“Müjde! Uluslararası Türk Akademisi ile Moğolistan Arkeoloji Enstitüsünün Ötüken bölgesinde yürüttüğü bilimsel keşif çalışmaları sonucunda Kültekin ve Bilge Kağanın babası ilteriş Kutluğ Kağanın Anıt Kompleksi ve yazıtı bulundu. Detaylı bilgini yarın Ulanbator’da yapılacak olan Basın toplantısında duyuracağız. Kutlu olsun!”
Orhun abideleri, Göktürk devrinden kalma kitabelerdir. Orhun abideleri, Türk hanedanının bilge Kağan devrinin mahsulleridir. Birincisi olan kül tegin abidesinin, ağabeyi bilge Kağan 732'de diktirmiş, ikincisi olan bilge Kağan abidesini de ölümünden bir yıl sonra 735'te kendi oğlu olan kağan diktirmiştir. Üçüncü olarak verilen tonyukuk abidesi ise 720-725 yıllarında kendisi tarafından dikilmiştir.
Orhun civarında Orhun yazısı ile yazılı daha başka kitabeler de bulunmuştur. belli başlıları altı tanedir. fakat en büyükleri ve en mühimleri bu üç tanesidir.
Orhun abidelerine Orhun kitabeler de denir. şüphesiz bunlar kitabedir. fakat hem maddi, hem manevi bakımdan bu kitabeler su götürmez birer abidedirler. muhtevaları gibi heybetli yapıları da abide hüviyetindedir. onun için bunları ifade eden en iyi isim Orhun abideleri tabiridir.
kül tigin'in abidesi, kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci derecede rol oynamış bulunan kahraman kardeşine karşı bilge kağan'ın duyduğu minnet duygularının ve kendisini sanatkarane bir vecd ve coşkunluğun içine atan müthiş teessürün ebedi bir ifadesidir. Bilge Kağan bu ruh hali ile abide inşaatının başında oturup, eserin hazırlanmasına bizzat nezaret etmiştir. abidedeki ulvi ve mübarek hitabe onun ağzından yazılmıştır, abidede o konuşmaktadır, müellif odur.
bilge Kağan abidesi, aynı yerde kül tigin abidesi in bir kilometre uzağındadır. Şekli, tertibi ve yapısı tamamiyle birincisine benzemektedir. yalnız bu birkaç santim daha yüksektir. bu yüzden doğu cephesinde 41 ve dar cephelerinde 15'er satır vardır. bunun da batı cephesinde asıl çince kitabe vardır, Çince kitabenin üstünde ayrıca Türkçe kitabe devam etmektedir. Çince kitabe hemen hemen tamamiyle silinmiştir.
bilge Kağan abidesi kendisinin 734'te ölümünden Sonra 735'te oğlu tarafından dikilmiştir. bu abidede de bilge Kağan konuşmaktadır. esasen abidenin kuzey cephesinin ilk 8 satırı kül tigin abidesinin güney cephesinin, doğu cephesinin 2-24 satırları ise kül tigin abidesinin doğu cephesinin mukabil satırlarına benzemektedir. bu abidede ayrıca kül tigin'in ölümünden sonraki vakaların ilave edildiği görülür.
