yer: balıkesir otogarından susurluğa doğru yürüyüş mesafesinden 1 saatlik yol.*
tarih: zeytinli rock fest 2008'den 1 gün sonrası istanbul'a dönüş.
festival alanından istanbul'a gitmek için otogarlara gidilir lakin boş yer olmadığı anlaşılır. tren ile gitmek istenir lakin direkt istanbul'a tren yoktur o halde tek bir seçenek kalmıştır: otostop!
3 kafadar başlarlar yürümeye sırt çantalarıyla. festival alanından çıkıldıktan kısa bir süre sonra bir palio durur ve üç kafadarı alır. eskişehir anadolü üniversitesi öğrencisi olduğunu iddia eden bu genç balıkesir havran'a kadar götürür ve orada bırakır izmir'e gitmek için. havranda kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde dımdızlak kalan bu gençler yürür de yürür. yaklaşık 1 saat yürürler. bu sırada yine festivalden çıkan bir otostopçu yanlarında belirir o da fiat 124'den inmiştir ve o da istanbul'a gitmek istemektedir. "hey dostum bende rockçıyım rock frover" demektedir hakkarili olduğundan şüphelenen şahıs.ben * tekrar otostop çekmeye başlarlar lakin 4 kişi olunduğundan kimse arabasına almaya yanaşmakatadır haklı olarak. tek çare o son gelene yol vermek olduğundan ona gitmesi yolunda telkinde bulunulur. gitmemekte ısrar edince barbarlığa karar verilir ve bıçak gibi delici-kesici aletlerle tırsmasına yol açılır. evet o artık gitti biz üç kişiyiz. yine otostop çekilir ve arabaların durmaması üzerine ve havanın kararması ile bir benzin istasyonunda çadır kurmaya karar verilir. (bkz: benzin istasyonuna cadir kurmak/#3841007)
tam o sırada benzin istasyonuna gelen bir fiat ducato bu gençleri farkeder ve eğer isterlerse onları balıkesir merkez otogarına kadar götürebileceklerini söylerler. bu teklif sevinç çığlıkları ile kabul edilir arabanın arkasına geçildiğinde görülür ki kendileri gibi festivalden dönüş yapan 20-30 tane genç bu arabadadır hepsini toplamış abimiz götürüyor. bi an aklına organ mafyası olayı gelir tırsmalara yol açar. her neyse ilerde o dördüncü otostopçuyuda alır bu hayır sever abimiz. martı kaş jonny'e "bak olm abiden rica ettik seni de aldırdık bize borçlusun" geyikleri yapılır ve bu mal inanır. ducato'nun arkasında oluşan atmosferde 2 rocker ile daha tanışılır. 1 saatlik yolculuktan sonra balıkesir otogarına inilir toplam 6 kişi olmuşsunuzdur artık. burada o bıçak çekilen rocker olduğunu iddia eden martı kaş jonny "siz bana yardım ettiniz "arkadaşımla konuştum izmir'den gelecek bizi istanbl'a götürecek isterseniz gelin birlikte gidelim" der. bu teklif de memnuniyetle karşılanıp kabul edilir.
izmir'den gelmesini beklemeyelim diye yürüyerek balıkesir'den çıkılmaya çalışılır ve susurluk sapağına kadar yürülür saat 01:00 sularına kadar yürülür.
"arkadaşımın arabası küçük hepimizi alamaz" gibi bir cümle kuran martı kaş jonny o anda tüm nefretimizi kazanmıştır. ne diye oyun bozanlık yaptın ki şimdi mına koyim? bilseydik otogardan binerdik mal!!!
şimdi gelen tırlara otostop çekmekten başka çaresi kalmayan 5 genç ve bu martı kaş jonny'ye ne diyeceğini bilmez bir durumda otostop çekmeye başlarlar lakin kimse durmaz. bu dost canlısı martı kaş "siz durun bir de ben otostop çekeyim" der ve tek eli havadayken tek eli de göbeğini açmış bir vaziyette otostop çekmeye başlar. zaten kaşlarını falan almış göt şüphelenmiştim senden ibne!
evet ibneymiş bu martı kaş o anda başımdan aşağı kaynar sular inmişti lan düşünebiliyor musnuz bir ibnenin durduğu tıra bineceksiniz. mını ırzığını siktiğim ibnesi yaa bak yine aklıma geldi. önce duran tıra ducato'da tanıştığımız 2 arkadaşı bindiririz telefonlarını alırz ki istanbul'a geldiklerinde haberleşelim başlarına bir şey gelmediğinden emin olmak için. bindikleri tırın plakasını falan alınmış bir vaziyette yolladık çocukları. şimdi yine üç kafadar ve bir ibne kaldık gecenin bir buçuğunda susurluk sapağında. tırları durdurup bir şeyler söyledikten sonra bizleri çağıran bu martı kaş jonny "tırcılar sadece 1 kişi alıyorlarmış hadi içinizden biri çabuk gelsin adam bekliyor" demiştiştir ve o anda bir arkadaşımızı daha bindirmiştik tabi tırın plakasını aldık.
kaldık mı iki normal bir ibne. martı kaş jonny bir tırı daha durdurdu aynı şekilde sıra bana gelmişti. arkadaşımla helalleştikten sonra bindim arabaya tırın plakasını aldılar tabiki. tıra biner binmez tırı süren abimize "abi bak bu orospu çocuğunun ne olduğunu biliyorsun eğer beni de öyle sanıyorsan ineyim hiç boşuna birbirimizi kırmayalım" dedim ve 60-65 yaşlarındaki süper mario'ya benzeyen tırcı amca "yok evladım biz insanı yüzünden tanırız" dedi kahkaha atarak. korktuğumu anlamıştı belliki. kim korkmaz lan heran götü verebilirsiniz mına koyim!
ve yolculuk başlar tabi bir yandan sevgiliyle mesajlaşılıyor durum kendisine bildiriliyordur. süper mario kılıklı tırcı amca "yanlış anlamazsan bir şey diyeceğim şu ortadaki çantayı arkaya atar mısın" diye bir şey söyledi. iyice işkillenen ben cebimdeki bıçağı çıkardım ve onun görmeyeceği bir şekilde yanımda hazır tuttum. evet o anda en ufak bir falso hareketinde sokabilirdim. hani lan omuzunda sinek varmış diye omuzuma dokunsa pat diye sokacağım. biliyorum aptallık giden arabada şoförü bıçaklamak ama n'apalım olm bu götü yolda bulmadık biz.
tabi dedim ve arkaya attım sırt çantamı. sonra bir kahve yap da içelim dedi kahve makinasını göstererek. yaptım kahveyi bir ona bir kendime ve ilk onun içmesini bekledim, o içtikten sonra ben de içtim ki uyumayayım. tabi o sırada sevgilim mesaj atıp duruyor "aşkım sakın uyuma bak uyursan ayrılırım" diye... ben göt derdindeyim kızın dediğine bak mına koyim!
sonra bursa'ya oradan da kocaeli'ne girdik. kocaeli'de bir lokanta da durduk ve yemek söyledik. ben de çok açım ve hesabı ben ödeyeceğim diye bir sürü yemek söyledim adama da kendime de. sigara falan aldım kola falan aldım ki arabada içer süper mario kılıklı tırcı amca. yemek bitti çaylarımızı içtikten sonra baktım hesabı o ödüyor! lan dedim oha dedim bu niye durup dururken hesap ödüyor dedim yoksa benden bir çıkarı mı var dedim! "yok abi vallaha olmaz ben ödeyeceğim ölümü gör" direktiflerime rağmen o süper mario kılıklı tırcı amca ödedi hesabı. artık daha çok tırsmıştım "ulan bu benden bir şey mi bekliyor mına koyim" diyorum içten içe.
