Kentsoyluyum. Benim diyeceğim bir köyüm olmadı hiç. Tatilde köyüne gidenlere hep imrenmişimdir. Orta 1 deki sıra arkadaşım Samet yarıyıl tatilinde köyüne gider kar yanığı olmuş bir yüzle geri dönerdi.
çocukken ne kadar da masumca söyleyip duygulanırdık bu şarkıda. televizyonlarda o köylerde nasıl seks döndüğünü öğrenince şarkının tüm sihiri yok oldu...
şair ülkemizden kopartılan topraklarımızdan bahsediyor. dağın başındaki herhangi bir köyden değil. Anlaşılan bu zamana kadar ne demek istendiğini kimse anlamamış anlaşılan.
sovyet marşlarında söylenen köylüyü işçiyi bütünleştiren parçalar özgürlük oluyor da bizim bu parça neden emperyalizm oluyor ?!?!?
Yani bu zihniyeti bir açmak istiyorum. Diyelim ki böyle düşünen arkadaş Ankara da yaşıyor.
Ankaraya kadar düşman ya da doğal bir felaket ülkenin anasını ağlatsa "bana ne!" diyecek yaralı parmağa işemeyen bir adam ancak böyle düşünür. (Ben bu adamın içinde fesat ararım)
Parçanın sonuna dikkat!
"orda bir yol var, uzakta
o yol bizim yolumuzdur.
dönmesek de, varmasak da
o yol bizim yolumuzdur."
Bunu anlamayan da bıraksın klavyeyi arkadaş. gitsin bir eti cin alsın yesin bıraksın forumda sözlükte yazmayı.
Gerçekten çok uzakta ve okadar uzaktaki sadece okul kitabında gece kar yağarken ışıkları sızan küçük şirin bir ev ve bir kaç ağaçtan mütevellit çok istediğim fakat çizgi bir dünyaya ait köy. Fakat gerçekte o kadar uzaktaymış ki bunu hala anlamış değilim.. gitmedikçe görmedikçe ve sesini duymadıkça. 15 kaldığım o uzaktaki köy ise masaldan dahada uzaktaymış.
en kötü ilkokul anım olan şarkıdır. ulan bir öğretmen de karşı durmaz mı bu kepazeliğe? hepsinin mi pastoraliikten gözü dönmüş olur bir meslek grubunun?
ilkokuldayken öğretmenimizin sınıfa koro halinde söyletip, beni de arka fonda şiir gibi okumaya zorladığı ama bir türlü şaşırmaktan okuyamadığımız duygusal şiir...