nükleer santral

entry166 galeri15
    65.
  1. kurulum maliyeti analizi manalizi yapmanın aslında orta vadede saçma olduğu sistemdir. Fosil yakıtlar bitiyor kapiş? Yenilenebilir enerji denilen şeylerin de kapasitesi belli o da kapiş? Bununla beraber Bir yük gemisini güneşle, rüzgarla, jeotermalle falan çalıştıramazsın bunu da çaktın? işte geleceğin asıl meselesi nükleer santraller gerekli midir meselesi değil, Nükleer santraller, reaktörler, gemiler, denizaltılar gereklidir, Nasıl maksimum güvenlikle inşaa edilir, üretilir ve enerji ihtiyacını karşılama yüzdesindeki değeri alternatif enerji kaynaklarıyla nasıl 3-5 puan aşağıya çekilir.

    "Nükleer enerji" kavramı aklı başında olan hiçbir mühendisin, hiçbir bilimadamının inkar edemeyeceği bir gerçekliktir. Hadi hayallerinizde karanın elektrik enerjisini güneşten, rüzgardan sağladınız diyelim ki imkansızdır o zaman bana Dünya taşımacılığının yüzde 90ının üstündeki oranına sahip olan Gemiyle taşımacılığı yapabilmek için hangi teknolojiyle enerji sağlayacaksınız? 2011 yılında geldik uygulamaya konulabilecek bir tane alternatifi yoktur fosil yakıtlarla beraber nükleer enerjinin gemilerde. Hadi çok bilmişler yanıtlasınlar. binmem kaç bin grosstonajlı gemiyi güneşle, rüzgarla, jeotermalle, dalgayla çalıştırsınlar. Hadi bir tane bile uygulanabilir örnek göstersinler gemiler üzerinde ben bu işi bilmiyorum diyeyim, mühendis olmayanlar daha iyi anlıyormuş biz malmışız da Nükleer enerjinin kaçınılmaz bir enerji olduğunu iddia ediyormuşuz diyelim.

    yani seve seve olmasa da sike sike inşaa edilecek, kullanılacak ve risklerine rağmen kullanılacak santrallerdir. Ama diyorsanız ki arkadaş Ben Dünyanın bi ucundan öteki ucuna gemilerle taşınmış cevherlerle üretilmiş malzemeleri kullanmam, Diyorsanız ki ben evimde bilgisayar üretirim ne gerek var okyanus ötesinden bana bilgisayar gelsin, bunun için gerekli olan enerjiyi de pedallarla üretirim o zaman karşı çıkabilirsiniz. Herşeyiniz okyanus ötesinden gelsin, herşeyinizde enerji harcayın, herşeyinizde harcamayı bırakın üzerine bir de israf edin sonrasında da nükleere karşı çıkın. yok öyle yağma.

    Bu arada Türkiye'de nükleer santralin nasıl kurulacağı, tayyip'in ne haltlar karıştıracağı, işletme maliyetleri, kurulum maliyetleri nasıl olacağı tamamen başka konudur. Bana kalırsa Tayyip bırak nükleer santral yapmayı elektrik kablosu bile çekmesindir.
    2 ...
  2. 64.
  3. yerine kömür ya da petrol ile çalışan enerji üretim tesisi yapılsın demiş olan kimse görmediğimiz tesislerdir.

    o yüzden kömürle ilgili saçma karşılaştırma işine girmeye gerek yok. ama radyoaktivite konusuna geldiğimizde bütün tesislerin işletilmesi sırasında etraflarına yaydıkları radyasyonun miktarları kabul edilebilir bulunabilir. ancak bir termik santralde meydana gelecek kazanın radyoaktif serpintiye falan yol açması size mümkün geliyorsa orası ayrı konu. çok sevdiğiniz meltdown durumunda yayılan radyasyonu bir termik santralden yok yok 1000 tanesinden çıkarmayı başarabilecekmisiniz?

    kaldı ki dünya nükleer birliği imzalı araştırma ile hidroelektrik sntrali nükleerden daha risklidir sonucuna varmak da büyük başarı ayrıca.

