bazen sıkılırız öyle sebepsiz, mesnetsiz bir sıkıntıdır ruhumuzu kaplayan.

"ne yapayım" diye düşünürken bir taraftan "neyin keyif vereceği" sorusunu da ataçlarız bu ne yapmalıya. ve aslında bu durum daha da sıkar canımızı.

aslında hayatımızın hiç bir anında ne yapmak istediğimizi, ne yapmanın bize iyi geleceğini bilemeyiz. ciddiyim lan. bir düşünün böyle canınız sıkıldığında bir tanıdığın(aile ferdi, arkadaş, sevgili vesaire) size "hadi şunu yapak" dediğini ve hiç aklınızda yokken ve hatta kimi zamanlar o yapacağınız şey, sizin hayatınız adına bir ilk olacakken hatta ve hatta nasıl yapılacağını bile bilmiyorken acayip güzel vakit geçirmeniz de bundandır.

bizler, neyi sevdiğimizi bile kestiremiyoruz pek çok zamanlar hayatlarımızda. ıslık çalmayı seviyoruz ama böyle çok sıkıldığımız zamanlar ıslık çalmamıza rağmen sıkılıyoruz.
şahsım adına 6 şubat 2014 gününü en güzel ifade eden tanımlamadır. bir lokma peynir bulacağım diye labirentlerin arasında divane olan fare gibiyim sözlük. çıkışı nerede? bu dünyanın.
isliktan beste yapmak ama yine de sikilmak.
islik calmayi ogrenmek ama yine de sikilmaktir.
sıkılmak ki ne sıkılmak off.
klavyeye bakmadan arnold schwarzenegger yazmayı dene.

kafadan bi 5 dakika eğleniyorsun.