Orhun abidelerinin bulunuşu insanlığın en büyük keşiflerinden biridir. Orhun harfleri ile yazılı kitabelerden daha 12. asırda tarihçi cuveyni tarih-i cihanküşa'sında bahsetmişti, ayrıca Çin kaynakları da çok eskiden bu abidelerin dikildiğini bildirmekte idi. fakat 18. ve 19. asırlara kadar Orhon harfli yazılar ve abideler ilim aleminin meçhulü olarak kalmıştı. önce kırgızlara ait mezar taşlarından ibaret bulunan ve tek tük kelimelerle isimleri ihtiva eden yenisey kitabeleri bulunmuştur. ilk defa nebatatçı Daniel gottlieb messerschmidt, kılavuzluğunu yapan philipp Johan von tabbert (strahlanberg) ile birlikte 1721 yılında yenisey vadisinde bu yazı ile yazılı bir taşı tespit etmiştir. fakat Orhun harfli kitabeleri yolunu açan ve bu hususta ilim aleminin dikkatini çeken philipp Johan von tabbert (strahlanberg) olmuştur. 1709'da poltova muhaberesinde esir düşen bu isveçli subayı dualar sibirya'ya sürmüşlerdir. sürgünde 13 sene kalan ve messerschmidt'e kılavuzluk ederek serbestçe gezip dolaştığı yerlerde incelemelerde bulunan strahlanberg, 1722'de vatanına döndükten sonra 1730'da araştırmalarının neticesini yayınlamış ve bu arada eserinde meçhul yenisey kitabelerinden de bahsederek bazılarını yayımlamıştır. Bu yayın derhal ilim aleminin dikkatini çekmiş ve Orhun abidelerinden bir iki Asır öncesine ait bulunan yenisey kitabeleri arka arkaya bulunmaya başlamıştır. nihayet 1899'da Rus bilgini yadrintsev, sonradan kül tigin ve bilge Kağan abideleri olduğu anlaşılan Orhun kitabelerini bulmuş, bunun üzerine 1890 tarihinde heikel'in başkanlığında, bir fin, 1891'de de radloff'un başkanlığında bir Rus ilmi sefer heyeti mahalline gönderilmiştir. her iki sefer heyeti de abideleri yakından tetkik etmiş ve fotoğraflarını alarak dönmüştür. fin heyeti getirdiği mükemmel fotoğrafları Avrupa ilim merkezlerine dağıtmış, öte yandan hem fin heyeti, hem de radloff getirdikleri malzemenin fotoğraflarını büyük atlaslar halinde neşretmişlerdir. bu atlas yayınları ile abidelerin okunması çalışmaları hızlanmış ve daha başka yazıları da çözmüş bulunan Danimarkalı büyük alim vilhelm thomsen, kısa bir zaman sonra, 1893'te Orhun yazısını çözmeye muvaffak olmuştur. önce, abidelerde çok geçen tengri, Türk ve kül tigin kelimelerini okumuş ve böylece Türk milletinin ebedi minnettarlığına mazhar olmuştur.
iki kardeşle tonyukuk arasındaki üslup farkı acayip fazla. Kardeşlerin popülist yazılarını okurken; hee tamam anladık sizin aile süpermiş, ne büyükmüşüz vay be, derken, tonyukuk'un bölümlerini takım elbise giyerek okumuştum.
Hiç abartılı dil kullanmadan, modern bi diplomat gibi kibar kibar anlatmış. Zaten esas bilgiler onun bölümünde var.
özellikle bilge kağan'ın, kardeşi kül tigin'in ölümü üzerine söylediği sözler çok güzeldir. insanı düşüncelere daldırır. (kül tigin anıtı'nın kuzey yüzü)
türk adının geçtiği ilk yazılı metin olmakla beraber runik alfabeyi söktükten sonra orijinal metinden okumak adeta bulmaca çözmek gibi bir keyif verir.
Bilge Kağan babasının seferlerini anlatıyor: 'Tanrı öyle buyurduğu için, devletliyi devletsiz bırakmış, hakanlıyı hakansız bırakmış, düşmanları bağımlı kılmış, dizlilere diz çöktürmüş, başlılara baş eğdirmiş. Babam hakan, öylece devleti yasaları koyup vefat etmiş. Babam hakan vefat ettiğinde ben sekiz yaşımda kaldım.
Türk Oğuz beyleri, halkı işitin ! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, Türk halkı senin devletini, yasalarını kim yıkıp bozabilir idi?"
-Bilge kağan yazıtı doğu yüzü.
ilk olarak 13.yy'da cüveyni'nin eserlerinde bahsettiği; daha sonra isveçli sürgün strahlenberg tarafından tamamen günyüzüne çıkarılan; 1880'li yıllarda danimarkalı Thomsen ile rus radlof'un çözme yarışına girdiği abidelerdir.
Şu an moğolistan'ın uçsuz bucaksız steplerinde tarihimizin şehadet parmağı gibi dimdik durmaktadır.
içerisinde güçlü bir özne- mekan idraki ve birlikteliği barındıran ve zamanının jeopolitik ve jeokültürel özelliklerini açıklayan abidedir. günümüzde dahi geçerli olan iç ve dış politika önerileri başbuğ bilge kağan tarafından türk budununa öğütlenmiştir.
moğolistanda orhun vadisinde bulunun yazıtlardır. bu arada türklere ait ilk yazıtlar değildir.
mö 6. yüzyıla ait olduğu tespit edilen esik kurganındaki yazıt ilk türk yazıtıdır. iskit türklerine aittir.