bugün
- magicovento8
- kemalistlerin insanları atatürk ten soğutması11
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması16
- eşcinsellere hasta diyen hastalıklı insanlar19
- albay kemal15
- sözlükçü kemalistlerin mide bulandırması9
- hadise'nin parasız erkeklere tepkisi40
- yazdan nefret etmek10
- sokak ortasında ilişkiye giren muhafazakar çift14
- a haber için 3 kelime yakıştır9
- güçlü kadınların ortak özellikleri14
- türklere peygamber gönderilmemiş olması9
- türk polisinin güzel kızlara karşı olan nezaketi12
- sözlükte artık yazılamayacağı gerçeği8
- erkeklerin meme tercihi11
- osman gökçek8
- icardi190514
- zalbert ramstein16
- üstteki yazarın sevdiği iki şey8
- mfö'nün en güzel şarkısı14
- kadınları öldüren bir virüs yaratıp dünyaya salmak20
- hazır olun yeni pandemi geliyor13
- 8 bin lira maaş teklif edilen öğretmen13
- evliliklerin çoğunun para yüzünden bitmesi10
- anın görüntüsü10
- kaç tane gerçek istanbullu tanıdınız14
- diyanetin bütçesi emekliye dağıtılsın13
- iki çift bir masada nasıl oturmalıdır8
- gizli samyel ile evlenmek12
- türkiye cidden almanyadan daha iyi16
- yahudileşmiş türk13
- erdoğan yargılanınca akplilerin savunmaları13
- dünyanın patlama ile oluştuğuna inanmak22
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı16
- tek eşliliğin çok güzel bir şey olması10
- 4 haziran 2024 anayasa mahkemesi kararları16
- trt de memesi gözüken kadın38
- bulunduğunuz yerin hava durumu27
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi13
- bedenini hunharca teşhir eden türk kızı9
- 90 lı yıllara dair akılda kalanlar11
- sinemaya gitmeme sebepleri8
- israil'deki orman yangınına sevinen araptaparlar9
- galatasaray'a verilen komik faul10
- sözlük erkeklerinin birbirini kıskandığı gerçeği8
- devletin imanı arttıkça aklı azalır11
- 4 haziran 2024 istanbul sıcağı9
- türbanlı porn starlar9
- jose mourinho34
- türkiye de intihar vakalarının artması9
selda bağcan'ın 1974'te çıkan aşkın bir ateş & o günler 45'liğinde ve 1995'te çıkan türkülerimiz 1 albümlerinde söylediği ve aslı lili ivanova'nın 1969'da çıkardığı albüme adını veren camino olan şarkısı. bu da şarkının sözleri:
Ne varsa herşey hatırımda
Sanki daha dünmüş gibi
Senden gelen senin olan
Ne varsa herşey hatırımda
O günler, o günler
Şimdi yabancı gibiler
Bir günlük mutluluğa
Bir ömür alıp gittiler
Ne günlerdi ah o günler
O günler, o günler
Şimdi yabancı gibiler
Bir günlük mutluluğa
Bir ömür alıp gittiler
Ne günlerdi ah o günler
Bir daha dönülse
Şu yalancı dünyaya
Bir ömür verirdim ben yine
Seninle bir günlük mutluluğa
O günler, o günler
Şimdi yabancı gibiler
Bir günlük mutluluğa
Bir ömür alıp gittiler
Ne günlerdi ah o günler
bu da her 2 şarkının müziği: http://www.youtube.com/watch?v=LRdObqf0r4Q
(bkz: itina ile ukte doldurulur)
Ne varsa herşey hatırımda
Sanki daha dünmüş gibi
Senden gelen senin olan
Ne varsa herşey hatırımda
O günler, o günler
Şimdi yabancı gibiler
Bir günlük mutluluğa
Bir ömür alıp gittiler
Ne günlerdi ah o günler
O günler, o günler
Şimdi yabancı gibiler
Bir günlük mutluluğa
Bir ömür alıp gittiler
Ne günlerdi ah o günler
Bir daha dönülse
Şu yalancı dünyaya
Bir ömür verirdim ben yine
Seninle bir günlük mutluluğa
O günler, o günler
Şimdi yabancı gibiler
Bir günlük mutluluğa
Bir ömür alıp gittiler
Ne günlerdi ah o günler
bu da her 2 şarkının müziği: http://www.youtube.com/watch?v=LRdObqf0r4Q
(bkz: itina ile ukte doldurulur)
selda bagcan'in bu sarkisini ne zaman dinlesem, gecmisim turuncu filtreli bir film seridi gibi gözümün önünden gecer.
