istanbul Üniversitesi iktisat Fakültesi'ni bitirdi. Doktorasını aynı fakültede tamamladı. London School of Economics'de doçentlik tezi çalışmaları yaptı. istanbul Üniversitesi iktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi Anabilim Dalı'nda Öğretim Üyesi olarak ders verdi. 1982'de doçent, 1988'de profesör unvanını aldı. istanbul Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve Çalışma Ekonomisi Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı. Farklı alanlarda 6 kitabı yayınlandı. Çağdaş Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcılığı görevlerini yürüttü. , (d. 10 Kasım 1948 istanbul Türkiye), yirmiüçüncü Dönem istanbul milletvekili ile Parlamentolararası Birlik (PAB) Türk Grubu Üyesidir. Evli ve 1 çocuk annesidir.
din düşmanı, ama kendisi, sapık bir cemaatin üyesi,
"Nur Serter imzalı bir okuma parçası...
Hep birlikte okuyalım:
"Gençliğin kimi beğenip beğenmeyeceğine, neyin yanlış ya da doğru olduğuna, hangi inanca bağlanıp bağlanmayacağına, hangi tutum ve davranışın erdem olması gerektiğine karar vermek için Atatürk’ten teyit arar duruma getirilmesi, zaman içinde bireyin aklına, mantığına, düşüncesine, kararlarına olan güveni zedelemekte, robot insan üretimini hızlandırmaktadır. Atatürk gibi akla değer veren bir lideri kullanarak düşünemeyen insan yetiştirmek, ancak Atatürkçülüğü anlayamayan fanatik Atatürkçülerce başarılabilirdi..."
* * *
Ve şimdi de soralım bakalım, eskinin "istanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı", bugünün CHP Milletvekili Nur Serter Hanım’a...
BiR Bu satırları ne zaman yazdınız?
iKi Hálá aynı kanaati taşıyor musunuz? Eğer değiştiyseniz hangi noktada ve neden değiştiniz?
ÜÇ Sözünü ettiğiniz "fanatik Atatürkçüler" kimlerdir?
DÖRT "Her konuda Atatürk’ten teyit aramak" ne demektir? Birkaç örnekle bunu açıklayabilir misiniz?
BEŞ Tarikat üyeliğiniz söz konusu mu? Beyti Nur adlı tarikatın içine girdiniz mi?
ALTI Beyti Nur tarikatının yayın organında makale yayınladınız mı?
YEDi Herhangi bir yayın organında doçentlik sınavınızı Beyti Dost tarikatının size sağladığı ruhi destekle kazandığınızı yazdınız mı?"
not: Hürriyet gazetesi, 13/12/2007 tarihli ahmet hakan coskunun yazısından alıntıdır.
atatürk düşmanları ve yobazlar tarafından ağır saldırılara ve galiz hakaretlere maruz kaldığına göre, muhakkak ki gocunmalarına neden olacak akıllı işler yaptığı kesin olan, sadece bu yönü ile dahi takdir edilmesi gereken değerli bir bilim insanı, temiz siyasetçi kişilik.
nur sertel e saldıranlara öneri: önce bu milletin, bu devletin paralarını, kaynaklarını sömüren, 80 yılda kazanılmış değerleri birer birer emperyalistlere kaptıran, satış sonrası alınan paraları aralarında üleşen, bu arada kendilerini dini bütün müslüman gösterip haklın gözünü boyayan siyasetçileri eleştirin erkekçe.
nur sertel ne yapmış size. sadece sömürü düzeninizin tekerine çomak sokmaya çalışması mı suçu.
uyanın beyler uyanın. sözlüklerde yazar olduğunuza göre, sizin de bu hampadan, bu vurgundan sebeplendiğiniz düşünülemez herhalde. o halde neden bu kin, bu öfke, bu nefret; bu vatanı, bu milleti, bu cumhuriyeti hiç bir maddi çıkar düşünmeden sevenlere, koruyan ve kollayanlara karşı...
ayıp yahu.
adam olmak için illa daşak gerekmediğinin göstergesi. hocam hakkında olumsuz yazanların hepsinin rejimle, mustafa kemal'in çağdaş ilkeleri ile problemi vardır, kaale almanın gereği yoktur.
