Amerika Ermeni Asamblesi adlı kuruluşun direktörü Bryan Ardoun'nin ;"Bu özür, bir ilk adım ve kaçınılmaz olarak Türkiye'nin, soykırım geçmişiyle yüzleşmesi sonucunu ortaya çıkaracak" şeklinde beyanat vermesine vesile olan hareket.
eveet, kınalar nerde!
bu arada abd'de yeni dönemde bir kez daha gündeme gelecek olan soykırım tasarısı, en büyük desteği türk aydınlarının(!) başlattığı bu kampanyadan alacaktır.
kürtlerin ve ılımlı kürt politikası yanlılarının çoğunlukta olduğu aydınlar topluluğu.. bazı isimleri görmek çok şaşırtıcı..
bu isimlerin bütününü başka bir etkinlikten hatırlıyorum ya, hadi hayırlısı...
markar esayan'ın bugünkü yazısı okunmalıdır bu konu hakkında, şiddetle tavsiye edilir. çünkü halen daha birileri bu kişilerin türkler adına özür dilediğini zannediyor. ayrıca da soykırımı kabul ettiklerini zannediyor. imzalayanların hepsi kendi adına, vicdanen hissettiği rahatsızlıktan ötürü özür diliyor. lütfen en azından bu idrak edilsin.
Gündem Ermenilerden özür dileme konusuyla çalkalanıyor. Herhalde bunu normal karşılamak gerekiyor. Öyle ya, içinde Ermeni'nin geçtiği her cümle veya Ermeni sözcüğünün sadece kendisi bile dikkatin o yöne çevrilmesi için yeterli bu ülkede. Söz konusu metin de içinde özür, duyarsızlık, inkâr, vicdan, adaletsizlik gibi pek çok yüklü kelime ihtiva ettiğinden taraflı tarafsız pek çoklarının bir süre için duralamalarına yol açtı. Böyle bir girişime kategorik olarak karşı duran kesimler dışında, -ki onlar da zaten hemen karşı bildiriler yayımlamaya başladılar-, bu tereddüt durumu oldukça anlaşılır. Öyle ya, zaten özür dileme olgunluğu ve bilincinde olan bir kişi, neden kendisini 1915'in müsebbipleri ile bağlantılı hissetsin, o korkunç eylemleri hiç onaylamamış, bundan acı duymuş bir kişi neden özür dileme gereği duysun ki!
Ben de bir Ermeni olarak ASALA cinayetlerinden dolayı kendimi hiç suçlu ve sorumlu hissetmedim. 1915'ten sonra Rus ordusuyla gelip doğuda Müslümanları öldüren katillerle de bir empati geliştirecek halim yok. Bilakis, her iki dönemde katledilen tüm insanlar adına, en az 1915'te öldürülen Ermeniler için duyduğum acı kadar keder ve üzüntü var içimde. Böyle bir dünyada yaşadığım için çok kederliyim. Hepsi için, Habil'den beri öldürülen her bir can için çok üzgünüm. Hani bir faydası olacaksa, "Önce Ermeniler özür dilesin" diyenler var ya, eğer samimiyseler, hiç gocunmadan da özür dilerim; özür dilerim.
Söz konusu kampanyayı başlatanların büyük kısmı yakın dostlarım. Bu konuya emek harcayan, risk alan, böyle bir tabuyu tartışmaya açma yürekliliğini gösteren kişiler. Sanırım Ermenilerden özür dileyecek, ittihatçılarla gönül bağı hissedebilecek son kişiler yine onlar. Bildiriye imza atanların da -şu an itibarıyla 11 bin kişi civarında- herhalde tamamı böyle hisseden kişilerden oluşacak. Bu, hepimizin içinde yer aldığı o en büyük aile olan insanlığa karşı işlenmiş tüm suçlara karşı takınılan ahlaki ve vicdani bir duruştur.
Öyle ki, bu ülkede bir daha kardeş kardeşe düşmesin, ülke bir daha o karanlık günleri yaşamasın.
