldu. hırsı, agresifliği ve sempatik tavırları sayesinde kısa sürede taraftarların sevgilisi haline geldi. lige iyi başladı, golleri ardı arkasına sıraladı. taraftar artık onu iyice benimsemişti. çünkü gerçek bir beşiktaşlıydı, formanın aldığı paranın hakkını sonuna kadar veriyordu. sahada adeta savaşıyordu. taraftarın sahadaki yansımasıydı. arada disiplinsizlikler yapsa da taraftar hep yanındaydı. sampiyonlar ligi'nde rakibine yumruk attı, 6 hafta sahalardan uzak kaldı ama taraftar ona kızmadı bile. taraftar ona "psikopat" diyordu artık. o da taraftarı çok sevmişti. "türk olsaydım bayrampaşalı olurdum" diyordu. taraftar tarafından iyice benimsenmişti. öyle ki, ona zenci diyen ahmet cakar'a "hepimiz zenciyiz" diye pankart açacak kadar. gece hayatı yüzünden ceza yediğinde "nouma bizi diskoya götür" diyecek kadar. ardından gençlerbirliği kupa mücadelesi geldi, vatandaşı thomas'a kafa attı. taraftar hala kızmıyordu, belki de oynadıkları oynamadıklarının acısını çıkartmaya yetiyordu onlar için. "nouma sen bizim herşeyimizsin" sesleri yükseliyordu inönüden. kötü sezon sonrası gönderildi marsilya'ya. 1 sene orada kaldı ama ne besiktas onsuz yapabilmişti ne de o fransa'da yapabilmişti. her maç hala inönü pascal nouma diye inliyordu. geri döndü evine. tribünler yıkılıyordu pascal diye. "fransa'da doğdu, beşiktaşlı oldu, helal olsun sana, pascal nouma". ilk maçı olan istanbulspor mücadelesine 71. dakikada girdi. girer girmez anlamsız bir sarı kart gördü, ardından golünü attı ve sus işareti yaptı. ilginç şekilde 5 dakika içinde 2 sarı karttan 76. dakikada oyundan atıldı. bu yetmedi onu durdurmaya, o gollerine devam ediyordu, bitti denilen futbol hayatı yeniden şekilleniyordu. "yakışıklısın çok da şekilsin, cagla sikel tostunu yesin, alemde teksin, değişilmezsin, pascal bizim herşeyimizsin!" avrupa'da ve ligde takımı sırtlayan isimdi ve şampiyonluğu getirdi lucescu'ya. fakat 100. yılın bitimine bir kaç hafta kala 20 nisan 2003 günü fenerbahçe maçında yine golünü attı ve elini şortuna soktu, erman toroglu'nun deyimiyle "tombala" çekti. şok bir kararla sahalardan 7 ay uzak kalacaktı. beşiktaş'a gerek medyadan, gerekse federasyondan büyük bir baskı yapıldı ve mecbur kalarak gönderildi. gelirken olduğu gibi giderken de taraftar yanındaydı. son sözü "beşiktaşımızın golü 21 numaralı formasıylaaaaa pascaaaaaaaal noumaaaaa!!!" oldu hem de türkçe. katar'a, ardından da iskoçya'ya livingston klübüne gittiyse de başarılı olamadı. yine aynı şey olmuştu, ne beşiktaş onsuz yapabildi ne de o beşiktaşsız. ama hala taraftarın sevgilisiydi. gideli 3 sene olmuştu ama inönü hala pascal diye inliyordu. bu taraftar onu kolay kolay unutmayacak.