adamın hası, cesaretin timsali. burada entry sıçan teröristtir eşkiyadır falan filan diyen arkadaşlar size sesleniyorum. bir adam tek başına istanbul emniyeti ne karşı 7 saat direniyor çatışıyorsa ben o insana saygı duyarım. fikrini benimsersiniz benimsemezsiniz ama uğruna ölecek kadar fikrini savunanlara tarih saygı duyar. sevgili istanbul emniyeti madem ki istihbaratınız kuvvetliydi bu adamı isteseniz şov yapmadan alabilirdiniz ister istemez dışarı çıkacaktı. hayır öldürmek için bastılar ve kolay lokma sandılar ama öyle olmadığını görünce yok örgüt üst düzey sorumlusu yok bilmem ne diyerek yapılan operasyonun çuvallamasını izah etmeye çalıştılar. 12 temmuz 16-17 nisan operasyonlarında kim teslim olmuş ki bu adam olsun. eksileyin sözlük ahalisi ben bu adama saygı ve sevgi duyuyorum yenilmez sanılan emniyetin zaaflarını ortaya çıkardığı için, bilen zaten biliyordu da bilmeyen ve görmek isteyen gözler için mükemmel bir örnektir. nur içinde yatsın.
bazı tarla farelerinin deliklerinde ''yaşasın yeni bir ibomuz, yeni bir mahirimiz oldu! oley beee! biji serok orhan'' diyerek sevindikleri çapulcu.
afedersin de o kadar eğitimden sonra, o kadar cephaneyle ben de alayına giderim. 7 saatte etkisiz hale getirilemediyse bu onun mahareti midir, emniyetin beceriksizliği midir veya sadece şans mıdır onu da oturur konuşuruz.
bir apartman sivilin olduğu yerden 3 adamı balık temizler gibi temizlemek veya cımbızla çeker gibi çıkarmak ta samanlıkta iğne aramaya benzer.
6 kişiye sıkınca devrimci olunuyorsa bütün seri katiller che'ye çift vurup tek sayarlar.
devrimcilik öldürmekle değil, insanlıkla olur.
katil israil derken hepimiz biraz solcuyuz, çünkü hepimiz insanız.
e ben katilin karşısında durunca soldansam, burda nasıl destek veririm?
haluk kırcı neyse, orhan yılmazkaya da o'dur benim için.
baştan bi hatırlatma ile girelim. konu çok derin nitekim...
türkiye de "sol" ve "devrim" gibi kavramlar, kanlı 1 mayıs ile medya ve devlet eliyle halka terör olarak sunuldu. bu dezenformasyon sürecinin sonucunda 80 darbesi ve özal hükümeti patlak verdi. ve artık gerçek sol bu topraklarda hiçbir zaman halkla kaynaşamadı. devrimci ruhu öldü. öldürüldü!..
bu ruhun canlanmaması için devlet eliyle her türlü illegal eylemler, katliamlar yapıldı. kimi zamanlarda ise olaylar sol örgütlere yıkılmaya çalışıldı. "devrim" kelimesini duyan türkiyeli birçok insanın aklına artık tek bir şey geliyordu: terör!.. halk diliyle anarşik.
lafı artık bağlayalım. devrimci örgütlerin ve bireylerin bu topraklardaki yegane amaçları bu olumsuz-aşağılık imajı silmek olmalıdır. devrim insanlarla-halkla yapılır. halktan kopuk ve bizahiti sivilleri öldüren-hedef alan, kendi çıkarları, hırsları, kinleri ile hareket eden bir devrim/devrimci olamaz. bu yolu seçenler radikal örgüt olarak kalmaya mahkumdur. onlarda tıpkı liberal solcu siyasiler gibi halkın yanında değildir.
bir düşünün;
dünyada küresel kriz patlak vermiş, kapitalizme olan güven tamamen azalmış, kendi ülkende işsizlik oranı tarihin en yüksek seviyesine çıkmış, başbakan "ayaklar baş olursa kıyamet ondan kopar" demiş, iktidarın ve parlementonun içindeki partilerin elindeki bir çok belediye de halkın soyulduğu belgelenmiş, maliye bakanı ve ailesi 600 milyon dolarla enerji sektörüne yatırım yapmaya kalkmış, tuzlada işçiler öldürülmüş, yörsan da ve birçok firmada işçiler sendikalı olmaya kalktıkları için işten çıkarılmış, devlet bakanı "kadınlarda iş aradığı için işsizlik oranı yüksek" demiş, zengin-fakir arasındaki uçurum iyiden iyiye artmış sosyal adaletsizlik tavan yapmış, polise-hukuka-yargıya ve medya ya güven sarsılmış, ırkçılık-ayrımcılık almış başını yürümüş, mutsuz insanlar ordusu yaratılmış...
