bürokratik işlemlerimi halletmek için gittiğim devlet dairesinde "bir şey içer misin?" diye soru soran düşünceli! ablamın niyetliyim lafından sonra bana attığı bakışdır.
evet insanlardan ramazan bayramı süresince biraz daha anlayışlı davranmaları beklenebilir. ama kimse zorlanamaz böyle bişeye. ne bileyim açsam eğer girerim mcdonalds denen şeytan yuvasına tıkınır çıkarım. tabi sokakta elinde yarım ekmek döner yiye yiye gitmekte pek hoş değil ramazanda fakat mahalle baskısyla ilgisi benim, benim kareem abdul jabbarla olan ilgime eş değerdir.*
oruç tutarken dünya sanki senin etrafında dönüyordur, pek aramadığım çay bile ne güzel görünür gözüme o an. algıda seçicilikten dolayı kim ne yiyorsa en ince ayrıntısına kadar takip ederiz ne yediğinin. 100 kişiden 1 kişi belki kasıtlı yapıyordur oruçluya inat. diğerleri ise sadece oruç tutmuyordur ve acıkmıştır.
yemek yiyen , sigara içen veya oruç tutmayan kişileri gördükçe kendisini baskı altında hissetme durumudur. oysaki oruç tutmak sadece bedensel bir açlık durumu olmayıp, mental olarak da yemeğe karşı güçlü olmak demektir. her kokuya veya gördüğü her yemeğe ağzı sulananların oruç tutmadan önce tekrar düşünmesinde fayda vardır.
simdi bu ulkenin cogu pek fazla para kazanmaz. biraz daha fazla para kazanmak icin canlarini dislerine takip calisirlar. orucun getirdigi aclik ise insani calismaktan alikoyar, dusunemez hale getirir. istanbul un herhangi bir yerine gidin ramazan ayinda iftara 4 saat kala, ve oruc tutanlarin calisamiyor halde olduklarini gorun. calisabilmek icin oruc tutmazlar evet. bu sebeple ogleyinde yemek yerler. lokantalarda restoranlarda calisanlarda bu sayede parasizlik ya da isten cikarilmak gibi bir tehlikeden kurtulurlar.