Zenci dudagi payi birakilmis bardakta sicak su alip icine tek seferlik kahve karistirmak hem de gecenin bilmem kacinda.
Usumek. Bacaklar acilsin diye molalarda otobusten indiginde cilgin gibi usumek.
Ve tabii otobusun yikanmasini izemek.
Son olarak da inmeden once her seyi alip almadiginin kontrolunu yapmak. 35 defa.
bir otobüs, bir muavin, biri uyuyan en az iki şoför en az bir mola tesisi ve aynı anda aynı yere aynı saate bilet almış insanların oluşturduğu hayal birliğinden mütevellit olmazsa olmaz bütünsellik. otobüsten iner inmez sigara yakanlar, iki koltuk ötesindeki dişiyi kesenler, mola yerinde otobüs etrafında volta atanlar ve self servis lokantada tepsisini dolduranlar, yolluk kumanyasını otobüste yiyenler, kafası camda titreye titreye uyuyanlar, tepedeki havalandırma ve ışıklarla oynayanlar, osuranlar, cep telefonunu sessize alıp mesajlaşanlar, koridora sarkıp ön camdan yolu izleyenler, koltuğunu arkadakinin kucağına yatırmadan rahat edemeyenler, vıdır vıdır muhabbet edenler, varacağı noktaya bir an önce varmak isteyen sabırsızlar, sollanan otobüsteki yolcuları tek tek süzen 15-16 numaralı koltuk insanları, arka beşli ezilmişleri, titreye titreye ara durakta ölü gözü gibi ışıkta bagajdaki valizlerini denkleştirmeye çalışan ara durakçılar, kendinden emin son durakçılar, ikrama tenezzül etmeyen cool yolcular, geçilen ıssız yoldaki en uzak dağdaki ışığın altında yaşayan insanları merak eden hayalperestler...hayattan bir dilim kesilmiş pasta gibidir otobüs yolcuları.
bayram günleri, bagajda seyehat etmek. bagaj derken çanta kısmı değil, şöförün dinlenmesi için ayrılmış hilton kısmı..
edit: eksileyen güzel kardeşim, sen arabana binip, klimanı açıp seyehat ediyor olabilirsin.. ancak merak ediyorsan git harem' e ve şöförlere de ki; kaptan bu arabada hilton nerede ?.. göstersinler de öğren.. sallamıyorum, bol keseden hiç atmıyorum..