Hatta duraklamadan sonra saray ile halk arasında o kadar büyük bir boşluk oluşmuştur ki devletin gerilemesinde büyük etkenlerden biri olmuştur. yazacak çok şey var aslında.
osmanlı anadoluya çöküş devrine kadar çok yatırım yapmış sonra ihmal etmiştir borçlar yüzünden.
ne yatırımlar yapmış?
-köprüler (insanlar nehirleri geçebilsin diye)
-medreseler (o zamanın eğitim kurumları)
-yollar (insanlar yürüyebilsin diye ve ticaret için)
-limanlar
-tershaneler
-kaleler
-camiler
-saraylar
-kervansaraylar
-hastaneler
hatırlatma: bu kurumlar halktan ya ücret almazdı ya da çok az ücret alırdı osmanlı neredeyse bitene kadar. çünkü osmanlı padişahları hepsine vakıf arazisi adı altında gelirler bağlamıştı.
köprü, han, hamam, kervansaray, medrese yapmıştır da, sanayileşme yönünde tek adım atmamıştır. avrupa'da sanayi devrimi yaşanırken, kendisi de aynı yatırımı yapacağı yerde modern tezgahlarda üretilen tekstil ürünlerini ithal ederek, yerli dokumacılığı yok etmiştir. hantal ve durağan yapısı modernleşmeye imkan vermemiştir.
feodal bir toplum olarak japonya, imparator meiji eliyle köklü reformlar yaparak avrupa'ya yetişmeyi bilmiştir. tabii ki, sanayileşme, gavur icadı gibi gerici argümanlarla engellenmediği için japonya sanayileşmiş ve modernleşmiştir. osmanlı'da ise, yeniliğe karşı büyük bir direnç gösteren ilmiye sınıfı sayesinde kalkınma hamlesi başlatılamamış, buna kalkışan ilerici padişahlar katledilmiş, bu iş gericiliğin kırıldığı cumhuriyet döneminde başlatılabilmiştir. tabii ki, tıpkı matbaanın ülkeye gelmesi gibi, sanayileşme de yüzlerce yıl sonra gecikerek başlamıştır.
kapitalizmi ülkesine çok geç sokmuş bir devlet için,modern dünya gözlüğü ile bakıldığı ve para eksenli düşünüldüğünde evet,pek de yatırım yapmamıştır belki de.
çünkü osmanlı insana yatırım yapmıştır. "insanı yaşat ki devlet de yaşasın." diyerek nasıl bir devlet kültürünü benimsediğini göstermiştir ancak anlayana tabi.
bugün istanbul üniversitesi'nin kuruluşu 1453'e götürülebiliniyorsa varın siz düşünün eğitime verdiği önemi.
ancak elbette sıkıntılar vardır. sosyal-siyasal-ekonomik olarak haksızlıklar da yapılmış olabilir.ancak bu demek değildir ki osmanlı "tü kaka".
bir devlet,hem de 600 yıllık devlet tarihi bu kadar mı basite indirilir?
sanayi devrimine ecdadın yarattığı güç ve iktidarın üstünlük psikolojisinden dolayı kaynaklanan sessiz bekleyişle askeri alan haricinde tam anlamıyla duyarsız kalınmıştır. ingiltere sanayi devriminin harcını ' tahıl yasaları ' adı altında yasa ile atarken, osmanlı ileri gelenleri o dönemlerde yüzde doksan beşe yaklaşa kırsal nüfusu, yatırımdaki aksiyonlarda kullanamamıştır. kastedilen anadolu ise 14. yy da hakimiyet esasını rumeli de kuran atalardan beklenen davranış olmazdı zaten. avrupa nın köylüsünü işçi sınıfına dönüştürmesi gibi bir olay yaşanmadığı için en azından son dönemde gayrimüslimlerin izinsiz kurdukları fabrikalar dışında tezgahlar bile vergiden muaf olmak için kapatılmıştır.
türklük kavramının katledilmesi
bedevi kültürünün oturtulması
devletin önemli kademelerine ne kadar veledi zina varsa getirme
hatta bir süre sonra özellikle yabancılardan seçme
padişahın peydahladığı veledi zinaların kafalarına göre halka vergi yüklemeleri
arapların bitarafını yalıyor olmamız böyle uzar gider hakkaten çok şey kattı osmanlı anadoluya.
eksileyen yobaz bana kaç tane türk vezir sayarsın osmanlıda ? yok bildiklerim yanlışa bana doğruları öğretmeni isterim gerçekten.
En kötü dönemlerinde en az seviyede gerçekleşmiş olan yatırımlardır.
19. yüzyılın en önemli ve en ileri ulaşım yolları olarak kullanılan demiryollarına bakalım..
1856 - 1922 yılları arasında Anadolu Topraklarında inşa edilen hatlar,
izmir -Kasaba ve uzantısı 695 km normal hat, izmir -Aydın ve şubeleri 610 km normal hat, Bursa-Mudanya 42 km dar hat, Ankara-Yahşihan 80 km dar hat göze çarpanlar.. anadoludan Osmanlı'nın diğer bölgelerine aynı dönemde yapılan hatlar da yaklaşık 5.200 km'dir.
boru hatlarından istanbul,izmir, Edirne gibi şehirlere dağıtılan hidrojen ağırlıklı havagazı için inşa edilen dönemin en modern gazhaneleri. Yemek pişirme, ısınma, banyo ve aydınlatma için kullanılan gaz için inşa edilen gazhanelerden bazıları; 1853'te kurulan Dolmabahçe Gazhanesi, 1887'de kurulan Yedikule Gazhanesi, 1891'de kurulan Kadıköy Gazhanesi, 1859'da kurulan izmir Gazhanesi..
not: yapılan yatırımlar yazıldığında gelen eksilere bakınca anlıyoruz ki, ermeni diasporası ve genç irlandalılar rahatsız.
caddede sokakta gördükleri ve turizmden başka bir işe yaramadığını sandıkları binaları yatırım sanıp, onu da sadece selçuklu'nun imar ettiğini düşünen zavallı, önyargılı, cahil tespitidir. buyurun size somut örnek:
Halil Rıfat Paşa 1882-1885 yılları arasında Sivas Eyaleti'nde görev yaptı. Toplam 886 km yol yapmıştır. Yıllık ortalaması 295 kilometredir. paşa'dan yaklaşık 130 sene sonra, Sivas Belediyesi 2006 yılında 25, 2007 yılında 36 kilometre yol yapabildi. yıllık ortalamasını 30 kabul ederseniz, 3 yıl görev yapan Osmanlı Paşa'sına yetişmek için 29,5 seneye daha ihtiyaçları var. Merkezi hükümetimiz ise Sivas - Ankara karayolunu 5-6 yılda ancak tamamlayabildi ki paşanın yaptığı yol mesafesinin yarısı kadardır.
Halil Rıfat Paşa Sivas eyaletine irili ufaklı toplam 462 adet köprü yapmıştır. 3 yılda 462 köprü.
Daha da somut misaller verelim.
iki katlı ve 42 odalı yontma taştan hükümet konağı yaptı. bugün de o bina kullanılıyor. adliye için 25 odalı bir binanın inşasına başladı. 43 odalı hapishane binası, 4 dershaneli ve salonlu mülkiye rüştiyesi, askeri rüştiye okulları, öğretmen okulu ve milli eğitim daireleri yaptırdı.
aslında söylenmek istenen osmanlı anadolu'yu ihmal etti, türklüğe ihanet etti vb. şeylerdir. yoktur öyle bir şey.
anadolu selçuklu devleti zaten büyük oranda anadolu'yu devrin şartlarına göre iyi denebilecek düzeyde imar etmişti. büyük nüfus artışlarının yaşanmadığı uzun yüzyıllar boyunca bu kamu binaları yeterli oldu ve yerine sürekli yenileri eklendi, takviye edildi.
en fazla üç beş medresedir. türbeler de zaten ölenler,n yakınları tarafından yaptırılmıştır devletle alakası yoktur. bol bol vergi yükleyerek harem hayatına yatırım yapmışlardır.
osmanlı balkanlarda, ortadoğuda ve anadoluda bir kaç il dışında yok gibidir. anadoludaki eserlerin çoğu selçuklulara aittir. bu yüzden keşke selçuklular yıkılmasaydı dediğim durumdur.