bu zihniyetten nefret ediyorum. bazı istisnai insanlar mevcut olabilir, lakin ülkem bir norveç değil. para içide yüzmüyoruz. okuyabilmek için 16 yaşından beri çalışıyorum, fakat bunu kaldıramayıp eğitimini yarı yolda bırakan çok arkadaşım oldu. hayat 'ayy çok gozelll' dediğiniz şehirlerde yaşanmıyor sadece. sizin ananız 'ay bugünde mi pırasa' diye beğenmediğiniz yemekleri önünüze koyarken, sturbucksata arasında ki farkları bilmeden şekil yaparak kahveleri içerken, hala köyde çobanlık yapan erkek çocuklar , okula gittiği için babası tarafından sağlamca dövülen kızlar mevcut. Sen bilmesende mevcut. Bence tam tersi olmalı, lise mezunu ve üstü bütün insanlar sınava tabi tutulmalı. madonna markalı kürkü yanında 6 ay taşıyarak okuyunca kendini kültürlü zanneden, siyasi terminolojiyi çanta markası zanneden insanlar aşırı yarı cahillikten sandığa gönderilmemelidir.
Lise şartı fazlaca bir şey değiştirmez ama seçmen olmak için lisans üstü şartı getirirse daha güzel bir türkiyede yaşayacağımızı düşünüyorum.
Not: lisans mezunuyum.
okuma yazma bilmeyen adamın, verdiği oyu ülkemizi düşünerek vereceğine inanmıyorum. sadece ondan bundan duyduğu şeylere inanarak oy verme olasılığı fazla ne yazık ki. sorsan bilmem ne partisinin en baba savunucusu ama önüne partisinin vizyonunu ve misyonunu koy okuyamaz, bilmez de.
daha lise mezununa gelmeden okuma yazma bilmeyenleri bir eleyelim önce allah rızası için.
nicelik değil niteliğin önemli olduğunu bilmeyenler için müthiş fikir olabilir. mesela ülkemizde geçmişe göre üniversiteli sayısı fazla fakat geçmişteki kadar nitelikli değiller. çünkü her yere üniversite açıldı artık.
kısa bir zaman sonra yine niteliği düşük lise mezunları olacak ve üniversite mezunları da öyle. evet görünürde bir okul mezunu olacaklar fakat hepsi nitelikli bireyler olmayacaklar.
sorun ülke insanın yapısında. ve zaten bunu eğitimi kaliteli hale getirerek yapabilirsin. seçim sonuçları da ancak o zaman değişir.
teoride güzel söylemişsin. lakin anlamadığın şey şu mesele diploma değil.
mesele şu;
takım tutar gibi parti tutmak.
her duyduğuna her söylenene inanmak.
kendi geliştirmemekte ısrar eden seçmenlerin fazla olması.
yalnızca kendi çıkarı için oy vermek.
ideolojisine aykırı olduğu müddetçe demokrasiye saygı gösterememek.
ülkedeki her seçmenin master yapmış seviyede siyasetçi ve ekonomist olması.
yani diplomalı diplomasız farketmiyor bu ülkede yaşayan toplum zihniyetini değiştirmediği sürece her gün bir teoriye ve projeye ihtiyaç duyarsın.
O zaman tüm vatandaşların okuyup en az lise mezunu olma hakkı olduğu halde bu hakkını şu veya bu şekilde kullanamadığı gerçeği ortaya çıkar ki bunun sorumlusu halk değildir. Dolayısıyla hukuken temelsiz ve mesnetsiz bir iddia olmaktan öteye geçemez bu teklif.
Bir hukuk denetimine sokalım da seçimleri. Gerisini sonra düşünürüz. Bence eskisi gibi seçmenleri ysk yazsa (hakimler yazsa) o bile yeter. (Şu an içişleri bakanlığı/nüfus vatandaşlık işleri genel müdürlüğü yazıyor. AKP'li bakanın bağlı olduğu müdürlük yazıyor!)
Doğru değil ama bazen bu da yetmez, daha sıkı kurallar koymak gerek diyorum. Televizyondaki 50TL ye 10kg bal reklamına kanma cehaletinde bazı vatandaşlar. Üstelik sayıları da az değil...
-Geçersiz oyların büyük oranda azalması,
-hayatı köyünün dışarısı olmayan insanların küresel çapta ekonomistler gibi davranmasının engellenmesi,
-Yol yabtılar gibi beton kemirmeye dönük argümanların tarih olması adına
cahilliğin ne kadar sürede geçtiğini hesaplamak lazım belki de bu şartı getirmek için. bir ülkeyi kitaplarda yazdığı gibi gelişmekte olan ülkeler kategorisinden alıp gelişmiş ülkeler vasfına sokmak bir el şıklatması süresiyle gerçekleşecek bir şey değilken bazı şeyler için ciddi anlamda zamana ihtiyaç varken halen daha insanları cahil olarak sınıflandırmak ciddi anlamda ciddiyetsizlik olsa gerek.
oturduğun koltukta bir arkana yaslan ve düşün bakalım; senin bulunduğun şehirde belki de okula gitmemek ayıptı, ama birçok yerde okula gitmek yoldan çıkmanın işareti sayıldı. belki senin okul kitapların dışında cehaletini yenmek için ufkunu genişletmek için romanların hikaye kitapların oldu, ama bazıları o okul kitaplarını zor buldu. hani sen dersaneler için paralar döktün ya o cahiliği alan üniversitelere girmek için işte o beğenmediğin oy hakkını vermek istemediğin insanlar karınlarını doyuracak parayı zor buldu.
aslında daha çok devam eder farkındasın değil mi? bir ülkede yol yaparsın, köprü yaparsın, sınavlar koyar sınavlar kaldırırsın. her şeyi vatandaşın için yaparsın. bazı şeyler anında farkettirir kendini ama bazısı seneler sonra etkiler hayatı. bu ülkede kimse aynı şartlarda değil. ama bunun sorumlusu sadece bu iktidar değil. ve en dehşet verici olanıysa kürtü türkü lazı çerkezi alevisi diye kutuplaşmalar varken bu ülkede herkes bunların kötülüğü üzerine yorumlar yaparken yine hiç çekinmeden saçma bir snıflamayla üstünlük yarışı başlatmak akıl karı değil aslında.
bu ancak lise ve öncesi eğitim olanaklarının kayıtsız şartsız sağlanması ile olabilir. zira doğuda ve diğer yerlerde köylerde ailesi tarafından okula gönderilmeyen çocuklara, maddi yetersizliklerden okuyamayan çocuklara devlet sahip çıkamıyorsa bunları okutamıyorsa böyle bir şey istemesi ve teklif edilmesi düşünülemez.
bir insana sen cahilsin demek o yaftayı yapıştırmak kadar saçma düzeysiz bir şey olmasa gerek. bu hakkı kendinde bulup böyle bir şartı olabilir kabul etmek sadece insanların kendi cehaletini ortaya koyan kabul edilmez bir ifadedir. bir zamanlar bir mankenin kendini bilmez şekilde dudaklarını büke büke " dağdaki çobanla benim oyum bir değil!" demesi ne kadar abesle iştikalse bu durumda o kadardır. kimin kimden farkı var?
