osmanlı devleti'nin asya-avrupa-afrika kıtalarına aynı anda hükmettiğini sanan -çok afedersiniz- gerizekalıdır.
osmanlı ve kudreti hakkında konuşmayacağım, 15 ve 16. yüzyılın tartışılmaz süper gücüdür ama anlatıldığı gibi hiçbir zaman 3 kıtaya hükmetmemiştir.
avrupa'da viyana'ya kadar ilerdiler. doğu avrupa'nın bile tamamını ele geçiremeyen bir osmanlı var.
asya'ya hükmetti deniyor ama gidebildikleri en doğu nokta iran sınırı.
afrika'ya hükmetti deniyor ama osmanlı'nın fas üzerinde hakimiyeti yok. nil nehrinin güney kısımı ve orta afrika o zaman da biliniyor ama osmanlı'yla münasebetleri yok.
osmanlı 3 kıtaya hükmetti demeyin sakın. o halde biz de şuan 2 kıtaya hükmediyoruz. asya ve avrupa.
Osmanlı imparatorluğunun asırlarca hükmettiği cezayir, tunus, mısır, libya, somali, ve çevresinin afrikada olmadığını iddia eden mallar var burada. Ayrıca sana kötü bir haberim var. Kusura bakma ama osmanlılar bir dönem fas sultanlığına bile hükmetti. Fası vassal yani bağlı devlet durumuna getirdiler ve cezayir beylerbeyi aracılığıyla orayı idare ettiler.
Bunun dışında osmanlı doğu avrupanın tamamını alamadı demişsin. Erdel prensini lehistan kralı olarak atayarak bütün doğu avrupada hüküm sahibi oldular. Dahası bahsettiğin viyana ve çevresi doğu avrupa değil orta avrupa toprağıdır. Yani osmanlılar doğu avrupayı almakla kalmayıp bir dönem orta avrupadada hüküm sürmüşlerdir.
Biraz okuyun amk. Ben mi öğreticem her şeyi size.
Burası ne kadar beyinsiz dolmuş böyle. lise 2 tarih kitabı okuyan konuşuyor.
Erdel beyliğine hükmedince doğu avrupa'ya hükmetti oluyormuş. bak bak bak şu vizyona bak. rusya, kuzey ukrayna ve kuzey kafkasya'yı münasip bi yerine soktu herhalde. oraları doğu avrupa'dan saymıyor.
daha fazla bu konu üzerinde durup sinirlerimi bozamıcam. ne cahiller var ya. yüz yüze tarih bilgimle ezeceğim haşerat burda bana tarih anlatıyor.
Tarih okumadan adam burda apır sapır konuşuyor. Amk senin saydığın rusya namı diyar rus çarlığı kırım hanlığnın haraç güzarıydı. Ayrıca kefeden azak kalesine oradan abhazyaya kadar olan bölge ile bugünkü ukrayna osmanlı toprağıydı. Haritayı götüne sokma gözüne sok belki öğrenirsin.
Üç kıta ekonomisine hükmeden akdeniz ticaretine hükmetmiştir osmanlı. Ayrıca yanlış hatırlamıyorsam fransa idi. Fransada gösterilen bir tiyatroya karışıp oynattırmaması oradaki hükmünü gösterir.
Ceddine karşı bu şekilde bir anlayışla yaklaşma zannediyorum bir tek güzel ülkemde görülebilir. En büyük sebebi ise muhtemel ki eğitim sisteminin altında yatar. Zira ilkokul yıllarımı, ortaokul yıllarımı hatırladığımda Osmanlı'nın yükseliş devrini alalade anlatan fakat iş duraklama ve çöküş dönemine geldiğinde kötüleyerek anlatmaktan hiç sıkıntı duymayan öğretmenler geliyor aklıma. Muhakkak Osmanlı devlet sisteminde yapılan hatalar olmuştur, zira ismet sıfatı sadece peygamberlerdende vardı. Lakin bunu uygun bir üslupla yererek değil bilakis ders alarak, araştırıp öğrenilmesini sağlayarak dönemin entrikaları hakkında da bilgi vererek yapmak gerekir.
Gelelim üç kıtaya hükmetme meselesine,Osmanlı Fransa'ya dedem Kanuni'nin bir mektupla dansı yasakladığı ve elin gavurunun 100 yıl dans edemediği bilinen bir gerçektir.
~Rotterdam islam Üniversitesi Rektörü Prof. Ahmet Akgündüz, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı'nın dünyada süper güç olduğunu söyledi. Hollandalıların Osmanlı'dan yardım istemesi üzerine Kanuni Sultan Süleyman'ın asker gönderme yerine yeniçeri kıyafeti gönderdiğini, bunun dahi Hollandalıları uzun bir dönem ispanyol ve Fransızların zulmünden kurtardığını söyledi.
