olu dortnal

entry1 galeri0
    1.
  1. Kül gibi, insanla donanan denizler gibi
    sarhoş uyuşuklukta, biçimsizlikte,
    ya da yukarısında yolların işitmek gibi
    çan vuruşlarının birbirlerine rastlaşmasını
    bu sesle ayrılıyor metalden,
    bir ağır, şaşkın ses, öğütülüyor toz oluncaya dek
    o çok aşırı uzaklarda, hatırlanan
    ya da görülmemiş biçimlerin değirmenleri,
    ve yuvarlanıyor toprağa erik kokuları
    ve çürüyor zamanla, sonsuzca yeşil.

    Ve bütün bunlar çok hızlı oluyor, çok canlı
    ve gene de kımıltısız kendi kendisinde, o avara kasnak,
    özetle iyi, motorların bu tekerleri.
    Varlar ağacın çivisinde o sert ip gibi,
    varlar suskunca her yerde,
    ve bütün eller ve ayaklar karışır birbirine.
    Fakat nereden, nereye, hangi enleme?
    O inatçı belirsiz çember, manastırın etrafındaki
    sümbüller gibi suskunlar
    ya da ölümün gelişi gibi öküzün diline
    keskinleşmeyi arzulayan boynuzuyla
    çakılırken birden kafa üstü toprağa.

    Bu yüzden hissetmek, sıkıştırılmış kıpırtısızlıkta,
    oraya, muhteşem bir kanat çırpış gibi başın üzerinde,
    ölü arılar gibi ya da sayılar,
    ah, benim solgun yüreğimin kucaklayamadığı şey,
    ölçülerce, belirsiz akan gözyaşlarıyla
    ve insanın zahmeti ve ıstırapları,
    kasvetli işler birden buz gibi
    açığa vurulan, düzensizlik kadar haşmetli,
    okyanussu, benim için şakıyarak içeri dalan
    korunmasızlar arasında kılıçlı.

    Şimdi tamam, fakat neden oluşuyor üzümlerin bu çağıltısı,
    gece ve zaman arasında bulunan gibi, nemli bir yar gibi?
    Uzun süredir var olan ses,
    düşüyor ve düzeltiyor yolların köşelerini taşla,
    ya da neredeyse, sadece bir saat
    beklentisiz büyüyor, genişliyor durmaksızın.

    Yazın çemberinin derininde
    dinliyor büyük kabaklar hep birden
    ve yayılıyorlar, karartıyor ki ağır damlaları,
    kışkırtıcı asmaları dolmaya başlıyor
    özlem duyarcasına böyle bir şeye.

    Pablo Neruda
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük