çocukluk yıllarımda hayallere dalarak kendimi kaybettiğim elf,trol,ork,hobbit(kimi zaman halfling),insan ve bilimum canlı türüne evsahipliği yapan fantastik kıta.
bir zamanlar, bulaşıklara yardım edince bedava çorba veren, kalkıp bulaşığını mutfağa götürdüğün, çalışanlarıyla oturup saatlerce muhabbet edebilidiğin, balkonunda uyuklayabildiğin, müdavimleriyle akraba gibi olduğun ve her gidişinde birkaç arkadaşınla karşılaşabildiğin bir mekanken her şey orta dünya'nın hürriyet'in eklerinden birinde "ankara'nın en seçkin on mekanı" arasına girmesiyle değişir. artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
aniden ortalığı ted kolejliler sarar. orta dünya gittikçe kalabalıklaşmaktadır. müzik dersleri verilen odacık, oturulacak bir bölüm haline getirilir. sonra özgür abi yayılmacı bir politika izlemeye başlar/başlamak zorunda kalır. ve binanın girişindeki pek de iş yapmayan "kafe bir yer"i alarak orayı da orta dünya'ya çevirir.
artık iki farklı orta dünya vardır: biri kemikleşmiş kesimin inatla gitmek istediği, duvarlarında eskiyi, anıları aradığı orta dünya; diğeriyse yeniliklere açık, herkese hitap eden orta dünya...
lakin zamanla, ilk gözağrısı üst katta işler ters gitmeye başlar. önce balkona çıkmak yasaklanır. sonra "efendim frp oynanıyor, kalabalık" tarzı mazaretlerle bir şekilde burası unutturulur. zaten bünye büyüdükçe o kadar katı çıkmak için duyduğu heves de geçmektedir. önceleri, kat arasında sevdiceğin dudağına kondurulacak bir öpücük bile, tek başına, o kadar basamağı tırmanmak için bir neden, hatta bir heyecan vesilesiyken zamanla hadise "aman ya gel şu ilk masaya oturalım"a dönüşür.
sonra ankara'ya veda edilir. (bkz: bir şehri öylece bırakıp gitmek) istanbul'da, o ilk orta dünya'nın tadını verecek mekan arayışı başlar bu sefer. the beatles cafe'de benzer zevkler yakalanır. fakat gerçeklerle yüzleşilmelidir: artık büyünmüş, istekler, beklentiler değişmiştir. ne orta dünyadaki tatlı anılar tekrar yaşanabilecek, ne de o anılardaki rol tekrar oynanabilecektir.
orta dünya, halen anılarda son derece büyük bir öneme sahip olsa da, hala ankara'ya her dönüşte uğranılan bir mekan olsa da asla eski tadı vermez. fiziksel ve sosyolojik açıdan yaşanan değişimlere bağlanır bu. ama ortada başka bir gerçek daha vardır ki, o da bir mekanı değerli kılanın içinde yaşananlar olduğudur. hatırlanmaya değer yeni anılar üretmedikçe orası da değerini kaybedecektir.
kıssadan hisse olmayan lakin yine de kapanış konuşması mahiyetindeki cümleler silsilesi olarak denebilir ki mekanlarla duygusal bağ kurmak saçmadır. o bağ kopar. mekan yanar, iflas eder, kapanır, tikkyler basar, mafya kurşunlar...
ama insanlık halidir. bir yerin duvarının rengini sevmenin, posterlerini ezberlemenin önüne geçilemiyorsa da elden bir şey gelmez.
j.r.r tolkien'in kitaplarında bahsettiği, onun kurgusu olan hayali bir dünya. bir bakıma paralel evren de denilebilir.
j.r.r tolkien öyle bir dünya yaratmıştır ki varoluşundan sonuna kadar her şey kusursuz ve detaylı olarak kitaplarında anlatılır. fantastik edebiyatın öncüsü olmuştur ve daha sonra yazılan çoğu fantezi eserlerinde de bu dünya'nın unsurları baz alınmıştır, fantastik denilince akla hemen bunlar gelmektedir çünkü. özellikle yüzüklerin efendisi serisi sinemaya aktarıldıktan sonra popülerliği hızla artmıştır ve şu ana kadar 21. yy'ın en çok okunan kitaplarından olmuştur.
not: fantastik edebiyattan anlamayan bazıları için olayın özeti şu ; "ya sittir git saçma sapan, s*kimsonik şeyler yok büyücüymüş, yok yüzükmüş, yok y*rakmış-t*şakmış, zaman kaybı mına koyim."
efenim hiç de öyle değildir, gerçek hayattan çıkarmamız gereken bir çok ders verilmiştir orada ve aslında bir bakıma gerçek dünya tarihinin de bir yansıması denilebilir. o yüzden bu şaheseri (şaheserleri) okuyarak aslında insanlığın geçmişten günümüze var olduğundan beri süregelen bir mücadelede olduğunu da kavramış oluruz veya kavramak için büyük bir adım atarız.
daha sonra hiç bi ütopyanın,hiç bi evrenin yanına bile yaklaşamadığı diyarlar..john ronald reuel tolkien isimli aşmış bi hayalgücüne sahip insanın yarattığı mükemmel ortam.
Tolkien'nın kitaplarında bahsettiği dünya. Bu dünya kavramının eski mitlerde de bulunduğu söyleniyor. Orjinal ismi Middle Earth olup cennetle cehennem arasına sıkışmış bir dünya olarak geçer.