onthemove: duygusal değil eğlencelisin sen.
bifincancay: nasıl yani eğlencelisin derken?
otm: böyle şebek gibi.
bfc: ...
otm: komik değil ama şirinsin.
bfc: ...
otm: yakışıklı değil ama sempatiksin.
bfc: ...
otm: güzel değilsin ama nefes alıyosun neticede.
bfc: ...
derler ki bir kalp kırıldığında, o kalbi kıran kişinin saçına aklar düşer, yüreğinde yaralar açılırmış. onulmaz bir hüzün yerleşirmiş içine...
yalan lan. bi bok olduğu yok. turp gibi duruyo bu işte.
yakışıklı olmadığı gibi sempatik de değildir kendisi.
edit: allah ın uyuzu. ellerim kaşınıyo bak... bak.
romantik yazar. yazıları duygu yüklü. her virgülü her noktası sanki yaşadığı hislerin imlası, kimbilir belki yok manitası, kimbilir belki çekiyor aşk acısı, belkide kusuyor sözlüğe tüm yaşantısını, öyle veya böyle geçiriyor zamanını, geçiriyor zamanımızı. iyiki varsın üstad...
sözlüğe lâzım, ayrı bir mizahi anlayışı olan, güzel yazan bir yazardır. yeni farkettiğim için de şaşırdım kendime. koştursun efendim sözlükte nesildaşımız.
(#12222985) o içinde büyüttüğün, dokunmaya kıyamadığın sevginin sevdiğinin ellerinde nasıl harcanabildiğini çok güzel anlatmış yazar. olsun, kıymet bilenler de var sıkmasın tatlı canını. selam ederim.
(#12337691) entrysiyle bir süre ekrana kitlenmeme sebep olan yazardır. daha iyi anlatamazdı. kendisini burdan tebrik ediyorum. ayrıca meslektaş olduğumuzu öğrenince çok mutlu olup sempatiyle baktığım yazar. yani ben onun birgün inşallah meslektaşı olabilirim.
ayrıca bana iyi dileklerde bulunduğu için teşekkürlerimi sunmak isterim kendisine.
kendine dürüst olmak zor iş. hadi başkalarına neyse de, kendi gerçekliğinin yükünü çekmek.. herkesin harcı değil.
kafasında gidip gelen milyonlarca düşünce, idealinin peşinde koşmak bir yandan. "bana ne kardeşim beni neden ilgilendirsin" çıkmazında son bulmak bir yandan. çıkmaza toslayınca gökyüzüne kafayı çevirmek.. gökyüzüne bakmak. mavi saflığa yakıştıramamak kendini.. kafayı indirip gri taşları seyretmek.. zor iş.
anladığını zannediyosun ya, zerre anlamıyosun.
tanıdığını ulaştığını düşünüyorsan, aslında koşarak uzaklaşıyorsun.
tek bir anına ortak olmayı kar sayman gerekirken daha fazlanın hesabına girdiğin zaman ayrılıyorsun.
gerçekliğin bu kadarı insanı sinirlendirir. ama tepki versen daha saf bir gerçeklikle karşılaşırsın.
bazılarının hayatında yerin odur.. sana ne şekil verirse sen o şekli alırsın. çaresiz.
hayatta isyan ettiğin her ne varsa, bir süre sonra onlara: "harbiden lan" diyebiliyorsan biraz da onun sayesinde. öyle bir durum ki: acımasızlığın en dibindeki sıcaklıkla karşılaşmak.. şaşırtıcı. sahibinin kesinlikle dokunmadığı, adını anmadığı bir alan. sen de lafını edemiyorsun. bir yokuşu çıkarken duyduğun boğulma hissinin temelinde saf oksijen var. onun sıcaklığı kavurur seni. buradaki işte o tip bir karşıtlık.
nefret etsen de hak verirsin. kendine kızmadan ona kızmanın yolu yok. ve tabi onun da.. zaten kendine kızmadığı gün yok. yeni bir şey söylemiyorsun.
hak, hakkaniyet esasen.. onun malzemesi. de kendi hayatında adil olmak, kendine hak ettiği gibi davranmak, ve etrafındakilere.. en sabit, en sade biçimde.
kolay değil. zor iş.