sonra istanbul'a yaklaşırken içim de bir mutluluk bir huzur ki sormayın gitsin. boğaz köprüsünde uyuya kalmışım mına koyim. uyandığımda seyrantepe civarındaydık. hemen sağa çek süper mario kılıklı tırcı amca dedim. o da çekti helalleştik bol bol dua ettim kendisine ve sabah 5 gibi levente kadar yürüdüm. oradan da eve gittim ve uyudum. *
not: bu anlattıklarımda en ufak bir yalan-abartma yoktur. hatta aklıma gelmeyen şeyler bile olabilir. götü zor kurtardık diyorum olm şakası olur mu bunun.
rock fest dönüşü bursadan geçerken özene bözene aldığım kestane şekerlerini, yarenime atmış gibi bakan tırcının tırında unutmaktan başka birşey değil.
o kestaneler ...
Pazar günleri istanbul'da otobüs seferlerinin geç başladığını bilmeyen, geceyi anadolu yakasında geçirip avrupa yakasındaki işine yetişmek için sabahın 5 buçuklarında yollara düşen bizzat kendimin başından geçen hikayelerdir;
Otobüs gelmeyeceği anlaşıldığından çengelköyden fsm köprüsünün ayağına kadar yürümeye başlanı ve olaylar gelişir.
Kaldırımda yürürken yanıma yanaşan arabadan bir ses;
- Gardaş karşıya zincirlikuyuya kadar gidiyorum, istiyorsan gel atayım.
Angara'nın bağrından kopup gelen delikanlı içinde fesat olmadan teklifi kabul eder, ki etmese zaten işe geç kalacak, patrondan zılgıtı yiyecektir...
- Eyvallah gardeşim. Ben de işe yetişmeye calısıyordum, süper oldu bu.
Arabaya binilir yolda soru bombardımanı başlar...
- Nerelisin sen? Ismin ne? Kaç yaşındasın? Neden buradasın? Nerede çalışıyorsun? bık bık bık...
Temiz kalpli angaralı tüm soruları içtenlikle yanıtlayarak aynı soruları şöför elemana yöneltir ve avrupa yakasında, dalkılıç firmasının bir bayiliğinin müdürlüğünü yapan genç kendini tanıtır. Muhabbet arasında telefonunu verir misin? diyen şöförün mevkisinden dolayı çevresinde über kız olacağını düşünen temiz kalpli abaza angaralı telefonunu verir. Vedalaşılır.
Aynı günün akşam iş çıkış saatine yakın saf gencin telefonu calar, arayan sabaki şöför abuzittin'dir.
- Gardeşim selam, bu akşam işin yoksa takılalım mı?
- Olur takılalım, benim burada bi arkadaş var, onunla birlikte gelelim biz, takılalım.
- Arkadaşı salla ya, sen tek gel, biz seninle takılalım, her türlü, anladın sen onu...
- Hö!?!!1
ibne olan fakat ibne adının tam konamadığı çocuk geçiştirilir ve telefon kapatılır, bir kaç gün bu konuşmalar tekrarlanır ve bizim angaralı çocuğa ibne adını koymak için basit bir plan yapar, telefon çalar ve...
- Gardeşim bu akşam erken çık da, gelip alayım seni, takılalım, her türlü, anladın sen.
- Kardeşim bugün bizim iş yerinden bi arkadaş 3 kızla bi mekana gidicek, beni de davet etti, sen de gel 3 vs 3 takılalım?
- Öyle ortamlar beni sarmıyor gardeşim ya, sen tek gel, biz seninle takılalım, anladın sen onu...
- (bkz: Ananı da al git) , gerçi sen peder beyi tercih edersin...
çorum mu çankırı mı tam hatırlamadağım bir istikametten ankara'ya giden bir kamyona otostop çektim. daha doğrusu geçen bir çok araca el attım ama bir tek o durdu...durmaz olaydı
benden bir iki yaş büyük biriydi şöför ve orta bire giden kardeşi yarenlik ediyordu yolculuğunda...
üç vakit hoş beş edip yol aldıktan sonra susadım.
- "su var mı hocam" diye sordum. neticede otobüs yolculuklarına alışmış bünyeleriz, hiç ikram olmayan firmalaarda bile su dağıtılır bizim memlekette.
