Hayatınızın en önemli anlarının bile içine edebilen hastalıktır. Ayrıca sadece tekrar eden düşünce değil kişiye göre değişen saçma takıntılarla doludur.
Ben bir zamanlar bu takıntılı düşüncelerin ve davranışların doğal, öyle olagelen bi şey olduğunu sanırdım. Meğer hastalıkmış. Gerçi sağ ayağımı yanlışlıkla çarptığım yere dönüp sol ayağımı kendi irademle vurduğumda falan farketmeliydim sorunu. Napiyim çocuktum akıl edemedim hiç.
Ütüsüz çorap dahi giyemiyorum, düzgün olmayan yatakta uyuyamıyorum. Geceleri kalktığımda çarşafım dağılmışsa ve bunu farkettiysem yatağı düzeltmek zorunda kalıyorum. Evden çıktığımda acaba kapıyı kapattım mı kedinin suyunu mamasını verdim mi diye düşünüyorum ve her zaman kontrol amaçlı döndüğümde kapıyı kapattığımı ve kedinin ihtiyacı olan şeyleri yaptığımı görüyorum. Kurtulmak istedikçe daha da battığım lanet olası hastalık. Takıntı
örneğin evden çıktınız kapıyı kilitlediniz, yolun yarısında acaba kapıyı gerçekten kilitledim mi diye endişelenmenize ve eve geri dönmenize sebebiyet veren yorucu bir rahatsızlık. Allah kurtarsın.
yurtta kalıyorduk bu çocukla ve bizim evde haftalarca kullandığımız peçete kolisini çocuk saatler içerisinde bitiriyordu. bazen yediğini falan düşünüyordum ama çöp kovalarında peçete dağı oluşuyordu üstüne yıkılsa ölürsün o derece. ilk 3 ün de uyarı aldığı taktirde 4,5,6,7,8 kere tuvaleti tıkayıp müdüriyetin yanına gidip disiplin cezası alırdı fakat o klozet her seferinde hafta bir yumak şeklinde olmuş peçeteler ile tıkanırdı defalarca denedim konuşmayı kafasını sallayıp geçti. bazen katil olmadığıma şükür ediyorum kalan arkadaşlarım da varsa eğer allah yar ve yardımcıları olsun şimdiden.
eğer obsesyon denilen düşünceler kişiye ileri derecede rahatsızlık veren ve ızdırap çekmesine sebep olan şeylerse ve kişi bu düşüncelerden hastalık olduğunu bilmeden senelerce kendini sorumlu tutmuşsa içindeki bu muhteşem kargaşa beyin ve ruh arasında bir takım uyumsuzluk ve kopmaya sebep olur. Ruh ve beden beraber acı çekmeyi kaldıramazsa beyinde bir takım savunma mekanizmaları gelişiyor. beyin ve ruhun arasına yavaş yavaş set çekiliyor. kişide büyük problemler başlıyor. duyu dünyasından kopma ve gerçeklik ve zaman algısında bozulmalar başlıyor. ruhun dış dünyayla iletişimini sağlayan beden ve beyin aradan çekilmeye başladığında 3 boyutlu görüş 2 boyutlu görüşe dönüşüyor bütün hisler yavaş yavaş yok oluş sürecine giriyor. Bununla beraber bir takım paranormal dediğimiz olayların yaşanması mümkün hale geliyor. dünyayla iletişimi beden üzerinden engellenen ruh başka yollarla iletişim kurmaya çalışabiliyor. Kişi rüyayla gerçek hayatı ayırt etmesinin mümkün olmadığı bir hayat yaşıyor gerçeklik algısı bozulduğu için.ilerleyen dönemlerde de bir takım tedavilerle düzelmeye çalışılınsa bile kopuk bir dönem yaşayan ruh ve beden ben kimim sorusunu cevaplamakta sıkıntı çekiyor. Kişinin kim olduğunu tekrar hatırlaması ve kendisini bir bütün olarak görmesi ve bu benim demesi zor ve sancılı bir süreç oluyor.
Süründürür. insanı yaşamdan soğutur. Kafa asla rahat olmaz. Sürekli unuttuğum bir şey var mı bir şey kaçırdım mı diye düşünürsün. Dağınıklığa gelemezsin. Kimi insanlar alay eder senle.
Düşmanımın başına vermesin diyebileceğim bir hastalıktır. Zira hastalığın hastanın kendisine verdiği eziyet zaten yeterliyken bir de etraflarındaki insanlara bu takıntılardan kurtulamamalarının nedeninin şımarıklık değil gercekten hastalığın bir sonucu olduğunu bir türlü anlatamamaları da cabasıdır.