Konya’da, bir medrese ziyaretinde molla, medreselilerin askere alınmamasını isteyince Mustafa Kemal patlıyor : ‘ Ne o ? Yoksa sizin için medrese, Yunanlıları yenmekten halkı zulümden kurtarmaktan daha değerli midir ? Millet kan içinde yüzerken, halkın en iyi çocukları vatan için dövüşür, cephelerde canlarını feda ederken siz burada genç, sapasağlam delikanlıları besiye çekmişsiniz ! Bu besili delikanlılarınızın askere alınmaları için hemen yarın emir vereceğim ! ’ s-98
uzun,upuzun gece
anılar fışkırır topraktan güz iner bu eski dünyaya
acı rüzgarıyla kapılarıyla
gördüm yüzünün soluk öfkesi
ta uzaklardaki kıs camı
gördüm,eski yanı bu yazgımızın karanlığın icinde ölümün ve zamanın
bırakın taşı,bırakın yağmuru
dışarda gri bir uğultukumlarda kanlı kelepcelerde ipince bilekler
alnım carpıyor karanlığa kırmıs acı
cırpınan göğsü orda kapanmayan boşluk
orda ağaran kan cözülen sevincgünün iyi olması icin eksiksiz ve yenilmeden götürmek icin
yüreği ve elleri yarına
bize kadar gelen rüzgarın sesi bu
düşüncenin ağrıları icinden
ölümü ve silahı yenerek yiğitce
kim yapabilir bunu kim
yaşayabilir bu acıyı yeniden
ey iyi ve yüce umut senin icin yürüdük yasamı