-"var tabi olmaz mı" dediler.
-şurada beyaz bir bidon var. yanda da plastik bardaklar. al iç oradan.
aldım doldurdum bir bardak su.
içerken hafif deterjankokusu burnuma geldi.-pril mi cif mi duyumsayamadım tam. ama bidonun üzerinde bu ikisinden biri yazıyordu- "her halde elim detarjan kokuyor ondan bu koku" diye yorumladım. ve bir bardak suyu diktim tek seferden.
--hasssikti lan...noluyooo a.k....
ağır deterjan kokusu, ağır deterjan tadı. baktım bidona pırıl pırıl su var içinde...
intihar etmek için yarım şişe çamaşırsuyu ve porçöz içmiş vatandaş gibi hissettim kendimi..
adamların yaklaşımı intiharı daha çok anımsatacaktı bana..
dedim ki "müdür ne iş deterjan kokuyo bu su?"
-abi deterjan bidonundan daha temiz şey mi var suyu koyacağımız. geçen gün şifalı bir su var düzcede oradan doldurmuştuk !!!
--eee tadı garip değil mi?
-yoo iki gündür içiyoruz tertemiz, şifalı...
cidden bidon bitmeye yakın bir haldeydi...içmişler abi hakikaten diye düşündüm.
velhasıl eve vardım nihayet. bütün gece kusmaya çalıştım. kusma adetim olmadığı için-en son ilkokulda kusmuştum sanırım- mide krampları geçirinceye kadar klozetin dibinde öğürdüm.
3 gün deterjan koktu nefesim.
işerken bile baloncuklar oluşuyordu.
adamlar öldü mü bilemiyorum...allah akıl fikir versin herkese !
bir gün kisisel bir ileti ve kankisi yazlık mekanda merkeze inmeye karar verir, 20 dakika sonra yoldan bir araba geçer, araba durmaz, biz dumur oluruz. merkeze yürüyerek gideriz.
bursa dan gemlik e gitmek için otostop çekiyorum. kamyonun biri durdu bindim. biner binmez muhabbete başladı abi konuşa konuşa gidiyoruz.
ş-şöför
b-ben
b-evlimisin abi ?
ş-evliyim. 7 çocuk var.
b-hey maşallah abi. allah bağışlasın.
ş-saol yeğenim. sen sen ol karıyı boş bırakma. bak bizim karı hasta şimdi. ne bok yicem bilmiyom.
b-hayırdır abi mühim değildir işallah.
ş-ayağı kırıldı. naparsın mecbur başka karıya gideceez.
b-....?
ş-benim her şehirde bi kadınım var. giderim bi ufak rakı alırım çalarım kapısını. önce bi masaj yapar. sora sikerim bi güzel en sonunda yıkar bide beni oooohh mis.
b-hayat sana güzel abi.
ş-zaafım var kadınlara karşı. benim babamda böleydi çok çapkındı. babam 70 yaşındaydı biz bununla keranede karşılaştık.
bu cevaptan sonra gülmekten konuşamamıştım bi daha.
-dag yolu gibi bir yerde, arabaya binilir-
b: abi cok sag ol ya, iyyki aldin, nasil yurucektik merkeze kadar bilemiyorum.
k: he valla abi ya, cok tesekkurler.
s: ne demek gencler, hayrola cok mu yoruldunuz ?
b: yok abi yorgunluk degil de cok fena dustum ya, kaniyo hep ayagim, cok fena.
s: kaniyo mu ?! siktirin inin lan arabadan, minakoduklarim, kanli kanli binmisler. inin lan !
