Beş sene oturdugum, bir mecburiyet caddesi haric caddesi olmayan,insanları güzel,üniversitenin gelmesi ile çok büyük bir gelişme gösteren şirin ilimiz.
bir diğeri için (bkz: istanbul)
bozkırı seviyorsan niğde'yide seversin şeklinde tanımlanabilecek şehir.şehrin coğrafyası da insanları da bozkırdan ibarettir.tabi bozkırdan ne anladığına bağlı.
elması, patatesi ve gecti bor un pazari sur essegi nigde ye atasözüyle ünlü memleketim. Nevşehir ve aksaray'ın il olması sonucu yüzölçümü küçülmüştür.Selçuklu mimarisinden örnekler bulundurmaktadır ayrıca köylerinde rumlardan kalma kiliselerde vardır. Birde bizim köyde Kurt'a canavar derler.
Üniversite'sinden başka bir şeyi olmayan, 6 yıl yaşadığım, küçücük caddesinde ayçiçeği çekirdeği yiyerek jöleli kafalarla hatun avına çıkan abazaların dolu olduğu, tüm esnafın dükkanın önünde oturarak "lan şu hatunu bi götürsek" diyerek üniversiteli hatunlara sarktığı, üniversiteli hatunların acaba şu abazalardan hangisine versek de kurtulsak dediği, üniversite öğrencilerinin üniversitenin yetersizliklerinden ve kendi kapasitesizliklerinden dolayı ya esrara yada hatuna vurdukları, herşeye rağmen sevdiğim fakat aynı zamanda nefret ettiğim şehir.
baba tarafından bir kaç akrabalarımın ikamet ettiği, bana kayseri'nin minik bir klonu gibi gelen * benzerlik açısından sessiz, sakin, kendi halinde bir ilimiz. ayrıca plaka kodu 51'dir.