bu durum önceleri kendini hemen belli etmez. önceden bi yoklar sizi. ihtimaller arasında yerini alır. aylar geçtikçe en güçlü ihtimal olur. yine aylar sonra kesinlik kazanır. okulu uzatmak işte böyle yavaş yavaş girer göte. ne kadar kazık olsa da yavaş yavaş girdiğinden okulunu uzatan öğrenciler "ya nolacak ya" diye kendini avutur, işi dalgaya vurur. halbuki anda belli olsa inme indirir bünyeye.
vizelere bismillah diyeceğiniz sınav günü gelir çatar. ders iktisadi düşünceler tarihidir. sınava henüz 3 saat vardır ve çalışmak için gayet yeterli bir süredir. notlar 2 kez okunur. zaten 4 senedir aynı şeyleri görüyorum sınavda test olacak rahatlığı ile okula gidilir. arkadaşlarla çay sigara rutini yerine getirilir. sınav saati yaklaşır ve sınavın yapılacağı dersliğe gidilir.
erciyes iibf'nin değişmez kış tarifesi yıllardır olduğu gibi sorunsuz çalışmaktadır. hava çok soğuktur ve kaloriferler yanmamaktadır. yıllardır edindiğim tecrübeye göre bu konuda biricik üniversitemizin kaloriferler ile ilgili vermiş olduğu 2 senato kararı vardır:
+ ısı 0'ın altına düştüğünde kaloriferler tasarruf amacıyla yakılmayacak.
+ ısı 0'ın üstüne çıktığı an kaloriferler 80 derece de yakılacak.
hayır yani kurtarma şansı yok. ne yapmaya çalışıyorsunuz anlamıyorum. bilimsel bir deney bu yaptığımız deseniz anlarız. eskimoların götüyle aynı ısı derecesinde bir kış geçirmek gerçekten hoş bir şey değil. öğrenciler üstünde bunu deniyorsanız bakın yıllardır hala yaşıyoruz. domuz gribini bile ölmeden atlattık. bu deneye bir son vermenin zamanı gelmedi mi?
hava güzel olduğunda kalorifer yanması ise daha fena tabi. zaten iki ihtimal var. ya eskimoların yaşam tarzını benimsersiniz, ya da vücudunuzda birinci dereceden bir sürü yanık meydana gelir. lan dışarıda hava 20 derece daha ne kaloriferi yakıyorsunuz?
neyse uzun süredir entry yazmamak bünyeye yaramıyormuş. konuya girişi yapamadık bir türlü. gözetmenler gelir, kağıtlar dağıtılır. sınavı test sanan bünye isyanlardadır. hoca yarısını klasik yarısını test yapmıştır. ve sayın sözlük yazarları yarısı klasik yarısı test sınavlar her zaman için daha bok durumdur. çünkü hangi açıdan atacağınıza konsantre olamazsınız. bir soruda şık atarken (allah'ın dediği olacaktır) diğer soruda aklınıza iktisat ile ilgili gelen her şeyi yazarsınız. yani 10 farklı klasik soru, 10 aynı cevap...
sorular hakkında hiç bir fikir üretemeyen bünye, son yıl okulu uzattık hüleyn düşüncesiyle alır eline kalemi başlar giydirmeye. aynı bünye sınavların açıklandığı gün bir umutla koşar bilgisayara. ulan bu hoca iyi insan, belki biraz puan vermiştir düşüncesi ile öğrenci bilgi sayfası açılır. açıklanan notu gördüğünde hoca ile ilgili az önce akıldan geçen düşünceler yerini küfürlere, zaten o soruyu sormasından belliydi haykırışlarına dönüşür.
bir sene daha eskimo deneylerine maruz kalma düşüncesi ile dışarı çıkılır. bir sigara yakılır. tam o esnada çay içmekte olan hoca eliyle yanına gelmeniz yönünde işaret eder. görmezden gelmeye çalışılır ancak yanındaki öğrencilerden birini gönderir ve hoca seni çağırıyor diyerekten davet edilir:
hoca: merhaba vendetta.
vendetta: merhaba hocam.
hoca: sınav kağıdın beni büyük hayal kırıklığına uğrattı.
vendetta: evet hocam. verdiğiniz notta beni büyük hayal kırıklığına uğrattı.
hoca: son soruya verdiğin cevapta ayrı bir hayal kırıklığı zaten.
(bu arada son soru: bu kalp seni unutur mu adlı dizinin senaristi kimdir?)
vendetta: son soruyu sormuş olmanızda çok ayrı bir hayal kırıklığı zaten.
hoca: benimle dalga geçercesine cevap vermişin.
