hep dikkatimi çekmiştir. ilk 11, her ne kadar futbolda bir futbolcu için çok şey ifade etse de sonradan oyuna giren oyuncudaki asalet bambaşkadır. dakika 60 takım 2-1 geride sen giriyorsun oyuna. benim lan bu takımın kurtarıcısı, yine bi bok yediniz bakın ben kurtarmaya giriyorum havası. bir de girdikten sonra sağa sola hemen talimat verirler. cemil sen s.ktir git. küçük hikmet sen top toplayıcıyla değiş. domingez domaldagez sen de gel iki sakso at yavrum.. ben olsam kalecinin yanına gider. bak evlat şu karşıki ufak tribünü ben yarattım. oralar eskiden dutluktu falan derim... işte bu yüzden futbolcu olamayacağım..
90+ da giriyorsa karizma filan yoktur, dolgu malzemesidir. görev bölgesine koşarken kaptanına bile teknik direktörün direktiflerini söylemesi, diğer oyunculara eliyle şöyle, böyle yön tayin etmesi bile karizmayı kurtarmaz.
biz de söylendiği gibi oyuna giren sümüğüyle uğraşan bir servet pek oyuna da bu hisse de muktedir olamaz. daha çok rakip takımın forvetlerine talimat verir sağımdan atın solumdan geçin diye. yok yok direk sağımdan atın sağımdan geçin o kadar uğraşmanıza da gerek yok der.
yağmurlu havaya denk gelmiş maçta oyuna giren oyuncuda daha düşük olan karizmadır.
hele ki bu adam son dakikalarda oyuna giriyorsa vay haline! diğer futbolcular vıcık vıcık çamurda, sürünmüş, koşmuş, üstlerini başlarını bok etmişlerdir. bütün taraftarlar persil'in yeşil adamı olsa çıkaramaz o derece... bizim amca da saçlar jöleli, forma şortun içerisinde, iki dirhem bir çekirdek kenarda hazırlanır. yerine girdiği oyuncuya 4. hakem yaklaşık 2-3 dakika kadar bakar. surat çamurlu olduğundan tanımakta zorlanır. bizim eleman oyuna öyle bir koşarak girer ki, böyle topukları kıçına kıçına vurur. ne kadar hızlı koşarsa üstü başı o kadar çamur olur çünkü önemli bunlar..
hadi diyelim sırtta iki üç lekeyle geldin orta sahaya. ulan adamlar dona kadar ıslanmış, senin sırtında 2 çamur lekesi, daha kramponlar bile kirlenmedi. yatarak müdahale yapmak aklına gelir, havadan gelen topta löp diye kayar rakibin ayağına. böylece 1 taşla 2 kuş vurur. hem üstü başı kirlenir, hem de sarı kart görür, istatistiklere bile girer lan son dakikada.. biraz da hakeme itiraz, oh mis. artık oyunda varlığın kabul edildi. kameralar çekti, dev ekrana bile yansıdı. 2 de takla attın mıydı, arif erdem misali, senden kralı yok.
hele ki bizim elemanın takımı maçı kazanırsa, üstü başı çamurlu olduğundan dikkat çekmez; "ulan şu göt de oyuna yeni girdi, ben 2 gol attım maçı kurtardım benden çok sevindi ipne" gibi kibarca serzenişlere maruz kalmaz. arada kaynar gider. zor bu işler.
oyuna giriş şekline göre değişen karizma. oyuna girersiniz son 13 dakika takımın gol ümidisinizdir o zaman tamam ama 4 gol atmış oyuncu alkışlatılmak için oyundan çıkarken oyuna giriyorsanız karizmadan eser yoktur hatta bir eziklik vardır. *
takım arkadaşına çak yaptıktan sonra sahaya adımını attığı tam o anda yere domalıp sanırım uğur olsun diye yeşil zemine ufaktan bir sille salladıkları zaman hiç bir karizmaları kalmaz efendim.
dakikalarca oyuna girmeyi bekler ve o an gelir, artık o futbolcudan mutlusu yoktur. öyle bir gaza gelir ki bakın görün beni şimdi gibisinde karizmasından geçilmez ama unuttuğu bir şey vardır o yedektir ve yedek kalacaktır...***
bu dünya kupası performansı için röportajlarında ronaldo veya messi'den bir eksiği olmadığını ifade edip maçlarda kulübede oturan futbolcunun oyuna sonradan girmesi ile kazanacağı karizmadır, belki de ezikliktir.
(bkz: van persia)
eğer 60. dakikalarda giriyor ise bir kurtarıcı karizması vardır. yok 87. 90+2. dakika da giriyorsa zaman öldürmek için oyuna sokulduğu için hiç bir karizması yoktur.
o nedir oyle havalar arizlenmeler falan sanki messi, her futbolcu oyuna ilk girdiği dakikada mkendini ronaldo kadar havalı, messi kadar yetenekli zannetmek zorunda mı la ,allahtan sabri oyuna yedekten girmiyor, yoksa mazallah hızını alamayıp okyanus ötesine bile geçebilir.