Yoksa, değil böyle bir özür kampanyası, Türkiye bu konuda tam ve eksiksiz bir yüzleşme yaşasa dahi Ermenilerin 1915'te yaşadıkları yıkımı telafi etmek mümkün değil. Önemli olan, bu zihniyetin Türkiye'de bir daha böyle bir çılgınlığa kalkışmasını önleyecek bir aydınlanmayı sağlamaktır. Bu yüzleşme Türkiye'de maalesef yaşanmadı. Beni en çok tedirgin eden de bu. Biz 1915 ile hakkıyla yüzleşebilseydik, o zihniyeti yargılayıp içimizden bu illeti söküp atabilseydik, bugün çok daha demokratik, çok daha müreffeh ve güvenli bir ülkede yaşıyor olacaktık. Belki kısa cumhuriyet tarihimizde yaşanan pek çok katliam, kırım, darbe, gelir adaletsizliği, cinsiyetçilik, töre cinayetleri, Ergenekon yapılanmaları yaşanmayacaktı. Kişisel olarak beni yıkan bir acı olarak da, yüzde yüz eminim ki sevgili Hrant da bugün hayatta olacaktı.
Hâsılı, bu imza kampanyası benim de dillendirebileceğim itirazlarıma karşın, demokratik olgunluğumuzu geliştirme yönünde sembolik ama ciddi bir işlev yükleniyor. Sorunun varlığını kabullenme yönünde, görüşümüz ne olursa olsun hepimiz için faydalı bir etkiye sahip. Bunları konuşuyoruz ve dünya yıkılmıyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Gül de konu hakkında oldukça sağduyulu görüşler ifade etti. Kampanyayı düzenleyenlerin ve buna karşı çıkanların düşünce özgürlüklerini kullandıklarını, bunun komşu Ermenistan'la yaşanan son açılıma da faydalı olduğunu ima etti. Doğrusu da budur. Ermeni konusunda Türkiye'nin bildik içe kapanmacı, hırçın ve savunmacı politikasını sürdürmesini isteyenler hem Ermenistan'la gelişen ilişkileri, hem de böylesi sivil inisiyatifleri "davayı satmak" olarak yorumluyor, bunun Türkiye'nin soykırım iddiası konusunda elini zayıflattığını iddia ediyorlar. Oysa bu açık bir yanılgıdan ibaret. Bilakis, Obama döneminde -eğer tüm dert soykırımın ABD tarafından kabul veya reddedilmesi ise- bu tür açılımlar Türkiye'nin prestijini yükseltecek bir kalite farkını içeriyor.
Ama tabii bir de Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları var. Erdoğan şöyle demiş: "Herhalde onlar böyle bir soykırımı işlemiş olacaklar ki özür diliyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin böyle bir sorunu yok. Yani eğer ortada böyle bir suç varsa suç işleyen özür dileyebilir. Ama ne benim ne ülkemin ne milletimin böyle bir sorunu yok..."
Lakin bu heyecanlı açıklamanın şöyle bir problemi var. Bir yandan 1915 siyasilerin değil, tarihçilerin işi diyecek ve Ermenistan'a gerçeklerin ortaya çıkması için ortak tarih komisyonu kurmayı önereceksiniz, diğer yandan da böyle bir sorunumuz yok diyerek kişisel kanaatinizle tarih yazacaksınız. Konu sizin için tartışmalı olabilir, o zaman tutarlılık adına kendi kanaatinizi de arkadaş sohbetlerinize saklamanız gerekir.
amacına ulaşmış türkiye'deki ermeni düşmanlığı birkaç gün içinde kat be kat artmıştır. bu bildiriye imza atarak buna ön ayak olan herkese kocaman bir aferin.
artık sitesiyle konusuyla başlığıyla kapanması umud edilen zerzavat.
ulan madem sen veya deden bir bok yediniz ibne ne diye herkese mal ediyorsunuz gidin el etek göt öpün özür dileyin biz yaptık deyin olsun bitsin ******
1989'da 219 tane azerbaycan türk'ü ermenistan'da, silahlı ermenilerce katledildi.