    ortada koskocaman çözülememiş radyoaktif atık sorunu var. sonra çözeriz diyerekten yerin altına gömmek çok mantıklı geliyorsa size bravo diyebiliriz. riskleri ve fiyatları da saptırarak bir yere varamayız. başka ülkelere yaptırdıklarımıza belirli fiyatın altına düşemeyeceğimiz açık. kurulum maliyeti en yüksek olan da bu tesis. atıklarını saklamak bile ayrı maliyet, korumak ayrı maliyet, işi bittiğinde sökmek bile çok yüksek ayrı bir maliyet.

    ayrıca benim verdiğim linkte bir sürü maliyet karşılaştırması var. ordan kalkıp temiz enerji olmadığı bile ortadayken kömüre bakmak da ayrı başarı hikayesi.
    2 ...
  4. 63.
  5. çernobil olayından sonra bir bakanımızın 'bakın çay içiyorum hiç bir zararı yok' açıklamasını yaptığı ve sonraki süreçte binlerce insanımızın kanserden öldüğü ülkede son derece riskli bir enerji kaynağıdır. ki şimdiki yöneticilerimizde aygazla bir tutmaktadır. ayrıca bu ülkede daha öncede dünyada var ama bizde yok denilerek hızlandırılmış tren yapıldı ve sonuç ortada 39 ölü.
    0 ...
  6. 62.
  7. verilen linkten advanced nuclearın; coal karşısındaki maliyeti görülebilir durumda. bir de toplam satın alma maliyeti ile toplam sahip olma maliyeti farkı var.

    hiç bir şeye patlar lan bu diye başlanmıyor doğal olarak. en pahalı olsa bile çalıştığı sürece en optimum çözüm; mükleer santralde.

    bu işin araştırmasını risk analizini yapan bir sürü insan var.

    ama yok siz tutup işi, çevreci duyarlılığının subjektif eyyamcılığına endeksler iseniz manasız tutarsız sonuçlara ulaşmakta serbestsiniz.

    bir kere kömür santrallerinde ortaya doğal olarak çıkan bir greenhouse affect var. hepsini geçelim, ortalama bir kömür santralinin nükleer santralden daha fazla radyoaktivite tehlikesi var.

    nükleer santrallerin çernobilde yaşanan "nuclear meltdown" kazası ile karşılaşma şansları ve bunun diğer enerji santraller ile karşılaştırması ise; aşağıdan görülebilr zaten,

    http://en.wikipedia.org/w...r_and_radiation_accidents

    --spoiler--
    "in their comparison, deaths per twy of electricity produced are 885 for hydropower, 342 for coal, 85 for natural gas, and 8 for nuclear. air pollution from fossil fuels is argued to cause tens of thousands of additional deaths each year in the us alone. however, wind power was not included in this study, and is reputed to have caused no deaths at all."
    --spoiler--

    japonya da "nuclear meltdown" yaşanıyor ama sebebi nükleer tesisin kendisi değil yaşadığı muazzam felaket ve sonuçları. oysa biliyoruz ki türkiyedeki fay hattında 9 şiddetli bir depram olma ihtimali yok. 4 m. varan dalgalara ise hiç imkan yok.

    mantıklı bir çevreci yukarıdaki araştırmalar sonucunda bence en doğrusu tüm enerji tesislerien karşı çıkmalıydı. kömüre karşı çıkmıyorken, fosil kaynaklarının yakılmasına karşı çıkmıyor iken, nükleere karşı çıkması bildiğin çevreci eyyamcılığıdır.

    http://en.wikipedia.org/w.../list_of_nuclear_reactors

    gördüğün gibi cezayirde 2 adet var birini arjantine yaptırmışlar. bangladeşte var, şili de iki adet var, fransa da 54 adet var,

    http://en.wikipedia.org/wiki/nuclear_power_in_france

    yani bu fransızlar, "lan amına koyayım ölürse ölsün bu amcıklar" diye düşünerek mi yapıyorlar bu işi, yoksa risk analizi; maliyet muhasabesi, total cost of ownership bakarak mı yapıyorlar. sizin anlattığınıza göre "gebersinler ya" diye düşünerek 54 tane yapmışlar.

