(bkz: Şebnem ferah)'ın 2013de çıkardığı yedinci albümdür. Şarkıların hepsi birbirinden enfes. Bağımlılık yapıyor şimdiden uyarayım.
Çıkış parçası (bkz: Birileri var) şarkısıdır. Ben de en çok bu şarkıyı beğeniyorum.
Ayrıca içinde (bkz: nazım hikmet)' in çok yorgunum şiiri de var. Cem Karaca versiyonunu bilen bilir. Bir de Şebnem Ferah yorumunu dinlemelisiniz.
Albümdeki şarkılar şöyle ;
(bkz: Kalbim mezar)
(bkz: Birileri var)
(bkz: Od)
(bkz: Savaş boyası)
(bkz: Bin yıldır)
(bkz: Ya hep ya hiç)
(bkz: Utangaç)
(bkz: Yarım)
(bkz: Girdap)
(bkz: Çok yorgunum)
şebnem ferah'ın 2013 çıkışlı albümüdür. evet eski albümlerinin tadını vermez ama yine de abartıldığı kadar vasat değildir. benim favorim, albüme ismini veren ''od'.
iskender pala'nın şahsını sevmeyip yazdıklarını sevmemle çok alakası olan kitaptır.
Tasavvuf edebiyatını bilmeyip tanımayan ben gibi insanların bile etkileneceği bir kitap çünkü. Yunus Emre'nin hikayesi çok yok içinde Okurken yunus Ve hikayesini arayacaklar sıkılabilir.Ama seçtiği kelimeler ve anlattıkları beni sürükledi çok hızlı okudum.ilahi ve beşeri aşkı her yönüyle anlatmış. sadece aşkı değil, bağlılığı, çaresizliği sadakati, karşılıksız sevgiyi, ölümü, yok olmamayı, mucizeleri. ismi zaten odundan geliyor ateş demek. O yüzden ismi de kitaba yakışmış.
Bana, "Yunus!" dedi, parmağını kalbimin üzerinde gezdirerek, "Burası kalbinin en değerli yeridir. Burada siyah bir nokta vardır. Canın canı, sevenin cananı buradadır. O nokta, yoğun bir damla kandan ibarettir. Adına süveyda yahut 'sevDa' derler. Siyaha çalan rengi yüzündendir bu isim. ÇüNkü, sevda kara talih içinde, o kara kan damlasında büyür. Bütün tecelli denizleri, bütün aşk fırtınaları, işte o bir damla kanda dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa, parçaları bütün vücuda dağılır. Aşk, işte bu dağılmanın adıdır ve o dağılırsa âşık artık ne yaptığını bilmez olur.
9 mayıs 2013 tarihinde piyasaya çıkan vasat bir albümdür. şebnem ferah'ın sesiyle ve kalitesiyle ilgili fikirleri değiştirmiş midir derseniz, bence tabi ki de hayır. ancak forumlardan, sözlüklerden, kendi çevremden, vb. takip ettiğim kadarıyla ben dahil birçok hayranını hayal kırıklığına uğrattığı ortada.
öncelikle onca bekleyişe sıcak bir liman olamayan bir albüm bu; can kırıkları ve benim adım orman albümlerini nasıl beklediğimi ve piyasaya çıktığında da tarzı sert de olsa duygusal da olsa, dinledikçe sıcak ve güvenli bir liman gibi hissettirdiğini biliyorum. ancak bu albümdeki şarkıların sözleri, tınısı gibi çoğu özelliği bana biraz zorlama gibi geliyor. kötü mü, hayır değil, ama bence harika da değil.
Eski türkçede ateş anlamına gelen bir kelime olduğu gibi iskender pala tarafından yazılan bir roman aynı zamanda bir şebnem ferah şarkısı diğer taraftanda antik yunanistan kökenli bir şiir türüdür.
iskender pala'dan bir yunus emre romanı.
kitap; okuru, iç anadolu'da o dönem en parlak dönemini yaşayan tasavvuf'un büyülü, efsunlu, huzur verici dünyasında keyifli bir yolculuğa çıkarıyor, yunus emre'den, mevlana'ya, hacı bektaşı veli'ye, geyikli baba'ya, zahir baba'ya, bir çok allah dostu'na can veriyor.
tüm bunların yanında kitapta dönemin siyasi ve sosyal yapısından, selçuklulardan, moğollardan, alamut fedailerinden, anadolu beyliklerinden de bahsediliyor.
araya serpiştirilen yunus emre şiirleri de pastanın üzerindeki çilek gibi bir tat bırakıyor.
hasılı mükemmel bir kitap. mutlaka ama mutlaka okuyun derim.
"Her ne ki ariyorsun; aradigin ancak sensin.iyinin de kotunun de fidani senin icinde buyur.her meyvenin ici kabugundan yegdir.sen goremiyorsun diye bu alem yok degildir.alemin varligini ancak kul olarak anlayabilirsin."
Fakat ben her köye gidende ateşi sevdiğim için mangalı, semaveri hiç boş bırakmazdım. Tam da işi bilmediğim zamanlar doldururdum odunu ateşe. Anamlarla nenemler de kızardı
-otlama ateşin altını. Diye.
Bu ot ateş ilişkisini geçen gün farkettim. Farkında olmadan ateşe od diyordu bizimkiler.
saray duvarlarının ötesinde iki kadın hatırlayacağım demiştim ya, bunlardan birisini düşündüğümde üzüldüğümü, diğerini düşündüğümde mutlu olduğumu hissetmişimdir hep. Hala da öyle hissederim. Sanki birinin içine dışına çevirseniz, diğeri karşınıza çıkardı bu iki kadının. Biri en tepedeydi, eliniN dokunduğu her şeyi altın yapacak güce sahipti, ama ihtirasları onu hak ettiği mutluluktan daima yoksun bıraktı. Diğeri en altta bulunuyordu ama temiz yüreği onu saadetin mücevherleri içerisinde yaşattı. Birinin maddesel zenginliği ruhunu aç bıraktı; diğerinin gönül zenginliği onu maddeyle donattı.
odun kelimesinden od-un, anlami ates olan sozcuktur. iskender pala nin ayni isimli kitabi vardir. edebiyat hocasinin sinavda sordugu kitaplardandir. hosumuza gitmemistir. hocadan da tiksinilmektedir. (sebebi cok, en basta akp li olmasi ve daha sonra okulda soma eylemi yaptirmamasi. turbanli gancik.)