bugün

saat gündüz 12:00'ı gösterdiğinde başlayan, günün ortası.
katli vacip olandır.

öğlenleri sevmem.doğrusunu bilsem de, öğlen mi desem öğle mi desem böyle mi desem böylen mi desem diye çelişkilerde bırakır beni, sırf bu yüzden bile sevilmemeyi hak eder.ama öyle kolay değil öğle efendi,daha dur söyleceklerim bitmedi...

ne sabahın tazeliği, ne akşamüstünün umudu ne akşamın telaşı ne de gecenin bazen sessizliği-bazen heyecanı, hiçbirini ihtiva etmez bu gudik zaman dilimi. çalışanların işyerinden 1 saatlik firar için yolunu gözlediği bir zoraki mola ve de yemekten sonra çöken derin ağırlık...hepsi bu. (bu arada ileride bir restoran açarsam ki önümüzdeki 345 sene içerisinde böyle bir şey düşünmüyorum, yemekten sonra insanların kendilerini atıp rahatlayacağı kanepeler, yataklar ya da minderler koyarım restoranın bi tarafına,bunu yaparım insanlık için ) yemekler de yendi. afiyet olurmuş gibi oldu. ee şimdi nolcak? -eline sağlık usta, güzel de olmuş ama bana özellikle sigaradan sonra daha da bi çöken ağırlığı napcaz, onu hesaptan düştün mü? düşmezsin tabi.

yaz kış bahar farkedemiyor, muhakkak bi can sıkıntısı çanıyla başlayan öğleler giderek gevşetiyor bünyeleri, düşünceleri... tüm işyerlerinde okullarda hastanelerde parlamentolarda ve hatta keranelerde verim sıfıra yakındır bu zaman diliminde. eminim. kaçında bulundum da gözledim dedim kendi kendime şu an. ama özledim. parlamentoların parlamento olduğu günleri özledim.ne diyorum lan ben..hep öğlenin suçu..bi öğle..bi böyle...

katli vaciptir öğlelerin.öldürün. akşamüstü kefaretinizi öder.
hic ingilizce gibi durmasa da bir ingilizce kelimedir. suzmek, kesmek, arzuyla istahla bakmak, 5 dakka sonra eline verecekmis gibi bakmak anlamlarina gelir.
Yeşil sularda, büyük inciden çiçekler açar
Gümüş böcekler okur aba bir neşide-i hab,
Durur sevahilin üstünde, biheves, bitab,
Güneş ziyasını içmiş benat-ı hab-ı serab.


Ahmet Haşim
gezmek için en iyi vakit olan zamandır.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar