yılmaz erdoğan ve cem yılmaz gibi bu işin en iyilerinden daha komiği beklenebilecek, eğlenceli ve tatlı bir film. beklentimin, karşılaştığımdan daha uçuk olması hayal kırıklığı da yaşatmadı değil hani.
--spoiler--
- sen birine benziyorsun ama, böyle bir artiste!
- sean connory!
- !??
- simdi onun kirli bir sakalı var ya abicim, kes onu, kes. sonra kilolu biraz da, at o kiloları da! sean connery nin gıdısı var burda, al onu da! iskoç aksanı var onun bir de, onu da at! aynı abim işte!*
--spoiler--
çevrene bak süpermen, şu evlere bak, hepsimi alınteri bunların, hiç mi arak yok.ya araklayacaksın yada araklanacaksın. uyan süpermen daha uçacaksın diyerek filmin kalbimde yer etmesini sağlamıştır yılmaz erdoğan
söylenildiği kadar kötü bulmadığım, her an her yerde başınıza gelebilecek olayları 'hırsız' cephesinden işleyen, ayrıca normal işi gücü olan, biraz entel bilinçli bir ailenin de bu tür hırsızlara para kaptırınca Türk adalet sistemi yerine mafyaya başvurarak işlerini halletmesi de mesaj verici niteliği olan Türk filmi. komedi filmi değil bu yüzden gülmeye gidenler hayal kırıklığına uğradı.
anlayana çok güzel ve komik bir film yılışık ve aptalca espiriler yerine cuk oturan ve yerinde espirilerle süslenmiştir.
son sahnesi muhteşemdir,başak köklükayada muhteşemdir.
özellikle tolga çevik'in oyunculuğunun ön plana çıktığı, bir istanbul belgeselini andıran, ancak arka planda, derin sorunlara çok yüzeysel bir bakış açısıyla değinen, belki de daha derinlemesine değinmekten özellikle kaçınan yılmaz erdoğan filmidir. insanların, bir komedi filmi beklemelerinden olsa gerek, film anlatmak istediklerini hep bu kaygı yüzünden ** tam anlamıyla yansıtamamıştır. yine de, en azından, kültürel farklılıklara vurgu yapmış ve metropollerin en önemli sorunlarından birini ** bu yolla tanımlama yoluna gitmiştir.
eğlenceli vakit geçirmek için izlenebilir, ancak dediğim gibi, bence anlatmak istediğini izleyiciye verememiş bir filmdir. bunda da temel etken, komedi unsurları yaratma çabasıdır.
defalarca izlenen kemal sunal filmlerinden birinin yerine tercih edileceği. en azından rahmetlinin filmlerinde mantık, konuları birbirine bağlama vardı. böyle saçma film olamaz.
açık ara beni en fazla yaran sahnesinin tayfayı yakalayan abinin "hani bir şarkı vardı bay bay hapiniz bay bay loğlinis" dediği sahnedir.. hemen akabinde müzik girer.. belki kafam çok güzeldi sinemada ondandır diyecem ama yok yok şimdi birdaha bakıyorumda harbi fena bir sahne..
--spoiler--
cem yılmaz'la genç hatunun iş görüşmesi esnasında yaşanan diyalog:
-ne okuyordunuz ?
-ingiliz filolojisi
-filoloji derken ?
-ingiliz dili ve edebiyatı
-ingiliz dili yeterli bizim için.
sonra da kalkıp gider.
--spoiler--
(bkz: anlattığı şeyin ortasında kendisine gülünmeyeceğini anlayan kişi)
"bak süleyman
biz bir makinanın çarkları hükmündeyiz
çarklardan biri çalışmadı mı, makina çark eder, abiler fark eder.
tüm düzenimiz bozulur.
anlaşıldı mı?"
(üstteki dosyayı açamıyor olabilirsiniz. çünkü dosya indirilir halde. yani bir flv player'a ihtiyacınız var ki, ona yönlenmeden -güzel canlarınızı sıkmadan- http://www.youtube.com/watch?v=qfLmoeacz9o adresinden de filmciğimizi izleyebilirsiniz.
saygılar ve sevgiler.
yılmaz erdoğan ın diğer iki çalışmasından katbekat izlenilir bir çalışmadır.
neden mi daha iyidir vizontele den vizontele tuuba dan. ilk önce daha evrenseldir. ve, daha tutarlı. ikinci neden olarak; daha az sırıtan nokta vardır bu çalışmada.
ilk iki filmde özellikle de vizontele de cem yılmaz küfrettiği için yerlere yatan bünyeler bu çalışmaya burun kıvırarak bakacaklardır. ve, baktılar da. çünkü; onların sanat anlayışı gelişmemiştir. ve, mizahı belkden yukarıya çekememişlerdir.
netice itibari ile dün gece tekrar izlediğimde bu çaşlışmayı bir türk vatandaş olarak yılmaz erdoğan a teşekkür ettim kendimce. bu kadar güzel ve evrensel bir yapıt ortaya koyduğu için.