amerika'da satılanları aynı tadı vermez. kıvamı farklıdır, fındık/kakao oranı farklıdır, kötü değildir yine ama aynı güzellikte değildir. bir de plastik içinde satılır, bizdeki gibi cam kavanozda değil.
reklamında kafasında bone olan adamın nutellayı karıştırdığı kaşığı yalayıp tekrar karıştırması nedeniyle iğrenilen bö olunan hededir. ilkokul yıllarımdan beri yemekteydim halbuki...*
ekmek üzerine sürüp yenilebilen şeylerin kralı. çikolata yeme ihtiyacını ortadan kaldıran , yokluğunu farketmek kişiyi üzüntülere boğacak yiyecek. taklitlerinin yakayamadığı kıvama sahip, bir nevi coca cola.
insan mazoşistliğinin nerelere varabileceğinin göstergesi. öyle ki soğuk bir kış günü sırf sertleşmesin,yumuşak formunu korusun diye kendi battaniyesiyle sarıp sarmalayan saatler sonra da dişleri takırdarken kaşık kaşık götüren ama hazzın doruklarına ulaşmış psiko insanların bir numaralı besin kaynağı.**
analog kullanılan devirlerde çift çanak sahibi insanların hangi alman kanalını açsa mutlaka on beş dakika içinde en az bir kere göreceği yiyecek. sarı sarı insanların ekmeklere sürerek yemek suretiyle tv karşısındaki aç üniversite öğrencisinin içini gıcıklayan şey..
birçok insanın ekmekleri bir kenara atıp kaşık kaşık götürdüğü yiyecek. tek sorunu rakip markalara göre biraz daha pahalı olması. sanırım hala formulünü keşfedemediler ki bir benzerine rastlayamadım henüz.
olay sadece bir kaşık nutella yemek, o an hissedilen tatlı ihtiyacını gidermek istemekle başlar; ancak bu durum hiçbir zaman planlandığı gibi gitmez. zira, kimse kavanozun dibini görmeden nutellayı elinden bırak(a)maz.
hatırlanılan tek şey, yenilen ilk ve son nutella kaşığıdır. o ilk ve son kaşık arasındaki zaman dilimi kara bir deliktir zihinde. ne olduğunu anlamadan elde boş bir nutella kavaonuzyla kalırsınız. o size bakar siz ona.
ve bu, daha önce bilmemkaçıncı kez tekrarlanmış bir hadisedir. alışkınsınızdır.