bugün

Tanzimat 'tan sonra çıkarılan islam Medeni Yasasıdır. Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında
bir kurul tarafından hazırlanmış, 1851 maddeden oluşan yasadır.
Osmanli Devleti zamâninda, Ahmed Cevdet Pasa Baskanligindaki ilmî bir heyet tarafindan, Islâm Hukûkuna bagli kalinarak hazirlanan ve asil ismi Mecelle-i Ahkâm-i Adliye olan meshur kânun. Mecelle, lügatte; içinde hikmet bulunan sahife, ciltlenmis kitap, dergi vs. mânâlarina gelir. 1877 yilinda Abdülhamid Han zamâninda tatbik edilmeye baslanmis. 1926’da yürürlükten kaldirilmistir. Mecelle’den seçme maddeler: Mecelle’nin çesitli maddelerinden alinmis “sosyal” nitelik tasiyan hükümlerinden bâzilari sunlardir:
Madde 915- Baskasinin elbisesini çekip de yirtan, tamâmen kiymetini öder. Elbiseyi tutup, sahibi çekmekle yirtilsa, yarisini öder.
Madde 928- Duvari yikilip, birinin malina zarar verirse, önceden, duvarin yikilacak, tâmir et gibi ikâz yapilmissa öder.
Madde 929- Basi bos birakilmamis bir hayvanin kendiliginden yaptigi zarari sâhibi ödemez. Sâhibi görüp, men’ etmezse veya hayvanin, tehlikelidir, çâresine bak, denilmisse, öder.
içinde yer alan bazı hükümleri;

-şek ile yakin zail olmaz.

-bir özür için caiz olan şey, ol özrün zevaliyle batıl olur.

-def i mefasid celb i menafiden evladır.
zannedildiği gibi şeriat kanunu olmayan hatta türk kanunu medenisi yürürlüğe girene kadar cumhuriyet döneminde de kullanılmış kanun.
Tanzimat Dönemi'nde özel hukuk ilişkilerini düzenlemek amacıyla çıkarılan ve 1869-1926 yılları arasında yürürlükte kalan yasa.
islam dünyasının ilk medeni kanunu.
adalet, eşyayı yerine koymaktır.

şuyuu vukuundan beterdir.

ithal değil yerli malı, kanundur. islam hukukunun medar ı iftiharıdır.
orijinal (Arap harfleriyle yazılı) metni şurada var: http://gereklitarama.buray.net/2011/09/mecelle.html
islam dünyasının ilk medeni kanun ve borçlar kanunudur.türkiye'de 1926 yılında,ırak'ta 1951 yılında yürürlükten kaldırılmştır.ürdün'de ise hala yürürlüktedir.

mecelle kendisine kitap adı verilen 16 bölümden oluşmuştur.
mecellenin 99 maddelik bir "kavaid-i külliye" kısmında genel prensipler ifade edilmiştir.