    bütün dünya vazgeçiyormuş, son olaylardan sonra eski olanları kapatmaya karar vermişler vs.vs.

    bunların hiçbirisi bizim nükleer santral yapmamamız için geçerli sebepler değil ki. tüm dünya vazgeçiyor diye mi yapmayacağız? adam yapalı 30 sene olmuş. eskidi diye kapatmamış yenisini yapmmaış kapatıyor korkmuş. bize ne ki bunlardan.

    zaten kimsenin vazgeçtiği de yok;

    http://en.wikipedia.org/wiki/nuclear_energy_policy

    en son olarak da; kısır çevreci duyarlılığının manasız tartışmalarından daha uyugn tartışma konumaları nelermiş bakmak isteyen olursa diye de;

    http://en.wikipedia.org/w...and_cons_of_the_phase-out

    tüm bunlara bakıp da nükleerin bırak ihtiyacını zorunluluk olduğunu görmemek imkansız.
    3 ...
  8. 61.
  9. diğer elektrik üretim yöntemleriyle maliyet karşılaştırmalarına ilişkin çalışma kaynaklarına aşağıdaki linkten ulaşılabilecek elektrik üretme tesisi.

    http://en.wikipedia.org/w...#cite_note-eia2010jan12-9
    2 ...
  10. 60.
  11. 59.
  12. nükleer santral, varolan en ucuz maliyetli ve doğayı, olağan çalışma şartlarında en az zarar veren enerji üretim yöntemidir.

    kömür mü yakacaksın? kömür kaynakların sınırlı iken? hayır o kömürün doğaya zararı ne 30-40 sene çalışırken? bu kadar salaklaşmanın anlamı yok.

    hayır burada nükleer enerjiyi istemeyenlerin zekasına yapılacak kısa bir yolculuk zaten bize olayın vehametini gösterecek. nükleer santrale ok diyen, akpli ve aynı zamanda vatan haini ilan edilmiş. bu derece bir zeka ile nükleer enerji mi tartışılır.

    anarşist bir sosyalistim. nükleer enerji taraftarıyım. bu ülkede kurulu sistemin yıkılarak yerine sosyalist bir sistem kurulmasını arzu ediyorum. ve hala nükleer santrali destekliyorum. ağızla konuşup göt ile sıçılır tam tersi değil.
    3 ...
  13. 58.
  14. ilk kurulum maliyeti ve süresi ile işletme riski en fazla olan enerji üretim tesisidir.

    bu kadar ortada olan maliyet ve riskler varken evet demek için insanı, doğayı, ülkesini sevmemek, nükleer lobisinden nemalanıyor olmak ya da aşırı partizanlıktan gözü kararmış olmak gerekir.
    2 ...
  15. 57.
  16. temiz ve doğaya zararsız enerji santrali sanki varmış gibi atıp tutmanın bir anlamı yok aslında. ya nükleer santral yapacaksın ya da gidip elektriğini de bulgaristandan ermenistandan alacaksın. bu kadar ortada olan bir maliyet hesabına hayır demek için çevreci olmak lazım zaten.
    2 ...
  17. 56.
  18. bazılarının görüntü kirliliği nedeniyle rüzgar ve güneş enerjisine tercih edilmesini salık verdiği enerji üretim tesisi. çok estetik bir görüntüsü var sanırım.
    3 ...
  19. 55.
  20. forumda (dh) ve burda bazı arkadaşlarımızın nükleer enerji santrallerine karşı olduğunu göstermektedir, aslında doğru düzgün yapıldığında hiç birşey olmaz ha temiz enerjide olsun ama bir nükleer enerji santralinin ürettiği elektrik 4800mw aynı alana kurulan güneş veya rüzgar enerjisi santralinin ürettiği elektrik 11-20mw !

