aslında o kadar parayı harcamasanda olurmuş, bunu öğrenirsin. para varken giden para artık gitmemektedir ama yinede karnın doymuştur. paranı çar çur ediceğine aklını başına toplayıp kenara birkaç kuruş atda zor durumda kalma birdaha fikrini doğurur. tembelliye lüzum olmadığını hatırlatır. çalışıp "damlaya damlaya göl olur" atasözümüzü yaşatır. kimseye muhtaç olmamak için çok çalışmayı ve ne durumda olursan ol bugünümüze şükür dedirtmeyi öğretir.
2 simit 1 ayranla karnını doyurabileceğini öğrenirsin. cebinde bozukluklardan oluşan eve dönüş parasına gözün gibi bakmayı öğrenirsin. hava soğuksa eğer sen herkesten daha çok üşürsün. evde vakit geçirmekte uzmanlaşırsın. ama çevrende sen söylemeden bu durumu anlayabilen, aynı duruma zaman zaman düşmüş ve buna göre davranabilen insanlar varsa dünyanın aslında o kadar kasvetli bir yer olmadığını öğrenirsin.
parasızlığın insana eziyet ederek öğrettikleridir. parasızlık, gerçek anlamda kocaman bir okul niteliğindedir. insana kendini daha çok sorgulatır, diğer insanların kendisini ne kadar sahiplendiklerini ve sevdiklerini de net biçimde göstermeye yarar. parasız kaldığın zaman sesin soluğun kesilir, çok rahat davrandığın bir insana ''bi sigara'' gözüyle bakmaya başlarsın. ''paramı ne kadar boş şeylere harcadım, keşke biraz kıyıda köşede param olsa'' diye bol bol hayıflanırsın. aslında yakınındaki insanlar senin bir şey isteyemeyeceğin kadar uzaktadırlar, bunu çok net ve çıplak bi şekilde öğrenirsin. içinden gezip dolaşmak gelmez, kibar da olamazsın çünkü parasızlık insanı katılaştırır. sevmeye korkarsın, sevgi de para demektir, sevgilini çoğu zaman bu yüzden görmek istemezsin. hobilerin olmaz, ihtiyaçlarında kulaç atarsın. özel zevklerin ve bolca tatmin ettirdiğin bir egon olmaz, genelde kalender takılırsın. bunların hepsini toplarsak parasızlık sana haddini bilmeyi öğretir, daha da önemlisi kimlerin kaç paralık adam ve kaç karış haddinin olduğunu pürüzsüz ve kusursuz biçimde öğretir. aspidistra romanındaki gordon comstock gibi bakarsın hayata, kızgın ve gözlerini kısarak.