-fren yapar-
k: abi gozunu seveyim yapma, adam cok fena, kaniyo yahu ayagi.
s: olmaz bisey, siktirin gidin lan, piclere bak. kanli ayakla binmisler.
b: gel aminakoyim, mina kodumunun sikko cliosunu kan edecegime.... -hakketten arabada, o pozisyonda aklima hic bir sey gelmemisti, got gibi kalmistim oyle-
-arabadan indik, 10 dakka sonra bir traktor geldi, adam durdu, boynundaki atki gibi seyini ayagima doladi, su verdi. karisinin oturdugu yere beni oturtu, doktora kadar goturdu-*
kör itin öldüğü yer yada tanrının unuttuğu yer diye bahsedilen bir yerde araçsız kalmışızdır.
en fazla yirmiyle gittiğini tahmin ettiğimiz direksiyona yapışmış, başında yeşil takkesi olan amca camı indirir ve: bırakıyım mı gençler?
biz sevinçle: tab...
amca: eh bıraktım gitti hohohaha.
biz: ...
amca bizim şaşkın surat ifademizin arasından yavaşça terk eder ortamı.
hay amını.. lisedeyiz o zamanlar, okul organize sanayi bölgesinde, öğle arasında kaçmışız. otobüsün yaklaşık yarım saatte bir geçmesinden mütevellit, otostop şansımızı deniyoruz. kimse durmuyor amına koyayım.. derken, o sağ baş parmağı kopasıca arkadaşımız bi araba durduruyor, arabaya sinsi ve yüzsüz bi şekilde yanaşıyoruz, camı indiriyor, okul müdürü.. biz 'hassiktir sıçtık' bakışı atarken, o da bize 'yarın hepinizin tek tek ağzına sıçtım' bakışı atıyor ve gidiyor.. sonra kendi aramızda;
+ kim durdurdu lan bu arabayı?
- ben değil.
* ben zaten otostop çekmiyorum olum.
/ benim elimde sigara vardı, kim durdurdu lan harbiden?
+ ben mi durdurdum piçler!
şansımızı fazla zorlamıyor eve otobüsle dönüyoruz.. müdür unutmuş olacak ki, ertesi gün bi bok olmuyor..
lisede yol paralarının pes-döner-kantır üçlemesi ile 4 arkadaşın meteliğe kurşun atması sonucu ve eve dönüş yolunun da hayli uzak olması sonucu otostop çekmeye karar verilmiştir.. takribi 15 dakika sonra umutların tükendiği an da bir çöp kamyonu yanaşır. ve 4 kişi çöp kokan araba da şöforun nasihatlerini dinleyerek ıkış tıkış evine gider. hikayem bu kadar. yarışmacılara başarılar dilerim.
2 sene önce falan pendik teknik lisesinden çıkmışız, yine diğer okul günleri gibi otostopa binmek üzere eller ve baş parmaklar havaya kalkmıştır. duran kamyonetin sevinciyle 2 kişilik koltuğa üç kişi oturulur, fazlalık arkadaş ayak altına alınır. o ayak altındaki salak arkadaş otostop çektiği aracın şöförüne ''abi insan şu arabayı temizler yeaa.bu toz ne hiç yıkatmıyon mu ?!!'' diye aptalca bir soru sorunca yarı yola varmadan adam bizi arabadan atar, sonra o arkadaş bir güzel haşlanmıştır.
ilk üniversite deneyimi zamanları. bir cumartesi gecesi karadeniz ereğli' de gece saat 2' ye dek şarabın dibine vurulmuş tulum çalınmış horon oynanmıştır. alaplı' ya eve dönme zamanı gelmiştir fakat ereğli- alaplı arasındaki son otobüs 00,30' dadır. yani şemsiye göte çoktan girmiştir ve asla açılmayacaktır. 6 kişilik kızlı erkekli grupla yola düşülür, alaplı ereğli arası 14 kilometredir ve nisan ayında geceleri çooook soğuktur zonguldakta. otostop çekmeye karar verilir. ereğli demir çelik fabrikası önünde göreve başlanır. elbette kızlar yem olarak öne atılmıştır. 3 kız otostop çekmeye başlarlar. kamyonun biri durur.
+ nereye gideceksiniz?
- alaplıya kadar gidicez götürebilir misiniz?
kızları gören kamyoncu elbette götürürüm cevabını verir.
kızlar arkadaki bizleri göstererek;
- ama bu arkadaşlar da var.
