şer'i ve örf'i olmak üzere ikiye ayrılır.
din, mezhep farkları ve kapitülasyonlar mezhep birliğini engellemiştir.
tanzimat döneminden itibaren batı hukuku taklit edilmeye başladı.
kadın hakları kısıtlıdır.
Mahkemelerinin sert rüzgârın olduğu günlerde olur da hâkimleri sinirlenip yanlış bir karar verir diye kapatıldığı Osmanlı'nın hukuk sisteminin özellikleridir. Çünkü rüzgar insanın sinirlerini gererdi, lodosun olduğu o günlerde ertelenirdi davalar. Adalet ve adalette eşitlik konusunda bu detaylara inerdi Osmanlı.
şer'î hukukta af ve sulh esas olduğu için, ''cemiyet aleyhine işlenen'' suçlarda (zina, içki vesaire) olayı gören şahitlerin mahkemeye gelmemesini isteyen bir hukuktur. zira kamu aleyhine işlenmiş suçlar, fertlere zarar vermez, alenî işlenmediği sürece. bu yüzden insanlara ceza vermemek için, şahitlerin mahkemeye müracaat etmemeleri istenmiştir. (bkz: ne beni yor ne kendini)
tabii, zinada tecavüz varsa, ya da hırsızlık mevzu bahisse, kişi hakkı zayi oluyorsa, o zaman şahitlik etmek vacib haline gelirmiş. ta'zîr suçlarında kamu davasını devlet 15 yıl içerisinde açma sınırı getirmiş. tanzimat sonrasında bu kamu davalarına bakmak için nizamiyye mahkemeleri kurulmuş, burada da iddia makamına söz verilmesi icap ettiğinden, islâm hukukunda ilk defa savcılık müessesesi kurulmuş. o zamanlar adı savcı değil, umumî müddei tabii...
Ortadogudaki kanunlara sekuler diyenlerin hayallerini susleyen hukuk sistemi. Kensisinden daha ustun bir sistem var ise ki bu din olur, hukuk diye bir sey yoktur. Fail orneklerin olmasi sekuler hukuku basarisiz kilmaz ki, dinin kendisi fail dir, hukuk sistemi neden olmasin.
Tamamen dine dayanmaz. Zaten dayansa kardeş katli gibi bir kanun olmaz. Götten sallama diyorsan bugün ki kanunlarda götten sallama. Ulan kanun götten sallama olur mu beyinsiz evladım. Hem şerri hem de örfi hukuk kuralları vardır.