yazarının dili ile direkt alakalı kitaplardır. örneğin dan brown kitapları, melekler ve şeytanlar en ideal örnektir. gerek olay örgüsü gerekse kitabın yoğunluğu okuyucuyu kendine bağlar.
türk yazarlar arasında da ahmet ümit kitapları akıcılığı ile okumayı sevdiren kitaplar arasında yer alabilir.
harry potter serisidir. 7. sınıftı sözlük bianda film müziği ıslığıma dolandı zaten çok severdim filmlerinide. hemen kitaplarını aldım 1 ayda bitirdim hepsini. o zamandan beri aşığım okumaya.
andre gidein üçlülerinden pastoral senfonidir.
90 sayfa bir kitap zaten bir gün bile sürmüyor okuması. Kitabı okuduğumda 12 yaşında olmama rağmen sanki konusunda katolik kilisesinin pedofili olayı araya sıkıştırılmış gibi gelmişti bana. Yoksa sadece konu olarak düşünülürse brezilya dizilerine taş çıkararır kitap.
(bkz: düz mantık)
Kitabı iki ayrı kısa roman olarak birleştirmişler ve pastoral senfoni ile dar kapıyı tek bir ciltte yayımlamış olmaları daha bir güzeldi. O günden sonra dünya klasiklerine karşı bakış açım değişti.
(bkz: denizler altında yirmi bin fersah)
(bkz: ay a yolculuk)
(bkz: dünyanın merkezine yolculuk)
(bkz: seksen günde devr i alem)
(bkz: balonla beş hafta)
(bkz: iki yıl okul tatili)
(bkz: deniz yılanı)
ve hatırlamadığım diğerleri.. alayı jules verne. gri jules verne serisi. hemen hemen bütün kitapların bilimkurgu olduğu bu seriyle birlikte jules verne hayatımdaki en önemli adamlardan birine dönüşmüştü kısa zamanda. birini bitirip öbürüne başlıyordum. ve aya yolculuğu, deniz altıların nasıl gittiğini, adını yeni öğrendiğim ülkeleri falan anlatıyordum evdekilere. ve bu kitapları dünyanın sonunun çok büyük bir uçurum olduğunu düşündüğüm, o uçurumdan aşağı baktığım rüyalarımdan "hakketten büyük uçurummuş vay" diyerek uyandığım, dünyanın döndüğünü katiyen kabul etmediğim, hele yuvarlak olmadığına falan küçücük kalıbımı bastığım bi dönemde, dünyayı en merak ettiğim yaşlarda okumaya başlamıştım. aman allahım nasıl şeylerdi onlar öyle? ne maceralar, ne gizemli ne zeki şeyler, üf. arkadaşlar çağrıyordu da top oynamayı, saklamabaçı, grup grubu falan reddediyodum. hayır diyodum, ben artık kitap okuyorum... sanki sabahtan akşama eve girmeyen, bütün gün toz pis yutan çocuk ben değildim. "kitap okuyorum ben..." gurura bak hele. bu seri bana nerden geldi, kim aldı bu kitapları hiç hatırlamıyorum ama kim yaptıysa mükemmel bi şey yapmış. şu an alıp tekrar okumak istedim hepsini.
çoğu yazarlara kitap okumayı sevdiren kitap 400-500 sayfalık içeriği ağır kitaplarmış. hadi len ordan. daha önce kitap okumayı sevmeyen biri öyle ağır kitapları mı okur amk.