Hayatimin en keyifli, en icten ve yeniden yasanmaya deger gunleri arasında yer alicak.
O günler her istediğimi yapardim. Tıpkı bu günlerdeki gibi.
nadide hayat filmiyle tekrar hatırlanan güzel şarkı. ferdi özbeğen yorumu da çok güzeldir.
sanki daha dünmüş gibi demiş.
elimi tutup gözlerinle tutukladığın her an’a aşk diyorlar.
aşk…
o koca duyguları üç harf, tek heceye sıkıştırmışlar.
kitapların, filmlerin sonunda diken olan tüylerimin sebebi yaşattıkların, yaşadıklarım.
daha dün başkasının kokusunu soluyarak uyuduğunu unutup, belki yılların alışkanlığından yutkunmalarımı görmezden geldiğim, eşsiz üst üste dişlerinin göründüğü kahkahalarını hatırlatan şey.
ahh o günler, şimdi yabancı gibiler.
demiş.
yabancılamak, unutmaya yarım adım da olsa yaklaşmaktı.
her yeni güne uyandığımda en güldüğüm esprilerini hatırlamak unutmaya yardımcı olmuyordu.
biliyor musun?
ağlattıklarından çok güldürdüklerin ağlattı beni hep.
kayıp hissinden.
herşey hatırımda, sanki dünmüş gibi.
şarjım bitiyordu yazarken satırlarımı, bilgisayarımın.
komidinin altından uzandım, bir kurdele dolandı elime.
en son aldığın buketin kurdelesi miydi o?
gülümsedim.
yok edemiyordum hiçbir şeyi.
hiçbir şeyini.
birkaç gün önce aldığım kitabın fişini koydum kırmızı dosyamıza,
bir de en son fotoğrafını çekip attığım not kağıdını.
yetmiyordu sensizken, senden kalanlar.
eskileri hep diri tutmak için biriktirirmiş insan eşyaları.
çok azmış gibi çoğaltıyorum.
en korktuğum şey, bir anımı unutmak aslında.
önlem alıyorum.
bir gün alzheimer olsam dahi unutmamak için belki.
bugün farkettim ki, fotoğraflar.
vaktimi en çok geçirdiğim insanla o kadar az karem olmasına şaşırıyordum.
sonra düşündüm.
sahi çok mutluyken nasıl fotoğraf çekilirdi insanlar?
ben unutuyorum hep.
belki bi an geliyor tekrar aklıma, sonra yine unutuyorum.
anın büyüsünü bozmak gibi de geliyor aklıma gelince.
o bakışa durdurup insanların görmesi, beğenmesi, duyması için çabalamak mı, yoksa o anı yaşamak mı?
ben hep ikincisini tercih ettim.
sonra pişman da oldum.
iyi bir ressam olsam o kareleri çok güzel çizebilirdim.
hafıza konusunda şanslı olduğumdan her gece yatağımda bakıyorum sanki fotoğraflarımıza.
sonra ‘tehlikeli’ olduğum düşüyor aklıma.
susuyorum.
yazmıyorum.
biliyor musun?
aramanı istemiyorum.
aradığıyla bütün olacak diyorum.
evinde hissedecek.
tatili de evi de o olacak.
sevgililer günü o olacak, doğum günü o olacak.
ananesinin kanı ona ısınacak..
fa anahtarıyla besteler okuyacak belki.
bestelerinin hikayesi olacak.
sabahın ilk ışıklarına kadar konuşup onun nefes sesleriyle uyuyacak.
benim hayallerim başkasının gerçeği olacak.
sanki daha dün demiştin, bir yüzünü görmek istedim diye.
on dakika sonra yine başka bi ruhtaydın.
ve o gece başkasının yatağında.
alışmam gerekenler aynı tonda acıtıyorsa beni,
mutlu olmalıyım.
sevemedim başkasını senin gibi.
sevmedim aslında.
bilirsin, hiç kötü dileğim olmadı hiçbir zaman.