Brüksel'deki Yunus Emre Türk Kültür Merkezi'nde konferans veren Akgündüz, "Osmanlı'dan yardım isteyen Hollandalılara Kanuni'nin cevabı çok manidar olmuştur. Asker; yani yeniçeri göndermek yerine, yeniçeri kıyafeti göndermekle yetinilmiştir ki bu dahi çok büyük işe yaramıştır." dedi. Anlattığı enteresan olayın belgeli olduğunu kaydeden Akgündüz, "Kanuni döneminde Hollanda'nın baş düşmanları Fransa ve ispanyollardı. Özellikle ispanyollar Hollandalılara çeşitli zulümler yapıyordu. Kanuni, Hollanda'ya cevaben "Oralara kadar yeniçerimi göndermeyi lüzumlu görmüyorum. Size 50-60 tane yeniçeri kıyafeti gönderiyorum. Bunları kendi askerlerinize giydirip sınırda nöbet tutturun." demiştir. Gönderilen yeniçeri elbiselerini giyen Hollandalılar gerçekten de 8 yıl gibi uzun süre 'bunlar Osmanlı'nın dostu' düşüncesiyle ispanyol ve Fransızların zulmünden kurtulmuştur."şeklinde konuştu. ~
Kaynak: https://www.google.com.tr...urtarmaya-3547973-haberi/
Osmanlının 3 kıtaya nasıl hükmettiğinin sadece iki örneğidir.
bir kıtaya hükmetmek o kıtada bir miktar toprak sahibi olmakla bitmiyor. mesela asya kıtasında bir miktar toprak sahibi olan osmanlı devleti otomatik olarak asya ya hükmetmiş olmuyor.
müslüman dünyada babürlerin başkenti darül hilafet mesela. o da kendine halife diyor, sen de diyorsun, iran desen zaten kimseyi tanımıyor. fas 17.yy dan sonra kendi başına takılıyor, güney doğu asya portekiz ve felemenk e karşı bir ara önce osmanlı, sonra babür hakimiyeti tanıyıp sonra ortadan kalkıyor. afrika da garp ocakları dediğimiz tunus, cezayir ve garp trablusu sadece başı sıkışınca ve sultan değişince kafasına eserse hediye filan gönderiyor. dahası fransa cezayir i işgal ettiğinde protesto bile edemiyorsun çünkü kendi valine-kavalalı-yenilmişsin, seni avrupa devletleri kurtarmış londra protokolünde. tunus u fransa ya vermişsin-ii. abdülhamid- ve buralarda zaten kıyı şeridinden pek içerilere hiç girmemişsin.
rusya da bir defa rus çarlığı henüz çok güçlenmemişken çehrin e gitmişsin, orası da rusya da değil ukrayna da zaten. bir daha da rus topraklarına girdiğimiz tek savaş 1768-1774 savaşının başıdır, zaten savaşın sonunda kırım ı kaybettik. avrupa da almanya ya bir defa ucundan girdik ama ne onlar ne de biz savaşmaya cesaret edemedik.
19.yy a kadar dünyaya hükmetmek diye bir durum yoktu zaten. o tarihe değin roma, çin, moğol, biraz da emevi-hun-göktürk gibi devletler bulundukları alan ve çevreleri üzerinde denetim sahibiydi, o kadar. zaten bilinen dünya da yaklaşık olarak o kadardı. 19. yy a gelindiğinde ulaşım olanakları izin verince ingilizler önce siyam kralını değiştiriyor, sonra iki alay askerle milyonluk hindistan ı dize getiriyor, ufacık bir filoyla çin e nanking anlaşmasını dayatabiliyordu. adamlar boşuna almadı o, "üzerinde güneş batmayan imparatorluk" sanını.
neyse, sadede gelelim: altı asır dünyayı yönetmek, üç kıta yönetmek diskuru; üzerimizdeki aşağılık kompleksinin tezahürleridir. cengiz devleti gibi bozkır devletlerini ayrı tutarsak, bir devlet kurulur kurulmaz dünyayı yönetmeye başlayıp tam da dünyayı yönetmekteyken yıkılmaz.
