istanbul üniversitesinde başötülü öğrenciler için ikna odaları kurduran. milli eğitim bakanının Allah, peygamber demesine meclis kürsüsünden çemkiren cehapeli din düşmanı bir milletvekilidir.
ikna odalarını inkar eden, o odaların hukuki konularda bilgi vermek maksadıyla kurulduğunu iddia eden, 167 üneversiteden 166'sının başörtüsünü serbest bırakmasının suç olduğunu, bu üniversitelerin suç işlediğini, yök başkanı özcan'ın da suç işlediğini, başörtüsü konu olunca işsizlik konuşalım diyen laikçi teyze. dikkatli baktım da, çok seksi duruyor. söylediklerinin benim açımdan bir önemi yok, kendi çapında bir direniş sergilemeye çalışıyor ama karşısında dev bir dalga var, fazla direnemez. tekrar söylüyorum, seksi kadın. beni de zaten bu yönü cezbediyor.
istanbul üniversitesinde görev yaptığı yıllarda ikna odaları kurup başörtülü öğrencilerin başlarını açmaları için ikna çalışmaları yürüten kadın.sevmem kendisini.
kendilerini "laik" diye addedmiyorum. (sanırım bu benim en doğal hakkım)
modernlik/özgürlük diyorlar bazı kesimlerde. özgürlüğü, diğerini sansürleyerek elde edemezsin. şayet bunu yaparsan özgürlük yanlısıyım diye geçinme. önümüze servis edilen bir kavram var ya da doktriner bir yapı. laiklik diyorlar, modernleşme diyorlar. gayet güzel. zinhar buna karşı değilim. iştigal olunan kavramlarla tezatlık gösterilince ben bunu bir şablona sokamıyorum, sorun burada...
laisite'de başörtülüleri fetih suresinin ayetlerinin (inna fetahna leke fethan mübina) önünde dövmek yoktur, laisitede, öğretmen öğrencileriyle cuma namazına gittiği bunun sıradışı lanse etmek yoktur. laisitede cuma namazı vaktine bilerek sınav koymak yoktur. laisitede başörtüsü olduğu için bursu kesilen öğrenci yoktur.
birini vitrine koyarken, diğeri yerle bir etmek bir doktrin/düşünce yapısı değildir. varsa da bu laisite/o bu şu değildir. despotizm/faşizm/sansür koymaktır bunun adı.
barajı geçemeyen sol fraksiyonlar var ya, onların daha sağlam duruşları var. filistin/gazze eylemlerinde özgürlük adına çoğunda destek vermişlerdir. peki diğerleri? yapıcı değil, yıkıcı. düşüncelere set çekici...
git bak, fransa'da en katolik öğretmen anaokulu çocuklarını kiliseye götürüyor. ya da haç takıp geliyor öğrenci derse. başörtüsüyle giriyor devlet yurduna. peki insanlar buna takılıyor mu? ben le monde'un ya da le figaro'nun bunu manşetten verdiğini hiç görmedim. zira onlar bunu düşünmeyecek derecede level atlamış insanlar. geçmişlerinden ders çıkarmışlar. buradaysa hep tekrar, hep tekrar. öğretmenim olsanız yemin ederim dersten kalmayı seçer, sizi dinlemem...
biliyoruz ki intihal kibarca akademik hırsızlık, kabaca hırsızlık demektir. intihali gizli bkz fasilitesi ile süslemedim ya açıklamasını ben yapıyım dedim.
ulan bu laik barkodunu alınlarından çıkarmayan taifenin ne biçim bir ahlak anlayışı vardır ki intihalci bir kadını cumhuryetin simgesi ilan ederler?
kısaca bu kadının mahallemizdeki kahve ahalisinden tek farkı bir meslek sahibi olmasıdır. yoksa aynı boş muhabbetler, bir yere varmak yok.
ikna odalarının celladı.birde pişkin pişkin ekranlara atatürk yandaşlığı yapmaya çalışmaları komikliklerine ayrı stabilite katmaktadır.yüzündeki şeytaniliği görmek yetenek işidir.*
1970 li yıllarda iktisat'taki ülkücü akademisyen grubunda yer aldı. cumhurbaşkanı fahri korutürk'ün 27 mayıs 1976'da "türkiye için en büyük tehlikenin pantürkizm ve panislamizmolduğunu vurguladığı demecine karşı yayınladığı bildiride imzası var. serter'in doçentken yazdığı sevgi dünyası adlı dergiyi bir tarikatın yayınlattığı ortaya çıkınca bu durumu kabul etmek zorunda kaldı. kendisi dergide türk-islam sentezini ve eğitimde japon modelini savunan yazıların yanı sıra 'dini şiirler' de kaleme alıyordu.* iÜ eski rektörü kemal alemdaroğlu'nun yardımcısı olan nur serter, görevi bırakıp add'de etkin rol oynadı. rektör yardımcılığı döneminde -ki bu dönem benim siyasal sıralarında olduğum dönemdir- müthiş bir fikirle ikna odası kavramını oluşturarak bizzat okula girmeden başların açılması gerektiğini kızlarımıza anlatarak onları büyük bir yanlıştan (!) döndürdü. rektör yardımcılığını bırakmasına rağmen iktisat fakültesinde öğretim üyeliği devam ederken tam 2 buçuk sene hiçbir derse girmeyerek üniversite tarihinde bir rekora da imza attı.