+ yok ben onları almam.
- onlar gelmezse biz de gelmeyiz ama.
+ o zaman onlar kasaya geçsin siz benim yanıma gelin.
teklif kabul edilir. şöför yolun ortasında kızlara sarkmaya başlar. kızların çığlıkları duyulur. kasadaki cengaverlerden biri ( ben değilim) kasadan kamyonun üst tarafına geçer ve ön cama doğru sarkar. şöför korkudan altına sıçacak kıvama gelir arabanın hakimiyetini kaybeder yol kenarındaki erdemir plajının kapısına doğru girer kamyonla. atlar kamyondan aşağı.
+ o neydi laaaannn.. noluyoo??? siz beni mi sikeceksiniz laaaaann? siktirin gidin siktirin laaaaannn.
kızlar kamyondan inerler, şöför tarafımızdan sağlam bir şekilde dövüldükten ( kamyoncuların hepsinin sopası olmuyo lan walla bak) sonra kalan 8-10 kilometrelik yol yürünür.
beytepe kampüsü girişinde otostop çekiyoruz 3 sap, kimse durmuyor. otostop çekmediğimiz bir kartal önümüzde durdu, kapı açıldı. içerde 4 tane adam, içlerinden en bıyıklısı konuştu:
-nereye gidiyorsunuz gençler.
+kızılay'a.
-keçiören'e gidiyoruz atlayın. kızılay'dan geçeriz sizi bırakırız, öyle geçeriz keçiören'e.
biz bir korktuk. temiz yüzlü de çocuklarız. ulan bunlar bize kayacak herhalde diye düşündük. ısrarla tekrarladı bıyıklı:
-atlayın gençler. kızılay'dan da geçeriz.
+yok abi biz otobüse bineceğiz.
dedik ve yırttık. sonra bizi kampüsün orada köpekler kovaladı, kaçtık. bu da böyle bir anımdır.
yıllar önce üniversteye hazırlıkta bursa ya gitmeye çalışırken.
(+) şöför abi
(-) ben
+ okuyonmu sen yeğenim?
- hazırlanıyorum abi. bu sene olcak inşallah.
+ oku oku. kazan üniversteyi de kurtar kendini.
- inşallah abi.
+ bak sana tavsiye. siyasi olaylara girme. üniversteyi kazan. önüne çıkan her karıya çak.
- ........
(radyoda sezen aksu çalar)
+ bu kimdi ya?
- sezen aksu abi.
+ heee.. dün beyaz a çıkmıştı bu... hangi ilacı kullandıysa artık ağzı dönmüş nenemin .mcığına.
- zuhaahaaaaaaaaaaaaa...
lise yılları. otobüsle 45 dakika gidiyor okula gitmek.okul 8.45 te başlıyor ve 8'de uyanıyorum,hep geç kalıyorum.ta ki otostopu keşfedene dek.sadece 20 dakika sürüyordu.başımdan geçen olaylar genelde ilginç oluyordu,birini anlatayım tutarsa gelir devamı.
yine geç kaldığım bir gün. bir kaç deneme de başarısız olmuşum. el kaldırmadığım, pekte tekin görünmeyen bir araç kendiliğinden durdu.
gideceğimiz yer konusunda anlaştık öncelikle (fahişe gibi olduda ahenk bozulmasın şimdi) neyse biniyorum arabaya, selamlaşma ve bir kaç kelimelik tanıtım cümleleri, adama soruyorum. yuvarlayacak konuşuyor, sebep olarakta "akşamdan kalmayım diyor" ilk şok..henüz bu şoku atlatamamışken bir diğer bombayı patlatıyor,"arabanın frenlerini tamire götürüyorum tutmuyorda " diyip uygulamalı olarak gösteriyor.içimden dua etmeye başlamışken hiç durmadan devam ediyor bombalara " ehliyetide evde unuttum zaten,polis durdurmasa bari." ...." ruhsatta yok zaten" sonumun geldiğini düşünüyorum yavaştan. birde bakıyorum ki, otostop arkadaşım,can yoldaşım yolda kalmış,yarım otostop yapmış,adama rica ediyorum durduruyor arabayı. tabi 1 km ötede. arkadaşa bağırıyorum,koşmaya başlıyor. uzunan duaların sonucu mu bilinmez sağsağlim varıyoruz okulumuza,çocuk teşekkür ediyor.ben olayı anlatıyorum,küfrediyor..
