bir imparator devlet. türkiye cumhuriyeti onun yasal varisçisidir, uluslararası hukuka göre. eğer türk tarihiyle övünülecekse övünülücek çok tarafı olan, fakat bir o kadar eleştirilecek tarafı olan, tarihde diğer imparatorluklardan farkı bulunmayan emperyal güç. bizim türkiye cumhuriyeti olduğumuzu kabullenemeyenlerin özlemini çektikleri devlet. dünya tarihi boyunca dünyaya hakimiyetini kabul ettirmiş 3 devletten biri değildir. ingiliz, rus,fransız imparatorluları hatta moğol imparatorluğuda belli dönem dünya hakimiyetine sahip olmuştur. anadolu halkını sürekli ezerek onu hor görmüş bir devlet olmasına karşın onun küllerinden doğan devlet ise anadolu halkının devleti olan türkiye cumhuriyetidir. fakat resmi tarihte sadece efsane kısmı okutulur gençlere. yaptığı zülumlardan, çelişkilerden- yenilgilerinden hiç bahsetmez. yenilgisini bile ancak almanya yenilince bizde yenilmiş sayıldıkşeklinde gösterilir.
osmanlı imparatorluğu değilde devleti desek daha uygun olacaktır çünkü osmanlı bir sömürge imparatoırlğu değildir.600 yüz yılı aşkın yaşamış birçok halkı dini,dili,mezhebi,içinde barındırmış bir devlettir.
zamanın süpergücü olan.; türkiye'nin de kökenlerine sahip olduğu devlettir. daha doğrusu br imparatorluktur; bu ayrımı açıkçası ben pek kabul etmiyorum öncelikle buna karar vermek için okul kitaplarından sıyrılmak gerektiği kanaatindeyim; çünkü her devlet tarihini yeniden yazar[ve içine de çoğunlukla azımsanmayacak kadar mit vardır]. daha doğrusu ulus devletler kendi bekaları için kendileri bunu yapma zorunluluğu hissederler.
osmanlı çok büyük bir imparatorluktuk ki empire yani sömürü elimesinden geliyor demişti ama şu gerçeği görmliler ki; sömürü deyince insanların aklına tek tip kapitalizm ve pazar arayışı sonrasında meydan gelen sömüregecilik akla geliyor. bu anlamda bir sömürgeci değildi[yani lenin'in söylediği anlamda] osmanlı ama diğer anlamda halkını sömürdü diyebiliriz. bazı balkan eyaletlerine bakın[fikrimce romanya'daki eyaletlere 1700 lie 1800 arasında] fenerli rumlar tarafından yönetildi.[ki bunları atayan osmanlıydı]-[bunun yanında vergiler satışa çıkarıldı ayanlar halktan zorla vergi aldı- daha doğrusu devlet vergi alımını bu kesimlere sattı!]
bu yönetici kesim[fenerli rumlar] tarafından sömürüldü. sonra bilindiği gibi osmanlı'da özellikle 18-19 yy boyunca doğru düzgün bir istikrar yoktu yönetimde. daha doğrusu padişah ve yönetim kategorileri değiştikçe kişiler de yönetimden azledildi. belirli bir yeknesaklık yoktu. ve işler de rüşvete binmişti; çeşitli eyaletlere vali olarak atanan devlet adamları bu rüşvetleri çıkarabilmek için kaldıkları kısa dönemde halkı kanırta kanırta sömürdüler.[ki kısa dönem bulundukları yönetim biriminin başında kalıyorlardı].
bu anlamda sömürmüştür ve bu benim kararım devletten ziyade imparatorluktur.
sonra dünyanın hiç bir imparatorluğu 600 sene halkını adaletle yönetmemiştir. işte zihnimize yapıştırılan çok güzel mittir bu ve çoğumuz da aldandık. hatta bu kitaplarda osmanlı'nın türk unsurunu küçümsediği de yazmaz.[ki edebiyatta da bulabilirsiniz bunu, türkçe- şuan konuştuğumuz türkçe- halk edebiyatı nezdinde gelişti- osmanlıca'da türkçenin bir versiyonudur ama halktan kopuk bir dildi]
son olarak da osmanlı'nın ekonomik yapısına değinmek gerekirse, osmanlının en büyük hatası budur. osmanlı'da bir burjuva sınıfı yoktu;[kompradör vardı ama] çünkü devlet ağırlıklı olarak servet sahibinin mallarına müsadere koyuyordu. bunun dışında bir teşvik yoktu ve özel mülkiyet azdı.
