bugün

kolundaki kadın ve kişinin mesleğinin getirdiği egolardır.
hakkatten vardır böyle şeyler. görmüş geçirmiş insanların içinde yaşadığı ortamların, durumların uzaktan tarifini öyle bir yapıyor ki vatandaş, sen içinde olduğun şeyi, durumu, tam olarak anlayamamasına rağmen ballandıra ballandıra satmaya kalkışan insanlardan dinliyorsun. ben sahip olduğum şeylerle ilk hava attığımda annem uzun uzun uyarmıştı. önceden dünya küçüktü, muhitler belliydi şimdi her yer karıştı. o da farkında ama annemle hala zaman zaman tartışıyoruz, olsun sen yapma diyor. liyakatsiz, cahil, görgüsüz bir çok insan "ezik deeiilim ben girişkenim oo azım laf yapar" diye atıp tutuyor hatta hak edenin bile önüne geçebiliyor bu şekilde. ağzı laf yapamayan bir asosyal bazı şeyleri çok daha fazla hak edeceği yerde bu sallabaş ibneler prim yapıyor. bakınca insanları ezeceksin ki ezilmeyesin diyorum ama innnnsanımız caahil nihayetinde genellememek lazım hepisini.
öküz gibi anırarak gülerek etraftakileri rahatsız etmek.
(bkz: türk kızındaki sebepsiz özgüven)
ingilizceyi aksanlı konuşmaya çalışmak.