(benim son soruya verdiğim cevap: ali sami alkış.)
vendetta: bizimle dalga geçercesine soru sormuşunuz.
hoca ile daha fazla tersleşmek akıl işi olmadığından konu değiştirilir. son senenin verdiği stres diye bir şeyler sallanır. oynanacak olan derbi maçı hakkında görüşler beyan edilir. daha sonra müsade isteyerek ortamdan uzaklaşılır. okulu uzatacak olmanın verdiği telaş ile okula uzun uzun bakılır.
kafanın içinden "hava soğuk demekki kaloriferler yanmıyor" düşüncesi geçer. kantinden sıcak bir çay alınarak okulun içinden daha sıcak olan bahçeye çıkılır. bir sigara daha yakılır. istemsiz bir şekilde uzatmak üzere olunan okula bir kez daha bakılır... ali sami alkış işte olum denir. ali sami alkış...
öğrenci hayatının cazibesine kapılan öğrencinin son hali . ne halt ettim lan ben der biraz toparlamaya kalkar artık gerisi olduğu kadardır. ana- baba durumdan haberdar değilse hafiften bir vicdan azabı sallar arada . ama hemen geçer . hayat güzel ankara güzel falan . (bkz: öldüren cazibe)
iyi yanlarının yanı sıra kötü tarafları da vardır. senin dönemin mezun olur sen de gidersin tabi mezuniyete fakat gelince sonbahar ayları dönersin okuluna. ve hep aynı sözleri duyarsın. sen mezun olmadın mı ya? sen daha burda mısın ya? e ne sikime gittin mezuniyete ya? bi siktirin lan!!
şekil olarak okulu uzatmak gibi görünse de, hayata dair planların karşılaşacağı sıkıntıların metrajını uzatmaktır. çok boktan bir durumdur. uzatılmasına sebep olan hocanın ömrü boyunca sempatik olma şansı yoktur artık.
şimdi okulu bitirsem iş bulamayacağım, iş bulmak için en az bir yılımı boşuna ziyan edeceğim, bu arada da hayatla olan bütün bağlarım kopacak yok kpss yok ales di diye devam eden düşüncelerin sonucu.*
üniversitede her gencin başına gelebilecek durumdur. misal ben; 5 yıllık okulumda 5. yılımdayım ama hala 3. sınıftayım. 2 tane sınıf eskittim ama hala mezun olma kelimesinin 1 km yakınına bile gelemedim. bu saatten sonra da ne olacaksa olur diye bakıyorum. yani bildiğiniz kaşarlığa vuruyorsunuz. hatta bazen keşke birşeyler olsa da okuldan atılsam diye dua etmiyor değilim.
(bkz: bir günlük olarak sözlük)
okulun bitirilmesi gereken yıl içinde bitirememe sonucu oluşan durumdur. işin kokusu baştan geliyorsa o kadar koymaz da bir anda, olmadık zamanda gerçekleşirse adama atılmış tokat gibi gelir. en önemlisi de bunu önce kendine sonra da asıl mühim olan aileye nasıl duyurulacağıdır. düşünmekten kafanın sıyırıldığı anların başlamasına vesile olandır.
ertesi sene okula gelecek yeni kızları tanıma fırsatı verebilecek, üst üste ikinci kere olduğunda okulu bırakmaya yeltendirecek, annenin senden gizleyerek üzülmesine yol açabilecek, psikolojik bakımdan ağır bir durum. seneye tüm dersleri ortalamayla geçeceğini düşünerek kendini rahatlatmanın en iyi yöntem olduğu, okulu bitirememe hali.
tek bi dersten üstelikte birinci sınıf dersi (calculus I) yüzündense ve bu gıcık ders bi türlü geçilemiyorsa, insanı sinir eden hadisedir. ağlatır zırlatır. üzer.
- baba!!
-kaç para lazım? (bkz: kendimi bankamatik gibi hissediyorum)
-ehuh ehuh yok ben onun için aramadım.
-hanım bizim köyde kurban kaçadır. kurban kesmek lazım bizim velet para için aramamış başka bişey istiyo.
-baba...
-para değilse ne istiyon eşşoğlueşşek.
-ya baba şey bizim okul vardı ya...
-eee...
-işte 4 seneydi de sen 5 te bitir yeter demiştin ya...
- eeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee?
-şey 7 olsa da sorun olmaz di mi?
- hanım su getir. bir daraldım ben kolonya yok mu kolonya? eşşedüenla...