    kişisel görüşüm bana nükleer enerji daha cazip geliyor ama temiz enerjide yani güneş ve rüzgar enerjisinde şöyle bir durumda var tüm tarlaları bahçeleri hatta ovaları boşu boşuna görüntü kirliliği yapmanın alemi yok (güneş enerjisinde ayrıca gelen ışık doğal olmayan yol ile tekrar geri uzaya vurulduğunda atmosfere zarar vermektedir!) hem rüzgar ve güneş enerjisinin maliyeti daha çok bu durumda nükleer enerji daha mantıklı ama temiz enerjiyede karşı olmadığımı belirtmek isterim.
    3 ...
  21. 54.
  22. Çevre Kanunu'nu hazırlayan komisyonda görev yapan, 1980'li yıllardan beri nükleer enerjiyle yakından ilgilenen Prof. Ülkü Azrak, Japonya'daki felaketin ardından görüşlerini aktarıyor:
    Atom santralı iddia edildiği gibi temiz enerji üreten bir sistem değildir. En gelişmiş nükleer santrallarda bile önlenemeyen sızıntılar dolayısıyla çevreye, az da olsa, radyoaktif etkiler yayılmakta, Almanya'daki bazı nükleer santrallarının yakın çevresinde çocuk lösemileri giderek artmaktadır.
    Şunu herkesin kesin olarak bilmesi gerekir ki, Ecemiş fay hattının merkezi Akkuyu'dan sadece 160 km. uzaklıktadır. Deprem uzmanlarının 1998'de Niğde'de düzenlenen bir sempozyumda belirttikleri gibi, Ecemiş fayı aktif bir faydır. 27 Haziran 1998'de Ecemiş fayında meydana gelen deprem sonucunda 150 kişi yaşamını yitirmiştir.
    Bundan sonraki depremin Akkuyu'da yapılacak nükleer santral için yaşamsal bir tehlikeyi ortaya çıkarmayacağını kim garanti edebilir?
    Bu alandaki uzman bilim adamlarının seslerini yükseltmemeleri şaşılacak bir şeydir... Japonya'daki kazadan sonra Almanya halkı sokaklara dökülmüş ve Federal hükümetin bir süre önce ömrü dolan bazı nükleer santralların işletme süresinin uzatılmasına iliş kararının iki gün içinde geri alınmasını sağlamıştır. işviçre nükeer santral yapımından vazgeçmiştir.
    Türkiye'de ise iktidar, Atom Enerjisi Kurumu'nun 1997'de verdiği eski tarihli lisansa dayanarak Akkuyu atom santralının yapımını, Çernobil felaketini önleyemeyen Ruslara ihalesiz olarak vermiştir. Kendimizi imha edecek bombayı kendimiz imal ediyoruz...

    (bkz: http://gundem.milliyet.co....2011/1365655/default.htm)
    2 ...
  23. 53.
  24. 2009da strasburg'ta düzenlenen e-mrs'te (material research society), bir türk profesörün kalkip sunum yapana ayar vermesine neden olan konudur.

    genel konulari yenilenebilir enerjiler, günes pilleri, fotovoltaikler, co2 recycling, enerji icin nanoteknolojik uygulamalar vs. olan bir kongrede, sunum yapanlardan biri kalkti ve nükleer enerji ile ilgili bir konusma yapti. yillarini, emegini temiz enerjilerin kullanilmasi, veriminin arttirilmasi icin harcayan insanlarin gözü önünde.

    konusma bitince, izin alip ayaga kalkan, plastik günes pillerinin yaraticisi türk hoca sunlari söyledi:

    "yanlis anlamayin, ben nükleer enerjiye karsi degilim. hatta desteklerim! tabi eger uzayda yapiyorsaniz ve enerjiyi dünyaya transfer edecek bir yol bulursaniz neden olmasin?"

    bu yorumdan sonra salonda cit cikmadi. konusmaci da dahil kimse agzini acamadi.
    3 ...
  25. 52.
  26. kurulmamasi gereken ama ayrica kurulmasi da gereken bir enerji kaynagi.
    japon´yadan sonra türkiye´de de ayni felaketin olma olasiligini göze alirsak ve bunun cöpünü düsününce (bkz: gama ışınımı) kurulmamasi en güzeli; fakat ufak ve sadece deney amacli kullanilmasi, hatta atom mühendislerinin hakli olarak "bosuna mi okuduk?" dememeleri icin gelisimde katkida olacaklari gercegi ile bir veya iki adet, en güvenli santralin kurulmasi gerekmektedir.
    1 ...
  27. 51.
  28. aygaz tüpü ile atom reaktörünü ayırt edemeyen zihniyetin başında olduğu hiçbir şey insana güven vermez.
    1 ...
  29. 50.
  30. japonya'daki felakete rağmen ülkemizde yapılacak santraldir. teknoloji devi olan japonya bile karşısında aciz kalıyor. bize göre 'her iş risklidir', dolayısıyla bu da öyle aygaz tüpü riskindedir. çünkü biz her türlü acil durumda, teknolojide, her şeyde dünya devi bir ülkeyiz. japonya'nın başına gelen bizim başımıza gelse anında hallederiz işi o derece. ya ülke toptan havaya uçar, bunlar hala tüpteler.