(bkz: bankamatik memuru)
28 şubat sürecinde adı sık sık duyulan ve kendisi de sıklıkla tvlerde boy gösteren bu bünye; add başkan yardımcılığı görevini üstlendi. sevgi birliği tarikatı bağlantısını ortaya çıkaran murat bardakçı'ya verdiği yanıtlarda ispirtizma ve nostradamus özentili bir grup olduklarını ve o dönemlerin artık geçtiğini hatta içinde yazıları bulunan derginin diğer yazar ve yazılarına bakmadığını savundu.
(bkz: yersen).
daha da geriye gidersek eğer;
prof. dr. nur serter, istanbul Üniversitesi iktisat fakültesi Öğretim Üyesi. babası emekli kurmay albay emin aytekin. 27 mayısçı darbecileri arasındaydı. 27 mayıs sabahı, cumhurbaşkanı celal bayar'ın oturduğu Çankaya köşkü'nü kuşatanlar arasında o da vardı. ihtilal Çıkmazı diye bir de kitap yazan aytekin, darbe öncesinde cento'daki amerikalı subaylarla çok samimi olduğunu anlatır. dönemin cumhurbaşkanlığı muhafız alayı komutanı osman köksal, aytekin'i "27 mayıs'ın iki yüzlü adamı" diye itham eder. *
son olarak vekil olmadan önce meşhur cumhuriyet mitinglerine sadece konuşmacı olarak değil bizatihi organizatör olarak katıldığı, öğretim üyeleri ve akademisyenlere gönderdiği mitinglere çağrı mektuplarının altında imzası bulunmasıyla ispatlanmıştır.
kısaca eski darbecilerden birinin kızı olarak kalmayıp, ilgili dönemde darbecilerle birlikte bu ülkenin cumhurbaşkanının köşkünü kuşatarak eylem yapabilen, bir tarikat uzantısı dergide türk-islam sentezine dair yazılar yazan, daha sonra atatürkçülüğe sığınarak genç kızların giyinmelerini eleştirmek bir yana zorla ve ikna yöntemiyle onların başlarını açmaya çalışan, tamamen sivil toplum oluşumu olarak lanse edilen cumhuriyet mitinglerine aday olduğu parti adına katılarak oy simsarlığı yapan klasik bir öyküye sahip, sol anlayışının daha nice zaman çırpınacağına delil, atatürkçülüğü sömürmenin getirdiği makam ve mevkileri gösteren bir ibret.
evet manşette şöyleymiş:
Sonunda bu da oldu; Nur Serter Atatürk'ün ruhunu çağırmış.
böylelikle, miş'ler ile, muş'lar ile nasıl gazetecilik yapıldığını bize göstermiş oluyor zaman. hatta, magazin dergilerineki "şu manken, şu türkücü ile büyük aşk yaşıyormuş, şu türkücü şundan ayrılmış" gibi manşetler attığını düşünürsek, kaldı ki: haberin kendi zaten, miş, muş'tan oluşuyor. aslında bazı ideolojik reflexlerimizi iptal ederek bu haberi okuduğumuzda çok komik birkaç ironi'nin ortaya çıktığını görebilir, eğlenebilirsiniz. işte budur zaman.
bunun üzerine bu da benim iddiammış:
x isimli kişi, y isimli kişi ile yaptığı msn görüşmesinin kayıtları arasında geçen konuşma aynen şöyleymiş.
y-merhaba abi, ben y
x-ben zaman gazetesi bilmemnesi x
y-abi duydun mu?
x-neyi duydum mu?
y-nur serter xx isimli kişiyle buluşmuş, ve yarım saat kapılar kapılar arkasında konuşmuş.
x-darbeci bunlar abi darbeci.... ben gidiyorum!
y-dur abi nereye ?!?!?!
x-acil bi işim var da!
ertesi gün, zaman'ın manşeti!
nur serter x adlı kişi ile darbe planları yapıyormuş
istanbul universitesi'ndeki ikna odalarının mucitlerinden. basörtülü bayan öğrencileri, başlarını açmaları ve özgürleşmeleri! konusunda ikna etmeye çalışarak sevdiğini iddia ettiği fakat gerçekte kemiklerini sızlattığı atatürk'e layık olmaya çalışan insan evladı.
atatürk'ü sevmenin normal bir şey olduğunu kavrayamayıp o'nu putlaştıracak kadar olayı abarttığını düşündüğüm canlı. bu basit ve sevimsiz hareketleri ile insanları mustafa kemal atatürk'ü sevenler ve sevmeyenler diye gruplandırmaya bile itmiştir kendisi. aldığı nefese şükredeceğine nereden bir açık yakalasam da miting düzenleyip prim yapsam diye düşünmektedir kanımca.
