osman ve orhan gazi dışında türk olmayan annelerdir.
gen yapısının anne ve babadan ortak alındığı düşünülürse,
1.murat %50 türk %50 bizanslıdır.
yıldırım bayezid %25 türk %25 bizanslı %50 bulgardır.
çelebi mehmet %12,5 türk %12,5 bizanslı %75 bulgardır.
fatih sultan mehmet %6,25 türk %6,25 bizanslı %50 bulgar %37,5 sırptır.
2. beyazıt'da türk geni %3'ün altına, yavuz sultan'da %1'in altına inmektedir,
yani kanuni'den sonra kanuni de dahil olmak üzere osmanlı saray sülalesinde pratik olarak türklük yoktur.
soy lafta, halk arasında, inanışta babadan geçtiği ancak bilimsel olarak anne ve babadan ortak geçtiği için osmanlı hanedanı'nın türklüğüne -çok önemliyse- teorik ve pratik olarak oldukça halel getirirler.
hepsinin ermeni, fransız, rus, rum vs olduğunu gördüğümüz annelerdir. fransa'daki ırkçılığı eleştiren bir fıkra geldi aklıma. aradaki yedi farkı bulun:
Hasan el Sabbah isimli Cezayirli mülteci ailesinin çocuğu Fransa'daki okulunda sınıfa girdiğinde öğretmen sordu :
- "Adın ne"
- "Hasan el Sabbah" diye cevapladı çocuk.
- "Fransa'da Hasan el Sabbah ismini kullanmayız bundan sonra senin adın Jean-François" dedi öğretmen.
Akşam eve döndüğünde annesi Hasan el Sabbah'a sordu
- " Günün nasıl geçti Hasan"
- "Benim adım Hasan el Sabbah değil, artık Fransa'da yaşıyorum ve artık adım
Jean-François" dedi.
- "Sen isminden, ailenden, kültüründen ve dininden utanıyor ve yadsıyorsun
öyle mi?" diyen annesi Hasan el Sabbahı dövdü.
Sonra olanları Hasan el Sabbah'ın babasına anlattı. Babası Hasan'ı daha kötü dövdü.
Ertesi gün okula gittiğinde öğretmen Hasan el Sabbah'ın yüzündeki çürükleri
gördü ve sordu
- "Benim küçük Jean-François'ma ne oldu?"
- "Hiç sormayın Madam, iki tane Arap'ın saldırısına uğradım.
ataerkil bir görüşe sahip olunduğu için annenin kökeni umursanmamış padişahlar genellikle saraydaki cariyeler arasından ya da siyasi ilişkileri olan beylikler arasından kendilerine eş seçişlerdir. saraydaki cariyelerde genellikle köle olarak geldiklerinden müslüman,türk kökenli değillerdir.
pek çok harem kadını gibi yabancı ırka mensupturlar. osmanlı imparatorluğunun çalkantılı dönemlerinde yeniçeri beyleri, ağaları ve devletin başat statüsündeki kimseler ile yaptıkları alicengiz oyunları tarihe manidar notlar bahşetmişlerdir. en tanınmışları dördüncü murad 'ın annesi olan; kösem sultan idi. kendisi sultan murad'ı hiç sevmez ve korumazdı. sultan murad olgunlaşıp dizginleri ele alıncaya dek kösem validesinin kararlarına itaat etmiştir. yaklaşık yaşı 20 olduğunda tarihe eksantirik bir enstantane olarak düşen meşhur konuşmayı yapmıştır. "çekilesin valide! sen isen padişah biz gidelim, yok eğer biz isek var sen git!" minvalindeki bu yorumu tarihte harem kadınlarının geçerliliklerinin son bulması yönünden tarihçilerce bir arketip kabul edilir.
Babaları, slav kadın hayranı olan padişahların anneleridir.
Türk erkeklerinin bünyesinde ilelebet yaşayacak slav merakının da vücut bulmuş örneğidir. Şu an bile parayı bulan her türk erkeği, bir avrupalı kadın arayışına girer. Genlerimizde var vesselam.