Malum taze üniversiteliler okuluna falan döndüğü için uçak fiyatları çok yüksek diye otobüs tercih ettim, rota istanbul'dan Adana'ya... Mevzuya gelelim şimdi her şey aksi gidiyor.
Varan 1, tekli koltuk aldım prizi kimseyle paylaşmayım diye bilet aldığım koltukta priz yok.
Varan 2, arka koltuğumda bebekli kadın var biraz daha fazla zırlarsa piçi söveceğim.
Varan 3, araç normal saatinden yarım saat geç geldi.
Neyse ki metro turizm değil oramıza buramıza boşalacak kimse yok araçta.
Yalnız ve gece yapılan yolculuk en keyifli olanıdır. Yanınızda ki vatandaşın da muhasır medeniyet seviyesine uygun davranması, gece molaların da sigara içmeye çıkmak , müzik eşliğinde gece yolu seyredeken hayaller kurmak güzel oluyor. Bu kriterlerin hepsinin bir arada olmasının ihtimali baya düşüktür.
yolculuklar güzeldir, düşündürür. zaman sizindir, nadir yalnız kaldığınız zamanlardan biridir, değerlendirin, hayal kurun. belki de radikal kararlar alıp hayatınıza yön verecek bir otobüs yolculuğu olacak, hele geceyse, soğuksa, cumhuriyet tesislerinde durmuşsa.
Çocukken çok severdim. Geze geze gidiyorum diye ama şimdi türkiyenin bir ucundan bir ucuna bebek ağlamaları ve durmadan bağıran çocuklarla dolu 18 saatin çekilemeyeceğini anladım. Bide üstüne lavabo ihtiyacı binince tam bir işkence.
insanın kendisiyle kaldığı anlardan yalnızca biri. Yol çizgisi sonsuza doğru çizilirmişçesine takip ederiz gözlerimizle.
Burada tanıştığım bazı yazarlarla, otobüs yolculuğunda tanışmışım gibi bir his var. Aynı yolun yolcusuyuz, aynı tip yükümüz var ve koltuklarımızda yanımızda oturan kişileri tanımıyoruz. Yalnızız yani. Ve bu tanıştığım yazarlarla otobüsün aynı tarafından bakıyoruz yola ve gökyüzüne. Bizde kulaklıklar var ve iç sesimizi böyle bastırıyoruz. Bu yazarlarla ben, gece olduğunda zifiri karanlık yerlerde, belli belirsiz cılız bir ışığın kime ait oldugunu ve ne kadar şanslı olduklarını düşünüyoruz. Arada da camın üzerinde beliren kendi yansımamızı görüp, offlayarak kafamızı arkaya yatırıyoruz. Bu yazarlar ve ben, koltuklardaki ekrana boş gözlerle bakıyoruz ve yarım kalan kahvenin soğuk kokusunun ne kadae iğrenç olduğunu düşünüyoruz.
Sonra otobüs duruyor ve biz otobüsten inip mola vermenin bir anlamı olmadığını düşünüyoruz. Çünkü yanımızda kimse yok, ama soğuk bir gecenin havasını da almamak olmaz diyoruz. Sonra yazarlar da ben de, köşede bir yer buluyoruz. Kollarımızı göğsümüzde kavuşturup, etrafı izliyoruz ve sonra
Bu bahsettiğim yazarlar ve ben göz göze geliyoruz. Hiç görmediğimiz birbirimizi yalnızlığımızdan tanıyoruz. Ve birbirimize gülümsüyoruz. Acı acı.