aslında planlanan gece yürüyüşü yapmaktır. bir anda saat 22:00 civarında içimize giren şeytan bizi üstümüzde eşofmanlar ile otostop çekip gidebildiğimiz yere kadar gidip sabah kahvaltısı yapıp geri dönmeye itmiştir. taa ki gece 3:00 sularında otostop çekilen yolda hiçbir arabanın geçmemesi yolun bomboş ve köprü üzerinde kız arkadaşlarla birlikte otostop çekilmesi ekip otosunun dikkatini çekmektedir. kimlik kontrolünden sonra şahısları şüpheli gören ekipler karakola alarak ifade alıp serbest bırakması otostop çekenleri ana yola uzak bir yerde gecenin tüm soğuğunu çekerek otogara yürüyerek gitmesini gıcıklığına yapan ekipler tüm otostopcuların hasta olmasına ve cepten giden otobüs paralarına acımamaktadır.
arabama iki kez otostopçu aldım ilki cezaevinden yeni tahliye olmuş bir mahkum diğeri ise psikolojik tedavi gören bir hasta (hatta o gün psikiyatriste gidiyordu)
kütahya'dan izmir'e gelirken kamyoncunun biri denk geldi, o zaman bahar ayıydı, üzerimde kısa kollu siyah tişört üstüne de askeri kamuflaj gömlek giymiştim, kamyoncu çok muzur yol kenarında duran kadınların müdavimi, durdu birinin yanında muhabbete başladı;
kamyoncu:k
hayat kadını:f
bendeniz:b
k:kolay gelsin yavrum nasılsın?
f:iyidir nerelerdesin hiç görünmüyorsun?
k:bizim yiğeni getirdim tayini çıktı jandarma karakoluna karakol komutanı astsubay (ben oluyorum o)
f:çok da gençmiş
b:teşekkürler (hayat kadınlarıyla hiç birlikte olmamıştım)
k:bak artık sizden o sorumlu fazla ortalıkta dolanmayın canınızı yakar
f:taamam ya nereye gidelim bişey yapmıyoruz bekliyoruz sadece
k:bak çocuk çok gergin ilgilen biraz, eve gitmeden rahatlasın yoldan geliyor çok yorgun
f:tamam çek kenarı zaten bundan sonra sık görüşeceğiz
b:abi ne yapıyorsun
k:konuşma lan bedavaya mala vuracaksın daha ne istiyorsun
b:abi işimiz var memlekete gideceğiz
k:tamam işi bitir ben daha hızlı giderim
b:abi ben istemiyorum
k:top musun lan yoksa?
b:tamam abi bi şey demedim
f:neyse şanslı günündesin bu gün ilk defa seninle başlıyorum
b:adın neydi senin
f:hiç amcana çekmemişsin o fazla konuşmaz uzan bakayım şöyle
iş biter
k:lan hem beleş evine götürüyorum, hem karı buldum birde surat yapıyorsun
b:ya kadında hastalık varsa?
k:olur mu lan ben her hafta geliyorum olsa şimdiye çoktan ölürdüm
b: içimden konuşuyorum - zihniyetini sikeyim günde kaç kişi duruyor, ölmek istiyorum.
k:biraz ileride yol üstünde lokanta var orada bir kuru yer devam ederiz
b:abi sen hangi günler geçiyorsun söyle bir daha karşılaşmayalım, senin yüzünden bunalıma girdim
k:lan git tuvalete işe hiç bir şey bulaşmaz korkma bir de tatlı söyleyim severmisin kabak tatlısı?
b:bu kabus bitsin artık, bir daha otostop çekersem adam değilim.