'Türban, kadını ikinci sınıf birey konumuna indirgeyen, kadın-erkek eşitliğini ortadan kaldıran, ikinci sınıf bir giyim tarzıdır'' vecizesini soyleyen mebus.
nur sertere sormak lazim insanlik bir kiyafet uzerinden mi degerlendirilebilir. simdi bende cikip kirmizi renkli ayakkabi kadini ikinci sinif birey konumuna indirger diye konussam ne diyor lan bu salak derler degil mi?
ayrica sen kimsin yahu birinci sinif giyim tarzini altmisbesinci sinif giyim tarzini belirliyorsun. simdi uzerimde kahverengi gomlek var kacinci sinif bir giyim tarzi oluyor bu? beni aydinlatirsa sevinirim nur hanim...
ayar yemekten sınır tanımayan, bıkmayan, yılmayan, usanmayan, arlanmayan profdur kendisi. bana gore kemal alemdaroğlu'ndan ziyade tuncay ozkan'ın kadın versiyonudur. kemal alemdaroğlu kulakken o boynuzdu ve geldi geçti. acaba diyorum yakında medya patronluğuna soyunaraktan tuncay özkan'ı da tozuna katar mı?
haa bu arada yediği ayar örneklerinden bir kaç tanesi için;
atatürk'ü sevmenin normal bir şey olduğunu kavrayamayıp o'nu putlaştıracak kadar olayı abarttığını düşündüğüm canlı. bu basit ve sevimsiz hareketleri ile insanları mustafa kemal atatürk'ü sevenler ve sevmeyenler diye gruplandırmaya bile itmiştir kendisi. aldığı nefese şükredeceğine nereden bir açık yakalasam da miting düzenleyip prim yapsam diye düşünmektedir kanımca.
istanbul universitesi'ndeki ikna odalarının mucitlerinden. basörtülü bayan öğrencileri, başlarını açmaları ve özgürleşmeleri! konusunda ikna etmeye çalışarak sevdiğini iddia ettiği fakat gerçekte kemiklerini sızlattığı atatürk'e layık olmaya çalışan insan evladı.
evet manşette şöyleymiş:
Sonunda bu da oldu; Nur Serter Atatürk'ün ruhunu çağırmış.
böylelikle, miş'ler ile, muş'lar ile nasıl gazetecilik yapıldığını bize göstermiş oluyor zaman. hatta, magazin dergilerineki "şu manken, şu türkücü ile büyük aşk yaşıyormuş, şu türkücü şundan ayrılmış" gibi manşetler attığını düşünürsek, kaldı ki: haberin kendi zaten, miş, muş'tan oluşuyor. aslında bazı ideolojik reflexlerimizi iptal ederek bu haberi okuduğumuzda çok komik birkaç ironi'nin ortaya çıktığını görebilir, eğlenebilirsiniz. işte budur zaman.
bunun üzerine bu da benim iddiammış:
x isimli kişi, y isimli kişi ile yaptığı msn görüşmesinin kayıtları arasında geçen konuşma aynen şöyleymiş.
y-merhaba abi, ben y
x-ben zaman gazetesi bilmemnesi x
y-abi duydun mu?
x-neyi duydum mu?
y-nur serter xx isimli kişiyle buluşmuş, ve yarım saat kapılar kapılar arkasında konuşmuş.
x-darbeci bunlar abi darbeci.... ben gidiyorum!
y-dur abi nereye ?!?!?!
x-acil bi işim var da!
ertesi gün, zaman'ın manşeti!
