"taam deme öyle, öyle denmez. gidiyom ben deme. gelip gelmeyeceğini de söyleme, giden geri gelmiyor mecnun. o yüzden gidiyorum deme. beni nerde bulacağını biliyon. ben beklerim."
Her sabah, her öğlen, her akşam ve yastığa her baş koyduğumda el sallıyorum. O gemi bir gün gelecek. Hem burdan oraya kaç kilometre özlem yazar ki? Özlemek ne karmaşık bir his aklıma gülüşlerin, utanmaların geliyor. Aklıma içinde sen olan her şey geliyor. Acı aşta, kuru bir lokmada, alınan her nefeste istanbul seni çok özledi. Ben değil istanbul özlemiş, öyle dedi bana. Yeri gelince güzel bir bakışını yeri gelince adım adım üzerinden geçip gitmeni seni acısıyla tatlısıyla çok özlemiş. Bana telefonu heyecanlı açışlarından bahsetti.
Şimdi sana sarılmak ne güzel bir şey onu anlatırdım da kelimeler yetse gözlerim dolar anlatamam. En iyisi sen çık gel hava daha fazla kararmadan. içim kömur karası matem olmadan. Yine arkamda belir aniden. Seni görünce yine panikleyeyim. Ne diyorduk? O gemi bir gün gelecek. Gelmeli.
gelmeyeceği varsa bile gelir. hayal olsa bile bir kalıba bürünür yine gelir. senin inancının hatırına gelir. yağmur olur, sel olur, çamur olur ve nihayet toprak olur yine gelir.
sağol ismail abi!
o kadar çok bekleyen var ki bu limanda; hepsine umut oldun sen.