özdemir asaf'ın dediği gibi, olmaz ama olur da ‘başkasını seversem,
inan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.’
http://www.youtube.com/watch?v=FNcppvRWILo
elimi tutup gözlerinle tutukladığın her an’a aşk diyorlar.
aşk…
o koca duyguları üç harf, tek heceye sıkıştırmışlar.
kitapların, filmlerin sonunda diken olan tüylerimin sebebi yaşattıkların, yaşadıklarım.
daha dün başkasının kokusunu soluyarak uyuduğunu unutup, belki yılların alışkanlığından yutkunmalarımı görmezden geldiğim, eşsiz üst üste dişlerinin göründüğü kahkahalarını hatırlatan şey.
ahh o günler, şimdi yabancı gibiler.
demiş.
yabancılamak, unutmaya yarım adım da olsa yaklaşmaktı.
her yeni güne uyandığımda en güldüğüm esprilerini hatırlamak unutmaya yardımcı olmuyordu.
biliyor musun?
ağlattıklarından çok güldürdüklerin ağlattı beni hep.
kayıp hissinden.
herşey hatırımda, sanki dünmüş gibi.
şarjım bitiyordu yazarken satırlarımı, bilgisayarımın.
komidinin altından uzandım, bir kurdele dolandı elime.
en son aldığın buketin kurdelesi miydi o?
gülümsedim.
yok edemiyordum hiçbir şeyi.
hiçbir şeyini.
birkaç gün önce aldığım kitabın fişini koydum kırmızı dosyamıza,
bir de en son fotoğrafını çekip attığım not kağıdını.
yetmiyordu sensizken, senden kalanlar.
eskileri hep diri tutmak için biriktirirmiş insan eşyaları.
çok azmış gibi çoğaltıyorum.
en korktuğum şey, bir anımı unutmak aslında.
önlem alıyorum.
bir gün alzheimer olsam dahi unutmamak için belki.
bugün farkettim ki, fotoğraflar.
vaktimi en çok geçirdiğim insanla o kadar az karem olmasına şaşırıyordum.
sonra düşündüm.
sahi çok mutluyken nasıl fotoğraf çekilirdi insanlar?
ben unutuyorum hep.
belki bi an geliyor tekrar aklıma, sonra yine unutuyorum.
anın büyüsünü bozmak gibi de geliyor aklıma gelince.
o bakışa durdurup insanların görmesi, beğenmesi, duyması için çabalamak mı, yoksa o anı yaşamak mı?
ben hep ikincisini tercih ettim.
sonra pişman da oldum.
iyi bir ressam olsam o kareleri çok güzel çizebilirdim.
hafıza konusunda şanslı olduğumdan her gece yatağımda bakıyorum sanki fotoğraflarımıza.
sonra ‘tehlikeli’ olduğum düşüyor aklıma.
susuyorum.
yazmıyorum.
biliyor musun?
aramanı istemiyorum.
aradığıyla bütün olacak diyorum.
evinde hissedecek.
tatili de evi de o olacak.
sevgililer günü o olacak, doğum günü o olacak.
ananesinin kanı ona ısınacak..
fa anahtarıyla besteler okuyacak belki.
bestelerinin hikayesi olacak.
sabahın ilk ışıklarına kadar konuşup onun nefes sesleriyle uyuyacak.
benim hayallerim başkasının gerçeği olacak.
sanki daha dün demiştin, bir yüzünü görmek istedim diye.
on dakika sonra yine başka bi ruhtaydın.
ve o gece başkasının yatağında.
alışmam gerekenler aynı tonda acıtıyorsa beni,
mutlu olmalıyım.
sevemedim başkasını senin gibi.
sevmedim aslında.
bilirsin, hiç kötü dileğim olmadı hiçbir zaman.
özdemir asaf'ın dediği gibi, olmaz ama olur da ‘başkasını seversem,
inan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.’
http://www.youtube.com/watch?v=FNcppvRWILo
geceden geliyorsanız bu saatte en kral versiyonu budur. hem huzur verir hem üzer...
https://www.youtube.com/watch?v=_4lbcGJlvOI
https://www.youtube.com/watch?v=_4lbcGJlvOI
orjinali bulgar lili ivanova' ya aittir.
https://youtu.be/I_rp0o8DLrk?si=6A0a-Nl7mVmgnywc
not: gene galiba en iyisi ferdi abinin.
https://youtu.be/I_rp0o8DLrk?si=6A0a-Nl7mVmgnywc
not: gene galiba en iyisi ferdi abinin.
güncel Önemli Başlıklar