nur serter x adlı kişi ile darbe planları yapıyormuş
1970 li yıllarda iktisat'taki ülkücü akademisyen grubunda yer aldı. cumhurbaşkanı fahri korutürk'ün 27 mayıs 1976'da "türkiye için en büyük tehlikenin pantürkizm ve panislamizmolduğunu vurguladığı demecine karşı yayınladığı bildiride imzası var. serter'in doçentken yazdığı sevgi dünyası adlı dergiyi bir tarikatın yayınlattığı ortaya çıkınca bu durumu kabul etmek zorunda kaldı. kendisi dergide türk-islam sentezini ve eğitimde japon modelini savunan yazıların yanı sıra 'dini şiirler' de kaleme alıyordu.* iÜ eski rektörü kemal alemdaroğlu'nun yardımcısı olan nur serter, görevi bırakıp add'de etkin rol oynadı. rektör yardımcılığı döneminde -ki bu dönem benim siyasal sıralarında olduğum dönemdir- müthiş bir fikirle ikna odası kavramını oluşturarak bizzat okula girmeden başların açılması gerektiğini kızlarımıza anlatarak onları büyük bir yanlıştan (!) döndürdü. rektör yardımcılığını bırakmasına rağmen iktisat fakültesinde öğretim üyeliği devam ederken tam 2 buçuk sene hiçbir derse girmeyerek üniversite tarihinde bir rekora da imza attı.
(bkz: bankamatik memuru)
28 şubat sürecinde adı sık sık duyulan ve kendisi de sıklıkla tvlerde boy gösteren bu bünye; add başkan yardımcılığı görevini üstlendi. sevgi birliği tarikatı bağlantısını ortaya çıkaran murat bardakçı'ya verdiği yanıtlarda ispirtizma ve nostradamus özentili bir grup olduklarını ve o dönemlerin artık geçtiğini hatta içinde yazıları bulunan derginin diğer yazar ve yazılarına bakmadığını savundu.
(bkz: yersen).
daha da geriye gidersek eğer;
prof. dr. nur serter, istanbul Üniversitesi iktisat fakültesi Öğretim Üyesi. babası emekli kurmay albay emin aytekin. 27 mayısçı darbecileri arasındaydı. 27 mayıs sabahı, cumhurbaşkanı celal bayar'ın oturduğu Çankaya köşkü'nü kuşatanlar arasında o da vardı. ihtilal Çıkmazı diye bir de kitap yazan aytekin, darbe öncesinde cento'daki amerikalı subaylarla çok samimi olduğunu anlatır. dönemin cumhurbaşkanlığı muhafız alayı komutanı osman köksal, aytekin'i "27 mayıs'ın iki yüzlü adamı" diye itham eder. *
son olarak vekil olmadan önce meşhur cumhuriyet mitinglerine sadece konuşmacı olarak değil bizatihi organizatör olarak katıldığı, öğretim üyeleri ve akademisyenlere gönderdiği mitinglere çağrı mektuplarının altında imzası bulunmasıyla ispatlanmıştır.
kısaca eski darbecilerden birinin kızı olarak kalmayıp, ilgili dönemde darbecilerle birlikte bu ülkenin cumhurbaşkanının köşkünü kuşatarak eylem yapabilen, bir tarikat uzantısı dergide türk-islam sentezine dair yazılar yazan, daha sonra atatürkçülüğe sığınarak genç kızların giyinmelerini eleştirmek bir yana zorla ve ikna yöntemiyle onların başlarını açmaya çalışan, tamamen sivil toplum oluşumu olarak lanse edilen cumhuriyet mitinglerine aday olduğu parti adına katılarak oy simsarlığı yapan klasik bir öyküye sahip, sol anlayışının daha nice zaman çırpınacağına delil, atatürkçülüğü sömürmenin getirdiği makam ve mevkileri gösteren bir ibret.
ikna odalarının celladı.birde pişkin pişkin ekranlara atatürk yandaşlığı yapmaya çalışmaları komikliklerine ayrı stabilite katmaktadır.yüzündeki şeytaniliği görmek yetenek işidir.*
biliyoruz ki intihal kibarca akademik hırsızlık, kabaca hırsızlık demektir. intihali gizli bkz fasilitesi ile süslemedim ya açıklamasını ben yapıyım dedim.
ulan bu laik barkodunu alınlarından çıkarmayan taifenin ne biçim bir ahlak anlayışı vardır ki intihalci bir kadını cumhuryetin simgesi ilan ederler?
kısaca bu kadının mahallemizdeki kahve ahalisinden tek farkı bir meslek sahibi olmasıdır. yoksa aynı boş muhabbetler, bir yere varmak yok.