en nihayetinde toplumsal bi devrimin harekete geçmesi ya da en azından destek görmesi için olabilecek her şey olmuş türkiye'de... şimdi kendine devrimci diyen radikal terör örgütleri şunu sorsunlar kendilerine; siz yukarıda saydığım bu kadar faktörlere rağmen "devrim" in adını yüceltmek için ne yaptınız? halktan en ufak bi destek toplayabildiniz mi? bi defa olsun fikrinizi neyi neden savunduğunuzu, devrimin insan için halk için olduğunu anlatabildiniz mi? ne yaptınız ha ne yaptınız?
orhan yılmazkaya'nın ne yaptığını söyleyeyim mesela;
yılmazkaya bu saydıklarımdan hiçbirini yapmadı. yapmamayı bırak faşist bi örgüt sempatizanı ve onların örgütlerinin bi kolunun üyesi oldu. dahası, lafta halkların kardeşliğini savunurken diyarbakır doğumlu sivil-işçi-çocuk mazlum şekeri öldürdü. orada sivillerin olduğunu bile bile onların üzerine ateş açtı can havliyle. bu mudur aktivistlik? bu mudur devrimcilik?
yılmazkaya ve onun zihniyeti yüzünden benim gibi devrimi savunan/inanan insanlar bi kere daha yara aldı. bizlere, devlet ve medya eliyle sürülen "anarşik terörist" imajı, özal çocukları tarafından artık daha bi keyifle-inançla dile getiriliyor sayesinde.
halktan uzaklaşıyoruz onun ve onun gibilerin bu aşağılık zihniyeti yüzünden...
yıllardan beri olan biten bu...
bugün 1 mayıs 2009. olan bitene şahit olacağız. insanlar, onur bayramını kutlayan işçilere hangi gözle bakacaklar göreceğiz. kolluk kuvvetleri her türlü illegal eylemi yaparken gene nasıl işçiler haksız duruma düşecek ve terörist damgası yiyecekler göreceğiz.
bitiriyorum;
yılmazkaya bostancı eyleminde mazlum şeker'e ve kolluk kuvvetine silah sıkmamıştır.
yılmazkaya; bizim inandığımız değerlere, onurlu mücadelemize silah sıkmıştır.
bizlere iktidardan, devletten, kolluk kuvvetlerinden daha büyük zarar vermiştir.
bu yüzden de benim gözümde ne bir aktivist ne de bir devrimcidir.
teröristin hasıdır!..
edit: benim yoldaşım değildir kendisi. ayrıca bostancı olayındaki polis rezaleti ile ilgili yazdığım entryleri ilgili başlıklarda bulabilirsiniz.*** o konuda yanlış anlaşılmak istemem. bu yüzdendir zaten bu edit...
bazı köpeciklerin cenazesini teslim alacak dötü bulamadıkları ancak gazi mahallesinde adına yürüyüş yaptıkları bir başka köpecik. leşi üzerine çiş yapılası.
pkk yı destekleyen veya pkk ya yardım eden birisi "devrimciyim" dese de devrimci değildir. isimleri ne olursa olsun etnik savaşım veren hiçbir örgüt sol olamaz devrimci olamaz. orhan yılmazkaya bu nedenle her şeyden önce devrimci değildir.
gazi mahallesinde ilerici gecinen köpekler tarafından en kahraman köpek ilan edilen gebermiş uyuz it. Turkiye icin asıl ve gercek tehdit hiç değişmedi, hiç bir zaman öz evlat olmayı kabul etmediler bunlar. Öz evladını öz yurdunda garip öz vatanında parya yapan, katil, bozguncu ve ajan gruba öz evlat muamelesi yapıp karsılıgını fitne, kursun ve bölücülük olarak alan sagır sultana duyurulur!
bundan bir kaç sene önce urfada olan bir olayı aklıma getirmiştir orhan yılmazkaya.müridinin karısına göz koyan şeyh müridine kafasına bıçak saplamasını ister.bu mürit kafasına bıçak saplar ama şans mı şanssızlık mı ölmez bi türlü.bunun üzerine diğer müritlerine bu müridi öldürtür ve yakalanmasıyla da olay açığa çıkar.
kafasına bıçak saplayan mürit ne kadar cesursa orhan yılmazkaya o kadar cesurdur.o mürit ne kadar inanmışsa o.yılmazkaya da o kadar inanmıştır.o mürit ne kadar robotsa o.yılmazkaya da o kadar robottur gözümde.
ek:tarikat,terör örgütü gibi toplumdan izole yapılanmaların nasıl insanı insanlıktan çıkardığının kanıtıdır.