Buradan çok uzakta, eskiden iyelik ekini fütursuzca kullanabildiğim bana ait sessiz yalnızlıklarımın olabildiği gibi, kahkahalarımın öfkelerimin şefkatimin olabildiği yerde. Zaman, iki taraflı bir casus. Kavgalı aşığı insanın. Özlüyorum.
Nisanda sınavlara hazırlanırken geceleri çalışıyordum kütüphanede. Normalde molalarım bir kahve bir sigara kadar olurdu, girerdim hemen içeri. Saat dörtle dört buçuk arasında da yarım saatlik uzun mola verirdim, iki sigara bir de sözlükte takılma molası. Kimsenin olmadığı kuytuda birkaç kanepe vardı, o kanepelerden birine oturur sabaha karşı soğuğunda titreyerek salaklanırdım*. Çok tatlı olurdu.
Şimdi de yatağımda olmak yerine kütüphane önündeki kanepelerden birinde olmayı istiyorum. En azından aklımda sadece vizelerin düşüncesi olurdu. Daha güzel.
olum milletin ne güzel terası var ya.
biz de kombini çay, normalde koltukları örtmek için alınmış ama beğenilmediğinden üstümüzü örttüğümüz polar, ve ocaktaki patates yemeği kokusu ile tamamlıyoruz.
evet bende tumblr kullanmıyorum, ama adını biliyorum. kullanmak istesem de beni almazlar galiba :(