osmanlı devleti bizim ceddimizin kurup yaşattığı, dünya tarihinde iz bırakmış devletlerden biridir. zaten bu devletin şurada yazan cahil cühelanın övgüsüne de ihtiyacı yok. osmanlı tarihi ni yavuz bahadıroğlu, ahmet şimşirgil gibi popüler okuyucuya hitap eden kurgucular yerine akademik yazan halil inalcık, enver ziya karak, ömer lütfi barkan, cemal kafadar gibi hocalardan okursanız hem daha iyi anlar hem de daha iyi okuyucular olursunuz. osmanlı yı öveyim derken sayısız imla hatası yapan, türkçe yazı yazamadığı halde millete laf yetiştirmeye çalışanlardan olmazsınız.
tanımı da yapayım: osmanlı devleti kuruluşundan itibaren bulunduğu bölgelerde hep söz sahibi olmuştur. fetihlerin hızlandığı süreçlerde toprağının bulunduğu yerlerde en fazla sözü geçen ülkelerden biri olmakla birlikte, 16.yy sonrasında siyasi etkinliği sürekli azalmış ve zaman içinde değişime ayak uyduramayarak ve kurumsallığını değişimin getirdiği esaslara yediremeyerek türkiye cumhuriyeti ne dönüşmüştür.
15. ve 16. yüzyıllarda osmanlı devleti küresel bir güç odağıdır ve 3 kıtayı bırakın tüm dünyaya hükmetmiştir.
bakınız, hollandalı korsanların osmanlı himayesine girip kuzeye sefer yapmaları bunun bir örneğidir.
avusturya imparatorunun osmanlı sadrazamına denk sayılan anlaşma var.
yine fransa kralının kanuni'den yardım istemesi ve osmanlı donanmasının nice ve marsilya limanlarını hakimiyet altına alması var.
bakın bu örnekler bugün abd'nin yaptığı ile birebir örtüşüyor.
17. yüzyılda ise lehistan'ın ve litvanya'nın osmanlı himayesine girmesi de osmanlı'nın küresel gücüne bir örnektir.
osmanlı belki lehistan ve litvanya üzerinde hakimiyet kurmamış, ama bu ülkeleri himayesi altına almıştır.
bunu dönemin nato teşkilatı olarak görebiliriz.
yine hollandalı korsanlar gibi, ingiliz korsanları da osmanlı'ya sığınmış, karayip denizinde osmanlı sancağı dalgalandırmışlardır.
18. yüzyılın hemen başında ise isveç kıralı demirbaş şarl, osmanlı'ya sığınmış ve padişaha biat ederek isveç krallığını osmanlı hakimiyetine sokmuş ve ülkesinin ruslar tarafından işgal edilmesini engellemiştir.
filhakika, endonezya adalarından zanzibar'a, moritanya kıyılarından antillere kadar osmanlı padişahının sözü geçer, hutbesi okunurdu ki, bu dünyada hiçbir devlete nasip olmamış bir özelliktir.
osmanlı da yavuz-kanuni dönemlerinde dünyanın süper gücüydü. nasıl zamanında ingiltere (viktorya) tüm dünyada söz sahibi olduysa, osmanlı da olmuştur.
aksini iddaa edenin tarihle alakası yoktur.
o zamanlar insanlığın etkin olarak bulunduğu 3 kıta varken ve osmanlı bu 3 kıtanın tam ortasına kocaman bir devlet kurmuşken 3 kıtaya hükmettiğini sanmak gerzekliktir gerçekten. çünkü osmanlı 3 kıtaya değil bir dönem komple dünyaya dolaylı olarak hükmetmiştir.
osmanlı nın hakimiyet anlayışı farklıdır.
genellikle oranın yerel hükümdarını emirleri altına almayı hakimyet sayarlar ve hakkten de hakimiyettir ama oraya büyük askeri güçle yerleşmezler. bir nevi özerklik verirler hatta çoğu zaman dış ilişkilerine de karışmazlar ama osmanlı nın istemediği bir tarafa yönelmesine izin vermezler. vergisini ya da yıllık olarak hükümdara hediyeler göndermesi yeterlidir.
ulan dallama, koca roma imparatorluğu da aynı şekilde dünyaya hükmetti. mısır, anadolu, yunanistan, galya buralara roma "hükmetti". senelerce kleopatrayı siken romalılar sonuç olarak mısıra hükmetti...
ya ne mal insanlar var. bu kadar kendi tarihini yermek için uğraşan başka malak bir topluluk olamaz aq.
3 kıtaya hükmetse ne olacak hükmetmese ne olacak? ingiltere, hollanda, portekiz, fransa dünyanın 4-1 tarafında 4-1 yere hükmettiler. osmanlı hanedanları ancak kendilerini şımartırken batı avrupa ülkeleri dünyayı şekillendirmeye başlamıştı.