bunun yanında osmanlı'da bir savaş ekonomisi vardır. özellikle fetihler azaldıktan sonra osmanlı'nın ekonomi de çöküşe geçti[bundan dolayı yatırım yapılması gelişmelerin gerisinde kalındı-çünkü savaş varken neden yatırım yapasın bireylerin yaratıcılığını geliştiresin].
bir de kapütilasyonlar. son olarak loncaların oluşturduğu bir hakim tabaka vardı ticaret[ki bunun kökenleri çok eskilere dayanır, ezel akay'ın yönetmenliğini yaptığı hacivat ve karagöz niçin öldürldü? isimli filmde bile geçer bu kurum]bunların elindeydi ama özel şirketlerin osmanlı'ya girmesinden itibaren çöküşe geçti[bu arada özel sermayenin osmanlı'ya en çok girdiği dönem ikinci abdülhamit dönemidir]. ki bu durumlar haliyle osmanlıyı diğer devletlerin yanında geri plana itti hatta yarı sömürge durumuna getirdi.
1453 (istanbulun fethi) - 1699 (karlofça antlaşması) yılları arasında yaşamış bir imparatorluktur. kendini romanın mirası üzerine kurmuştur. izleri günümüze kadar ulaşmıştır.
arap kültürüyle türk kültürünü karıştırıp kendi kültürünü kaybeden, islam medeniyeti yerine arap yaşam tarzını benimseyen, yaptığı hatalar ve uygulayamadığı projeler için yıkılmaya mahkum edilmiş, sürekli birilerinin kendi çıkarlarını korumak için mahvettiği imparatorluk..
osmanlı bir imparatorluk değildir. imparatorluk kelimesi, sömürüden gelir kelimenin kökeni. osmanlı hangi bölgeyi sömürmüştür acaba sorarım size. her gittiği yeri mamurlaştıran, yaşanır hale getiren, oranın dini, sosyal tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir devlettir. balkanlarda bir çok yaptırdığı eser hala kullanılmaktadır. eğer zaten imparatorluk olsaydı yıkılmazdı ve keşke olsaydı bugün o bölgeler hala bizimdi.
Resmi ideolojinin geriye dönüşten korkması nedeniyle sürekli karaladığı devlet. Lakin devlet böyüğümüz babamız sayın Demirel bir konuşmasında artık Osmanlıyı karalamaktan vazgeçmeliyiz, rejim oturmuştur, rejim oturana kadar karalanması gerekiyordu, ama şimdi buna ihtiyaç kalmadı diyebilmiştir. 10.10.1999
tarihimizi şu anki değer yargılarına göre değerlendirecek olursak irredentist ve insanlığa uymayacak uygulamaları var gibi görünebilecek devlettir. ancak zamanı içinde değerlendirildiğinde toplam adalet yönetimi diye adlandırılabilecek bir yönetime sahip olduğu da görülecektir.
ancak yine de fethettiği (ya da işgal diyebilenler çıkabilir) yerlerde yağma yapmadığını sananlara burdan selam etmekteyim.
Osmanlı içtimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi
profesörlerinden Hutterrohta :
"Osmanlı Devleti, geniş topraklarını ve üzerindeki çeşitli kavimleri,
Topkapı Sarayı'ndan mükemmel bir şekilde idare ediyordu. O saray da batıdaki
en mütevazi bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi. Bu nasıl
oluyordu?" diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht'un: "Sırrını çözebilmiş
değilim. 16. asırda Filistin'in sosyal yapısı üzerinde çalışırken öyle
kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım. Osmanlı, üç yıl sonra bir köyden
geçecek askeri birliğin öyle yemeğinden sonra yiyeceği üzümün nereden
geleceğini planlamıştı. Herhalde Osmanlı, devlet olarak insanlığın en
muhteşem harikasıdır" diye cevap vermiştir.
Niyazi, Mehmed;"Tarihe Saygı", Zaman gazetesi, 14 Temmuz 1992
yaşadığı coğrafyada günümüz itibarı ile 32devlet bulunan hükümsürdüğü bölgenin siyasi ve etnik yapısı düşünüldüğünde teşkilatlanmasına ve yönetim anlayışına birkez daha hayran olunacak
dar-ı saadet.
(bkz: osmanlı barışı)
haLKINA ZERRE DEGER VERMEMIS BIR DEVLETI. ARAPLARA GUVENDI ARAPLARDA ONLARI SATIP GITTI. AZINLIKLAR TURKLERDEN HER BIR BAKIMDAN DAHA GUCLU DURUMDAYDI. ZATEN AZINLIKLARDA CEKIP GIDINCE OSMALIDAN GERIYE BIRSEY KALMADI. AYRICA BILLIM YERINE HER ZAMAN ASKERI GUCE ONEM VERMISTIR.