'siz çok çalıştınız ama ermenistan'dan tüm türkleri atmayı başaramadınız. şimdi ermenistan'da bir türk bile kalmadı' diyordu ermeni başbakanı, türkler'i katledenleri anma törenlerinde gururla. 123bin türk, baskılara dayanamayarak ermenistan'ı terketti. 88-89 yıllarında kalan son türkler'de çıkarıldı.
bu kadar yakın bir geçmişte oldu bunlar. silahlı ermeniler türk köylerine saldırıyor ve katliamlar yapıyordu.
ermenistan hiç bir hakkı olmamasına rağmen ve neredeyse hiç bir ermeninin yaşamadığı karabağ üzerinde hak iddia etti ve karabağ'ı işgal etti. katliamlardan kaçan 1milyon kadar türk azerbaycan'a sığındılar. tarih boyunca türk şehri olan ve hatta ünlü bir türk şairi olan fuzuli'nin adını taşıyan türk şehri boşaltıldı.
newsweek, new-york times, the economyst gibi ciddi dergi ve gazeteler türklerin derisi yüzülerek ve farklı işgencelere maruz bırakıldığını ve öldürüldüğünü yazıyordu.
ne tarihçilerin, ne de siyasetçilerin tartışacakları bir konu değildi bu. herkesin gözü önünde yapılan ve daha 20 yıl önce olmuş olaylardı. ama tüm dünya buna da gözünü kapadı. aynen avrupanın göbeğinde etnik kıyıma uğratıldığında gözlerini kapadıkları gibi. acaba türkiye de yaşayan 100000'e yakın ermeniden veya ermenistan ve amerika'da yaşayan o 'ermeni kardeşlerimiz'den kaç tanesi bizden bu yapılanlar için özür diledi veya dilemeyi düşündü? yoksa bizden öç aldıklarını düşündükleri için bunları haklı mı görüyorlar?
özür dileyen arkadaşlara söyleyeğim şu lafı asla unutmasınlar: eğer bir gün türkiye zayıf düşer ve ermeniler anadoluya girerlerse o zaman ermeni kardeşlerinin tavırlarını kendi gözleriyle görürler. yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. hiç bir türk ve hatta kürt sanmasın ki ermeniler bu tarihi alışkanlıkları olan vahşet ve katliamdan onları muaf bırakacak. ev ev, köy köy, sokak sokak dolanarak türk avlayacaklar, işkence edecekler, tecavüz edeceklerdir. o zaman tüm o insan hakları savunucusu dünya milletleri yine bunları görmezden gelecektir ve hatta avrupa elinden gelen desteği de esirgemeyecektir. bu illa başınıza gelecek de öyle mi anlayacaksınız a yurdumun çabuk unutan saf hatta safdil insanları?
tanım: utanılası aşağılık bir mantığın görünüşte insancıl, özünde iğrenç oyununun parçasıdır.
niye bu özür meseleleri benim ülkemde çıkıyor, hiç düşünüldü mü?
niye biz apoya cezasını veremiyoruz da, israil 80 yaşındaki nazi subayını asabiliyor?
veya niye, yunanlar egeyi işgal edip, izmir-aydın ve yöresinde gerçek anlamda soy kırım yaptıkları iddiasıyla sık boğaz edilmiyorlar ve özre zorlanmmıyorlar?
sebebi açık: çünkü onların ülkeleri, büyük güçlerin kıçına sevr gibi bir antlaşmayı dürüm yapıp sokmadı , ve onların hiçbiri, bizim gibi üzerinde yarım kalmış hesaplar olan ülkeler değiller.
Bizim aydınlardan biri, Cihangir de yürürken yerde bir lamba görmüş.. Lambayı eline alınca içinden bir cin çıkmış... Bizim aydının korkulu bakışları arasında cin konuşmuş:
- Dile benden ne dilersen...
Cihangirli aydın hiç düşünmeden cevap vermiş:
- Özür dilerim...
melih aşığın bugün milliyet gazetesinde yayınlanan yazısından.
her şekilde hacklenmesini medet umduğum sitedir.bir doğruyu göstermek var birde yalanı doğru gibi göstermek vardır!bu gibi yerlere senin benim gibi aklı baliğ insanların hepsi girmiyor.ülkemizde hatırla sevgili diye bir dizi vardı hatırlatayım bakalım! lise çağında ki genç okumadan-anlamadan diziden gördüğü gibi duvarlara 'yaşasın lenin,yaşasın marksizm,dev sol' gibi yazılar yazarken okuduğundan-idrak ettiğinden dolayı değil gördüğü şeyin popülerliğinden dolayı bu yazıları yazmıştır.şimdi bu sitede imza veren arkadaşların hepsi aydın mıdır?değildir tabi ki, çoğuna da sorsan neden imza veriyorsun ,imzayı vermenin amacı ne?o gün ki olayları biliyormusun,neden böyle birşey olmuş diye sorsan? hangi cevabı verecek merak ediyorum.bu olayda aynı şekilde sürü psikolojisi ile ben imza verdim hacı sende ver şeklinde devam etmektedir.