- bir işten maksat ne ise hüküm ona göredir
- ukudda itibar, makasıt ve meaniyedir, elfaz ve mebaniye değildir
- şekk ile yakin zail olmaz
- bir şeyin bulunduğu hal üzere kalması esastır
- kadim kıdemi üzere terk edilir
- zarar kadim olamaz
- beraat-ı zimmet asıldır
- sıfat-ı arızda asl olan ademdir
- bir zamanda sabit olan şeyin hilafına delil olmadıkça bekasiyle hükmolunur
- bir emr-i hadisin akrebi ekvatında izafeti asıldır
- kelamda aslolan mana-yı hakikattır
- tasrih mukabilinde dalalete itibar yoktur
- mevrid-i nass’da ictihada mesağ yoktur
- ala hilafıl kıyas sabit olan şey, saire makisun aleyh olmaz
- içtihat ile diğer içtihat nakzolunamaz
- meşakkat teysiri cel eder
- birişzik oldukta muttesa olur
- zarar ve mukabele bizzarar yoktur
- zarar izale olunur
- zaruretler, memnu olan şeyleri mubah kılar
- zaruretler, kendi miktarlarınca takdir olunurlar
- bir özür için caiz olan şey o özürün zevali ile batıl olur
- mani zail oldukta memnu avdet eder
- bir zarar kendi misli ile izale olunamaz
- zarar-ı ammı def için zarar-ı hass ihtiyar olunur
- zarar-ı eşed zarar-ı ehaf ile izale olunur
- iki fesad tearuz ettikte ehaffı irtikap olunur
- ehven-i şerr ihtiyar olunur
- def-i mefasid celb-i menafiden evladır
- zarar bikaderilimkan def olunur
- hacet umumi olsun, hususi olsun zaruret menzilesinde tenzil olunur
- ıztırar gayrın hakkını iptal etmez
- alması memnu olan şeyin vermesi dahi memnudur
- işlenmesi memnu olan şeyin istenmesi dahi memnudur
- adet muhakkemdir
- anasın istimali bir hüccettir ki anınla amel vacib olur
- adeten mumteni olan şey hakikaten mumteni gibidir
- ezmanın tagayyürü ile ahkamın tağayyuru inkar olunamaz
- adetin delaletiyle mana-yı hakiki terk olunur
- adet ancak muttarid veyahut galib oldukta muteber olur
- itibar galib-i şayia olup nadire değildir
- örfen maruf olan şey şart kılınmış gibidir
- beynettüccar maruf olan şey beyinlerinde meşrut gibidir
- örf ile tayin nas ile tayin gibidir
- mani ve muktezi taarruz ettikte mani takdim olunur
- vücutta bir şeye tabi olan hükümde dahi ona tabi olur
- tabi olan şeye ayrıca hüküm verilmez
- bir şeye malik olan kimse ol şeyin zaruriyyatından olan şeye dahi malik olur
- asıl sakıt oldukta fer'i dahi sakıt olur
- asıl sabit olmadığı halde fer'in sabit olduğu vardır
- sakıt olan şey avdet etmez
- bir şey batıl oldukta anın zımnındaki şey dahi batıl olur
- `aslın ipkası kabil olmadığı halde bedeli ifa olunur
- `bizzat tecviz olunmayan şey bitteba tecviz olunabilir
- iptidaen tecviz olunmayan şey bekaen tecviz olunabilir
- baka, iptidadan esheldir
- teberru ancak kabz ile tamam olur
- raiyye yani tebea üzerine tasarruf maslahata menuttur
- velayeti hassa velayeti ammeden ekvadır
- melamın imali ihmalinden evladır
- mana-yı hakiki muteazir oldukta mecaza gidilir
- bir kelamın imali mümkün olmaz ise ihmal olunu
- mutecezzi olmayan bir şeyin bazısını zikretmek, küllünü zikretmek gibidir
- mutlak ıtlakı üzere cari olur
- hazırdaki vasıf lağv ve gaibteki vasıf muteberdir
- sual cevapta iade olunmuş addolunur
- sakite bir söz isnat olunmaz lakin maraz-ı hacette sukut beyandır
- bir şeyin umur-u batnında delili o şeyin makamına kaim olur
- mukatebe, muhatebe gibidir
- dilsizin işaret-i mahudesi, lisan ile beyan gibidir
- tercümanın kavli her hususta kabul olunur
- hatası zahir olan zanna itibar yoktur
- senede müstenit olan ihtimal ile hüccet yoktur
- tevehhüme itibar yoktur
- burhan ile sabit olan şey ıyanen sabit gibidir
- beyyine muddei için ve yemin münkir üzerinedir
- beyyine hilafı zahiri ispat için ve yemin aslı ipka içindir
- beyyine hücceti muteaddiye ve ikrar, hucceti kasıradır
- kişi ikrarı ile muahaza olunur
- tenakuz ile huccet kalmaz lakin mutenakızın aleyhine olan hükme halel gelmez
- şartın subutu indinde ala muallak olan şeyin subutu lazım olur
- bikaderilimkan şarta riayet olunmak lazım gelir
- vaadler suret-i taliki iktisap ile lazım olur
- bir şeyin nefi zamanı mukabelesindedir
- ücret ile zaman müçtemi olmaz
- mazarrat menfaat mukabelesindedir
- külfet nimete ve nimet külfete göredir
- bir fiilin hükmü failine muzaf kılınır ve mücbir olmadıkça amirine muzaf kılınmaz
- mübaşir yani bizzat fail ile mütesebbib müçtemi olduğunda hüküm ol faile muzaf kılınır
- cevaz-ı şer’i zamana munafi olur
- mübaşir muteammid olmasa da amin olur
- mütesebbib müteammit olmadıkça zamin olmaz
- hayvanatın kendiliğinden olarak cinayet ve mazaratı hederdir
- gayrin mülkünde tasarrufla emretmek batıldır
- bir kimsenin mülkünde onun izni olmadan ahar bir kimsenin tasarruf etmesi caiz değildir
- bila sebebi meşru birinin malını bir kimsenin ahz eylemesi caiz olmaz
- bir şeyde sebeb-i temellükün tebeddülü ol şeyin tebeddülü makamına kaimdir
- kim ki bir şeyi vaktinden evvel istical eyler ise mahrumiyetle muateb olur
- her kim ki kendi tarafından tamam olan şeyi nakzetmeye say ederse sayi merduttur
meraklıları için: http://emrahce.files.word...om/2011/02/mecelle-my.pdf
aklı evvellerin tetkik dahi etmeden ''iki kadın = bir erkek'' şeklinde formüle etme cür'etini gösterdiği osmanlı medeni hukuku. (kız çocuklarının miras hakkı da yokmuş bu arkadaşlara göre, allah allah...)

avrupalıların ''sizin anayasanız nerede?'' demesi üzerine fransız özentisi ali paşa, ''fransız medeni kanununu çevirelim'' teklifinde bulunur padişaha. ancak dönemin uleması buna müsaade etmez. padişah da başlarında ahmet cevdet paşa'nın olduğu bir komisyon kurar, bir medeni kanun hazırlatılması için. ahmet cevdet paşa bir alim. ayrıca felsefeci. islam felsefesinin son dönemde yetiştirdiği büyük insanlardan. hazırladığı kanunname de kendisi gibi mükemmel olmuştu.

hatta ve hatta, fransızlar bu kanuna o denli hayran kalmışlardı ki, ahmed cevdet paşa'ya bir fransa devlet nişanı takdim ettiler. israil dahi birçok küllî hükmü mecelle'den aparmıştır.

osmanlı hukukunun son dönem verimlerinden olan mecelle'de; poligami (çok eşle evlilik) kadının rızasına sevk edilmiş, 17 yaş altındaki kız çocuklarının evlenmesi yasaklanmış, rüşdünü ispat eden kızların ailelerinden izin almaksızın evlenmelerine olanak sağlanmış, cebren yaptırılan evlilikler geçersiz sayılmış, kadınların devlet memuru olabilmesine izin verilmiş ve genel olarak hanefî içtihadı esas alınmıştır.

kısacası veliyyül emr olan halifenin, bir nevi islamî hükümlerde kısıtlamaya gittiğini görüyoruz. dünyanın içerisinde yer aldığı faktörlere göre müfessirlerin reyleri değişmekte. halife buna yetkilidir. örneğin hz. ali hz. fatıma ile evliyken ebu cehil'in kızı ile evlenmek istemiş, hz. peygamber de ''ben helali haram, haramı da helal kılmıyorum ama ebu cehil'in kızı ile benim kızım aynı evde olamaz'' demiş, bu evliliğe mani olmuştu. halbuki, hukuken böyle bir engel yoktu. işte, veliyyül emr'in böyle bir kısıtlama yetkisine sahip olmasından hareketle, bu kanunname hazırlanmış ve tamamen dinî nasslara dayandırılmıştır.

demek ki günümüzde 'modern' olmak için, elin isviçre medeni hukukunu kopyalamaya lüzum yokmuş!

kopyalayanlara selam olsun...
atatürk tarafından kaldırılmasına rağmen lübnan da 1970 lere kadar hatta israil de 1964 e kadar mecelle yürürlükte kalmıştır.
Osmanlı Hanedanının ilk anayasa özelliğini taşır.
"merd-i kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler" sözünün kendisine pek bir yakıştığı kimi cahilin, içindeki şeriata aykırı hükümleri, "kısacası veliyyül emr olan halifenin, bir nevi islamî hükümlerde kısıtlamaya gittiğini görüyoruz." diye izah etmeye çalıştığı (bkz: mecelle/#21126285) kanundur.

ey cahil, şeriat hükümlerinde kısıtlamaya gitmek mümkünse şimdiki kanunlarımıza neden laf ediyorsunuz? kısıtlamaya giden babasından hilafeti devralmış biri olunca oluyor da milli irade olunca mı olmuyor?

bunların dinlerine saygısı o kadar düşüktür ki alakasız bir hadisi çarpıtmalarına alet etmekten de çekinmiyorlar!.. neymiş? peygamber damadının kızının üstüne kuma getirmesine izin vermemiş!.. yahu yaptığı geneli etkileyecek bir eylem midir? diğer müminlerin eşlerinin üzerine kuma getirmesini yasaklamış mı? tabi ki öyle değil... dinine saygısı olan bir müslüman nasıl olur da böyle çarpıtmalara tenezzül eder?
zina ancak kılıcın kınına girdiği gibi 4 erkek şahit tarafından sabit olduğu takdirde yapılmış sayılırmış.

islam hukuku, zina, içki ve hırsızlık gibi had cezalarını gerektiren suçlarda ve kısas gibi cezalarda kadını muaf tutmuş, onun şahitliğini kabul etmemiştir. Bu davalardan zina cezasında dört erkeğin, diğerlerinde ise iki erkeğin şahitliğini esas almıştır. Alışveriş, ticaret, nikâh, talak gibi muamelata giren davalarda ise iki erkek yoksa, bir erkekle iki kadının şahitliğini şart koşmuştur.
(bkz: def-i mefasid celb-i menafiden evladır)
http://www.beyaztarih.com...uk-abidesi-olarak-mecelle

Osmanlı medenî kanunu Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye 1869 senesinde Sultan Aziz devrinde hazırlandı. Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra bile, isviçre medenî kanununun kabul edildiği 1926 senesine kadar tatbik olundu. Çeşitli lisanlara tercüme edildi. Şerhleri yapıldı. Vaktiyle Osmanlı toprağı olan Arap ve Balkan ülkelerinde de uzun zaman uygulandı. Şurası bir gerçektir ki, Mecelle’nin en enteresan ve uzun serüveni Filistin’de yaşanmıştır.
medeni kanundan hazzetmeyen siyasilerimizin fiiliyatta uyguladıkları kurallar bütününü barındıran yasa.
"Mecellede bir kaide vardır.."

-kadir mısıroğlu