    başlarım enerjine. kaynaklar senin elinde seferber et, gerekli enerjiyi güvenli yerlerden elde et. ar-ge denen olayı pratiğe dökün artık. deprem kuşağına nükleeri inşa etmek yerine yenilenebilir enerjiye yönel. şimdi o santral yapılırken de garanti bir bokluk çıkar ya neyse... depreme gerek kalmadan sonumuzu hazırlarız.
    0 ...
  31. 49.
  32. 48.
  33. dünyadaki büyüklük önemlilik sırası bir ülke için nükleer güce sahip olması ile belirlenir. nükleer güç önemlidir ancak nasıl yapıldığı, nereye yapıldığı ve nasıl çalıştırılacağı da çok önemlidir. nükleer enerji santrallerinin kurulduğu ülkelerde nükleer enerji konusunda biliminsanları yetişir ve bilimsel patlama yaşanır. nükleer enerjiye karşı eylem yapan green-peace üylerinin bu eylemleri nükleer güç olan ülkelerde yapmadığı bilindiğinden, green-peace'ın eylemleri de inandırıcılık dışıdır. ancak ülkemizin bugünkü şartlarında bu sistemi kuracak,denetleyecek kadro ve onların başındaki zihniyet büyük soru işareti ve güven duymama nedenidir. insanın aklına bor'A ne oldu diyesi gelir.

    not:Borlu Katı Yakıtlar/Hücre Yakıtları/(Fuel Cells)
    Son günlerde sodyum borohidritin'in kullanıldığı, sodyum borohidrattan enerji üreten hücre yakıtıyla ilgili çalışmalar hız kazanmıştır. Sodyum borohidratın kimyasal bağlarında hidrojen mevcut olup, katalist hidrojeni açığa çıkarmakta veya elektrik üretmektedir. Bu üretim de temel prensip ise su ile boraksın reaksiyonudur. Bu reaksiyondan üretilen hidrojen direk içten yanmalı motorlara beslenebilir veya hücre yakıtlarında kullanılabilirler.
    2 ...
  34. 47.
  35. 46.
  36. enerji kaynaklarının hemen hepsinin dezavantajlı yönleri vardır. Termik santralleri çevreyi kirletir, hidroelektrik santral ekolojik dengeyi etkiler, rüzgar türbinleri gürültü kirliğine neden olur, bir de kuş ölümlerine v.s...v.s.
    ancak sözkonusu olan nükleer santral olduğunda, hele ki Türkiye'de kurulması gözönüne alındığında sonuçları vahim olacak bir düşüncedir. her ne kadar ilk kurulum maliyeti çok yüksek olsa da enerji verimliliği açısından çok avantajlı bir yöntem ama sızıntı olması durumunda etkisi yıllarca sürecek ve hissedilecek zararlı potansiyellere sahipitir. özellikle türkiye'de, yalap şalap iş yapma, sadece günü kurtarma, güvenliliğe önem vermeme ve herşeyden önemlisi herşeyi allaha havale etme gibi nedenlerle sık sık patlama olacağından enerji üretiminde kullanılmaması gereken yöntemdir.
    0 ...
  37. 45.
  38. ülkemizin yüksek derecede enerji ihtiyacını karşılayacağı aşikar olan santral türüdür.

    ancak tutar da santrali fay hattının üzerine yaparsak ki kesin öyle yaparız.

    bu yedi ceddimizin ufo tarzı yaratıklara dönüşeceği bir süreci başlatacaktır.

    kısaca kolaya kaçmadan doğal enerji kaynaklarına yatırım yapmalıyız. yoksa japonlardan kat kat kötü olur sonumuz.
    4 ...
  39. 44.
  40. 43.
  41. hifroelektrik santrallere nazaran daha güvenlidir. en azından arkeolojik alanları su altında bırakmaz.
    2 ...
  42. 42.
  43. sanıldığı gibi nükleer santraller hala çağımızın enerji kaynağı değildir. türkiye'nin enerji açığının uzun vadede çözümü nükleer enerji gibi gözükse de aslında bu faaliyetin maliyetinin oldukça yüksek oluşu olası tehlikesini de gözönüne alırsak çok ta mantıklı olmadığı anlamına gelir.

    sanıldığının aksine dünyadaki tek önemli kaza çernobilde olmamıştır.

    bkz
    1952 Chalk River deneme reaktörü çekirdek erimesi
    1957 Windscale/ingiltere Askeri amaçlı reaktörde yangın, 1.5x10 Bq radyasyon kaçağı
    1958 Vinca/Yugoslavya deneme reaktörü çekirdeğinin aşırı ısınması, 6 bilim insanı radyasyona maruz kaldı, 1'i öldü
    1961 SL 1, iDAHO FALLS/ABD Askeri deneme reaktörü infilak etti, 3 işçi öldü
    1966 Enrico Fermi/ABD deneme reaktörü kısmi çekirdek erimesi
    1969 Lucens/isviçre deneme reaktörü kısmi çekirdek erimesi
    1972 Fürgassen/Almanya 640 MW kaynar sulu reaktörde bir yüksek basınç sübabının çalışmaması, radyoaktif buhar kaçağı
    1975 Tsuruga-1/Japonya 340 MW kaynar su reaktörü bir boru hattında kırık. 37 işçi radyasyona maruz kaldı
    1975 Leningrad-1/Sovyetler Birliği 380 basınçlı-su soğutmalı reaktörde kısmi çekirdek erimesi
    1977 Bohunice A-1/Slocakya 100 MW gaz soğutmalı reaktörde çekirdeğin aşırı ısınması, radyasyon sızıntısı
    1978 Brunsbüttel/Almanya 770 MW kaynar su reaktöründe bir buhar hattının
    kopması, radyasyon sızıntısı
    1979 Three Miles island/USA 880MW basınçlı su reaktörü çekirdek erimesi, iyot-131 kaçağı
    1986 Çernobil 4/Ukrayna 1000 MW basınçlı su soğutmalı grafit reaktörü güç infilakı, yangın-yakıtının yüzde 70'i dünyaya yayıldı
    1987 Trawsfynydd/ingiltere 200 MW gaz soğutmalı reaktör yangını
    1991 Mihama-2 Japonya 500 MW basınçlı su reaktörü bir boru hattının kopması ile radyoaktif buhar kaçağı
    1992 Sosnovy Bor/Rusya 1000 MW basınçlı su soğutmalı reaktörün bir yakıt elemanı kanalının kopması
    kaynak: http://www.anarsi.org/ars...=143&tip=1&ust=48

    ayrıca: http://www.itusozluk.com/...Ckleer+santral+kazalar%FD

    çernobil rus beceriksizliğinin en açık ifadesidir. öte yandan kamuoyundan saklanamayacak boyutta meydana gelen felaket geri dönülmez sonuçlara yol açmıştır. itiraz edebilir miyiz? hem sadece çernobilde olsa bu kaza yine az mı gelir. hayır şunu anlamıyorum. bakın gençler bu kaza öyle bam güm patlayıp 2 gün yandıktan sonra enkazı temizle sonra yerine başka bir şey yap işi değil. aradan 25 sene geçtiği halde halen radyasyon sızdırıyor çernobil. yani ulan ne patladı be hadi balkonumuzdan izleyelim diyeceğin bir şey değil. bak üstelik bu patlama seninle yaşıt la.