açsınlar o zaman bir tartışma formu oraya, soralım bakalım neden-hangi amaçla imza verdiğimizi, aydınlatsınlar bizi aydınlarımız biz de aydın olalım.
madem aydınsınız hani nerde o zaman;kurtuluş savaşında, çanakkalede ve türkiyenin dört bir yanında vatanını, ailesini, atasını korumaya çalışan şehit askerlerimizin ve vatandaşlarımızın özürleri.bu soykırım değil midir,sorarım size?onların kayıplarını,acılarını kim hafifletecek,kim ödeyecek onların maddi ve manevi tazminatlarını? iş bakaşına gelince neden hemen bonkör oluyorsunuz?
vatandaşımızın evi yok,arabası yok,kara kışta yakacağı odunu-kömürü yok, bir lokma ekmeğe muhtac,borcu çok!kendi tazminatını verecek hali yokken onun vereceği tazminatı da mi siz vereceksiniz!hani nerde vicdanın?senin canlıya vicdanın yokken aradan yaklaşık 100 sene geçmiş, ölen insanlara mı vicdanın tuttu?konu para da değildir sadece üstün de inşaa edilmiş bir evin bile yokken babanın malıymış gibi toprağı da verirsin sen.lafta vermek kolay tabi,iş ciddiye binince verecek birşeyin de yokken ne verirsin artık onu bilemeyiz.
benimde vicdanım rahatsız ama bu insanların ruslar tarafından,diğer devletler tarafından kullanılmasına!
anlamadıysan birde bunu oku! m.k.atatürk'ün tehcirle ilgili görüşleri;
edit: önemli olan milliyetçilik,komünistlik,şiilik,sünnülik,kürtleri destekleyen-desteklemeyen,ermenileri destekleyen-desteklemeyen yada yabancı bir site olduğu değildir!önemli olan kimin ne söylediği,bilginin kaynağı,aramaya-araştırmaya inanmaktır.daha da anlamıyorsan ne yapayım ben kardeşim!melih gökçek gülüşü atarak kıvırmanın manası nedir?
cumhuriyet tarihi boyunca çorum, maraş ve sivas gibi kırımlara uğramış alevilerin sitesine gönderme yapılarak eleştirenler olabilir bu siteyi. olmaz olmaz demeyin, olmaz olur.*
işte ben buna gülüyorum sayın seyirciler!
üstelik alevilerin bir kısmı maalesef ermeni iken.
özgür bir ülkede olması normal olan bir kampanyadır bu. ama türkiye'de bu kampanyanın arkasında duran çok az kişi var yani genel olarak ülkemiz bu kampanyaya karşı. e o zaman demekki neymiş türkiye hala daha çağdaş bir ülke olamamış.özgür bir ülke zaten değiliz o nu söylemeye gerek yok hepimiz biliyoruz zaten.
lan ne taşak konusu oldu millete he! ne ortaya çıkıp, o bildiri diye ilan edilen iki satırlık yazıyla "tüm ermeniler'den özür diliyoruz." diyen boş insanlar, ne de onlara aynı avam yöntemlerle cevap vermeye çalışan muadilleri... herkes bir-iki kulaktan dolma bilgiyle, lise tarih kitabından defterine çıkardığı özetlerle bir yerlere yürüyor bakalım. "sen benim anamı becerdin!", "hayır önce seninki!", "ya haklarımız?" filan... kolay mı lan; böyle derin tarihi bir mevzuya kendine göre kurduğun iki cümleyle açıklık getirip ortalarda fink atman, ve altına imza diye ismini yazman? ne biliyorsun ki acaba?
ozur dilemek bir suc degildir bir erdemdir!. bu erdem nasıl oluşur? özür neden gereklidir? neden korkuyoruz? şu zalim dünyada insanlık vasfındaki vicdanı nasıl gün yüzüne çıkartabiliriz? bu vb. sorulara cevap bulunulması durumunda bu kampanyanında mantıklı bir şekilde desteklenebileceği düşüncesindeyim. benim şiarıma göre söz konusu insansa gerisi tefarruattır sözünden hareketle tefarruat olan kesimler vatan haini ilan etsin vız gelir!.