osmanlı imparatorluğu'nda da rumeli topraklarında yaşayan çingeneler ayrı yönetim sayılmışlardı.
çingene sancağı, herhangi bölgesel sınırları olmayan bir sancaktı. yani toprakları, sınırları yoktu.
istanbul da dahil olmak (teneke mahallesi) üzere Rumeli’deki tüm Çingeneleri içermekteydi. yani rumeli'de yaşayan tüm çingene nüfus bu sancağa dahildi. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2035860/+
örneğin, bosna'da yaşayan bir çingene de, teselya'da yaşayan bir çingene de, sofya'da yaşayan bir çingene de bu sancağa bağlıydılar.
kırklareli merkez var sayılarak, (vize sancak beyinden bağımsız ve ancak gene vize'de oturmakta olan) yörük ve tatarlarından sorumlu bir paşaya bağlanıp "çingene sancağı" olarak adlandırılan bu yönetim biriminde, romanların yönetsel, mali ve askeri işleri düzenlenirdi. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2035868/+
çingene sancakbeyi aynı zamanda çingene müsellemlerin de sorumlusuydu. çingene sancakbeylerine mir-i kıptiyan da denilirdi, lakin çingene sancakbeyi çingene olamazdı.
çingeneler Orduda yardımcı kuvvet olarak görev almışlar ve rumeli'de osmanlı teşkilatlanmasında yayalar teşkilatı kurulması ile birlikte sisteme dahil edilmişler ve ordunun geri hizmetlerinde kullanılmışlardır.
Geri Hizmet’e tabii edilen Çingeneler, "Liva-i Müselleman-i Çingâne" adı ile askeri bir yapılanma içinde kaydedildiler ve asker olarak kabul edildiler.
osmanlı devletinde çingene sancağı, 15 ve 16. yüzyıllardaki tahrir defterlerinde "Kıbtiyân-ı Vilâyet-i Rûm-ili" olarak geçer.
çingeneler ile ilgili ilk hukuki düzenlemeler fatih döneminde yapılmış olsa da, çingene sancağı kanuni sultan süleyman döneminde oluşturulmuştur.
sultan süleyman döneminde çingene sayısı istanbulda çok artıp şikayetlerde artınca istanbuldan gemilerle tehcir edilmişlerdir. her limanda bir miktar dağıtılmışlardır.
bugünkü kırklareli çanakkale ege kıyı çingeneleri bu tehcirde dağıtılanlardır.