    şimdi japonyaya bakalım. japonya yeraltı ve enerji kaynakları bakımından fakir bir ülke, haliyle enerji açığını nükleer santralle kapatmak zorunda. ancak alınan onca güvenlik önlemine v uçuk 10.00 şiddetinde depreme dayanır safsatasını işte geçen hafta gördük. ordan dünyaya yayılacak radyasyonun zararını var sen hesapla. peki değdi mi.
    yok. kendi öz kaynaklarınla elindeki onlarca çeşit temiz enerji kaynağını kullanmaz buna özenirsen sonra "radyasyondan kaçarak kurtulmaya çalışırsın"

    (bkz: radyasyondan kaçarak kurtulan millet)

    şimdi kaynak diyorum ama ağlama petrolümüz yok diye. suyun var, rüzgarın elinde kapı gibi güneşin var be.
    akdeniz'de yıllık güneşlenme süresi3000 saatten fazladır
    çevreci değilim deyip yaftalardan kurtulmak isterdim ama öyleyim kardeş.

    ben çevrecinin danıskasıyım

    kapitalizmin vahşi doymak bilmez midesine çevremi de geleceğimi de feda etmem.
    5 ...
  44. 41.
  45. yeni çağın enerji üreticisidir. dünyadaki tüm gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler tarafından devreye alınarak derin bir oh çektiren sistemdir. karşı çıkılmasının sebebi tamamen yanlış bilgi, yanlış yorum ve ortada olan neredeyse tek kötü örnek olan çernobil dir. halbuki biraz araştırılsa, çernobil patlamasının resmen zorla oluşturulduğunu görülür. böylesine büyük bir ihmal, hiçbir insanın yapabileceği bir iş değildir. peki, neden yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmıyoruz? çünkü son derece yetersizdir. rüzgar, güneş ve sudan yararlanılarak üretilen enerji sadece lokal bölgelere yeter. örneğin bir evin kendi elektriğini karşılaması ya da bir kasabanın elektriğinin rüzgar enerjisiyle sağlanması gibi. böyle sistemler için çok geniş araziler gereklidir. türkiye, böyle geniş arazileri boş beleş işler için ayırma lüksüne sahip bir ülke değildir. fosil yakıtlar da sonsuza kadar kullanılacak değil. farklı kaynaklarda, farklı tükenme zamanları yazılsa da elbet bir gün biteceğini biliyoruz. ayrıca kömür yaktığınızda açığa çıkan kükürt, havadaki hidrojen ve oksijen ile birleşerek sülfürik asit meydana getirir. bu da asit yağmuru demektir ki, bu olayın yeryüzünde yaratacağı tahribat herkesin malumudur. nükleer santral geçmiş teknolojilerde bazı açıklar içeriyordu, doğrudur. fakat şimdilerde son sistem güvenlik ögeleriyle donatılmış santraller, bırakın depremi, en ciddi terör saldırılarında bile tehlike oluşturmuyor. keşke kağıt kalem alıp herkese anlatabilsem sistemini. böyle güvenli bir sistemi hayatınızda görmemişsinizdir. diyelim ki tehlikeli bir durum arzediyor. ulan kıçınızın dibinde ermenistan da var bir santral. o patlarsa ne olacak? yine kıçınızın dibinde oyun hamuruyla oynar gibi uranyumla oynuyor iran. buna ne diyorsunuz? tehlikeyse tehlikedir. kilometreler kurtarmaz sizi. ha burada, ha dibinizde; ne farkeder. avantajı cabası... japonya, yaklaşık 55 yıl önce atom ve hidrojen bombası gördü üzerinde. yaşanılan yıkım 50 yıl içerisinde düzeltildi. küçücük kore ülkesinde 16 nükleer santral mevcut. fransa tüm enerjisinin %96 sını nükleer santrallerden karşılıyor. hindistan, pakistan, hatta iran gibi az gelişmiş denilen ülkeler de nükleer güce sahip. burada bir not eklemeliyim. hindistan daki santralde thorium elementi kullanılıyor. yani diğerleri gibi uranyum değil. ve ilginçtir ki dünyadaki thorium rezervinin %75'i eskişehir sınırları içerisindedir. inşallah artık uyanırsınız bazılarınız!

    (bkz: grinpiys embesil bir topluluktur)
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük