her şeye muhalefet, bin iki bin tane koddan oluşan bir internet sitesinde yazı yazdı diye götü tavana vuran, her şeyi çok bildigini zanneden fakat fikirleri geyik mertebesinden öteye geçememiş zavallı ve hatta bitik türk gençligidir bunlar.
herhangi bir sözlükte yazmak insana nasıl bir nişan vermektedir aklım hayalim almaz. mesela vapurda filan dikkatlice süzüyorum insanları bir yerinde sözlük yazarı olduğu, geçen haftanın en beğenilenlerine 45 entry soktugu filan yazıyor mu diye ama göremiyorum.
bu sözlük yazarımız da atasından * öğrendigini kendi sözlügünde uygulamaktan gocunmayan, alt bakkalın kendisine ettigi küfüre kafa-göz kombinasyonuyla cevap vermektense sözlükte entry giren bir dallamadır.
edit: şu çılgın bakınızları daha sonraya ya da alt komşunuza saklasanız? ben yalnızca 'boku' eleştirdim farkındaysanız. anladın.
öyle zevklidirki otu ve boku eleştirmek. yapılmadan yorum yapılmaması gereken ender konulardandır. otun ve bokun besin piramidinde önemli yerleri vardır.
farz-ı misal ot ineklerin ve bilimum otçulların beslendigi en büyük besin kaynagıdır. bizde bu hayvanların sütüyle vucudumuza kalsiyum alırız, boyumuz uzar yani "otu boku eleştirdinde ne oldu boyunmu uzadı" demeyin cidden uzatıyor. bok ise tarımda "gübre" olarak topragın en büyük besin kaynagıdır. yalnız bok'un kötü bir huyu vardır ki acayip pis kokar. bir firma ketçapını tanıtırken amblemine neredeyse bok şeklini almış bir ketçap yığını koymuştur. bu son derece itici bir tutumdur. ayrıca 'bok'un küresel ısınmayada etkisi vardır. heleki ishal olmuş 'bok'lar, dunyadaki su tuketiminin artmasına neden olur.
mecazi anlamda da her önüne geleni eleştirmek çok zevklidir. bitmişligin ve tükenmişligin bayragını taşımaktan buyuk mutluluk ve kıvanç duyulması gerekir. her insan eleştiremez, eleştirmek bilgi, kültür ve zeka yetilerine sahip olmayı gerektirir.
örnegin yolda genzini çekip tüküren insandan tutunda, sözlükte eleştirenleri eleştirerek isim yapacagını sanan andavallara kadar. fikrin varsa sunarsın yoksa fikir sahibi olmak için ailenin vermedigi araştırma ruhunu edinirsin. daha sonra otun ve bokun çevre saglıgına yararları, zararları üzerine tez hazırlayıp odana asarsın.
magazinvari edasıyla piyasadan düşmemek ve her neyine lazımsa millete "baaaaaaak ne kadar çok oylanmış entrym var gördüüüüün mü?" demek amacıyla muhalefet takılan aslen belli bir görüş sahibi edinecek kadar gelişememiş karaktersiz şahsiyet.
yazar -su 100 derecede kaynar
obesy* -ne demek efendim ben öyle suya su demem zaten sevdiğime bak ya 200 derece de kaynıyo
yazar -su 101 derecede kaynar
obesy -ne? nasıl? manyaaaaaaaaaak mısın olm sen hayvan mısın sen su dediğin 100 derecede kaynar! salak yaaaa!
yazar - otu boku eleştiren yazar
obesy - olm ben öle yazarı var ya, saçma sapan iş yaaaaaaa!!!! olm bırak ya ben gidiyorum sözlükten!!!
otlakta biten otu bile eleştirebilen yazarlardır.
başarabilseler amenna ama eleştiriyi gözüyle değil götüyle yapanları barındıran grup.
yazar demeye dilim varmıyor benim. nitekim 10 entry ile yazar olunduğundan herkes rahatça erişiyor bu mertebeye. aman ne büyük saadet. bir adet şapka, güçlü kuvvetli bir kol, diliyorum bunlara.
şapkayı önlerine koyup kolu dirsekten büküp elliyle kafasını desteklesin. çünkü sadece boynu yetmiyor kafasını tutmaya. hava dolu balon gibi rüzgar ne tarafa eserse uçan bir kafa... rüzgar yönü; popülerite. uçuyor, pervasız. saçmaladığının sınırlarını aştığından umarsız. şapka. boş işlere uzmanlaşmış motomot beyni üşüsün bir dönem ki düşünerek egzersiz yapıp ısıtsın diye kafasında değil önünde... beyin ve parmak uçlarında koordinasyon olmayan bu tiplerin gösterdikleri tek şey; aciziyet...
sözlükte popülaritesini artırma ateşiyle yanıp tutuşan yazar modelidir. ne yaptığının farkında olmalı insan. sırf sözlükte tanınıcam diye her bi halta eleştri yaparsan, kusura bakma da zaten senden ottan boktan başka birşey olmaz.
"vizyondaki hangi filme gitsem" diye sozlugu acayim da karar vereyim diye bir hata yaptiysaniz, kendinizi evde godfather veya back to the future izlerken bulabilirsiniz. zira sozluk yazari hicbir filmi begenmez, ya ısıkcısı kotudur o filmin. ya goruntu yonetmeni, ya konusu, ya da basrol oyuncusu. gidildigine lanet edilen, bosa harcanan iki saattir.