sarkozy'yi yakından tanımak, onun kimi politikalarının arka planını daha iyi anlayabilmek açısından işe yarayan yazı şöyle:
ataları baba tarafından macar, anne tarafından ispanyol yahudileri'ne uzanan fransa cumhurbaşkanı sarkozy'nin ailesi, her iki kanatta da osmanlı'ya epey borçlu. baba tarafı türkler'i avrupa'dan püskürtme yolunda malkoçoğulları ile çarpışırken gösterdikleri gayret nedeniyle asilzadelikle ödüllendirilirken, anne tarafı engizisyondan osmanlılar'a sığınarak kurtulmuş. türkiye'nin ab üyeliğine soğuk bakan sarkozy'nin tercihi ise, ironik bir biçimde, osmanlı sayesinde hayatta kalan anne tarafından yana!
1620'lerdeyiz.yani osmanlı'nın, ordularıyla avrupa haritasını yeniden biçimlendirdiği yükseliş dönemi bitmiş, tarih kitaplarındaki ifadeyle "duraklama dönemi" başlamış. viyana kapılarına dayanan, eflak, boğdan ve erdel'i kendine bağlayan osmanlı imparatorluğu'nun baskısıyla o zamanın macaristanı da ikiye bölünmüş. ülkedeki siyasi elitin bir kısmı osmanlı'dan yana tavır koyarken, diğer kısmı avusturya ve vatikan'la birlikte davranıyor, osmanlı'ya karşı savaşıyor.
tarihimizde malkoçoğlu soyuyla simgelenen osmanlı akıncıları macaristan'da tuna boylarında at koşturuyorlar. haritalar neredeyse her gün yeniden çiziliyor. kavga sürüyor, ama bu biraz da artık birbirini yakından tanıyan hasımların kavgası; macar edebiyatında da yeri olan örneklerdeki gibi: rakipler, ölümüne kavga ediyor ama zaman zaman birbirlerini düğünlere, ziyafetlere davet ediyorlar.
malkoçoğlu ve sarkozy kılıç kılıca
osmanlı'da olduğu gibi karşı taraf da kendi kahramanlarına "türkler'e karşı" gösterdikleri direnç nedeniyle madalyalar takıyor, unvanlar, servetler bağışlıyor. işte 1628'de avusturya kralı 2. ferdinand tarafından, asilzade unvanıyla ödüllendirilen o macarlar'dan birinin adı mihaly sarkozy. yani, kısa süre önce fransa cumhurbaşkanı seçilen ve türkiye'nin ab üyeliğine çomak sokmaya hazırlanan nicolas sarkozy'nin büyük-büyük dedesi!
lejyonerin oğlu
baba tarafından sarkozy ailesi macaristan'ın tanınmış ve bir o kadar da sorunlu ailelerinden. türkler'e karşı savaştığı için asiller sınıfına dahil olan, dolayısıyla, toprak, unvan, yetki, mal ve mülke sahip olan ailenin izini sürenlerden biri, roma'daki la sapienzia üniversitesi öğretim üyelerinden ve fransa cumhurbaşkanı'nın kuzenlerinden peter sarkozy. macar hvg dergisi'ne verdiği bir demeçte aile tarihinin maceraperestler ve intiharlarla dolu olduğunu söylüyor. peter sarkozy'nin söz konusu ettiği bu maceraperestlerden biri de pal sarkozy, yani nicolas sarkozy'nin babası. avusturya sınırına yakın küçük bir macar şehrinin belediye başkan vekilinin oğlu olan pal, macaristan'da tıp fakültesini bitirdikten sonra yirmili yaşlarında kendine yeni bir hayat kurmak için macaristan'ı terk ediyor. hedef fransa, ama genç doktorun amacı tıp bilimi üzerine uzmanlığını geliştirmek değil. kendine maceracı ruhuna uygun yeni bir uğraş bulmakta da gecikmiyor: lejyoner oluyor! üniformasını giyer giymez de kendini cezayir'de buluyor. görevi, fransa'ya karşı direnen ulusal bağımsızlık savaşçılarına karşı düzeni korumak. birliği, sidi bel abbes bölgesinde çatışmalara katılıyor. aile tarihinin bundan sonraki birkaç yılı üzerine rivayet muhtelif ama kesin olan şu ki, nicolas'ın babası pal, cezayir'de çok kısa süre kalıyor ve paris'e dönüyor.
içkiyi ve kumar oynamayı seven, kadınlara düşkünlüğüyle tanınan eski lejyoner pal sarkozy, paris'te kendine yeni bir kariyer çizerek reklamcılığa başlıyor. renkli kişiliği, yaşadığı maceralar, "doğulu" olmanın verdiği cazibe ve konuşmayı da becermesi, pal sarkozy'nin fransa'nın tanımış ailelerinden "mallah"ların güvenini kazanmasına neden oluyor. pal sarkozy, zengin mallah ailesinin kızıyla evleniyor. ama birkaç yıl sonra kızı üç çocukla bırakıp, kayıplara karışıyor. işte o üç çocuktan biri olan nikolas o zaman daha dört yaşında.
macar kökleriyle arası iyi değil
sarkozy ailesinin baba tarafından ana kolları bugün macaristan'da yaşasa da, sülalenin en tanınmış ferdi, doğal olarak cumhurbaşkanı seçilen nicolas. ama o, açık söylemese de kendini macar olarak görmüyor. psikologlar bunun nedenini dört yaşında babası tarafından terk edilmiş olmayı asla hazmedememesi olarak yorumluyor. sarkozy asla bağışlamadığı babasına duyduğu nefreti, macaristan'a karşı da soğuk durarak sürdürüyor; örneğin macaristan'ın ab'ye katıldığı 2004'te baba tarafından atalarının doğup büyüdüğü macaristan'ın bocsa şehrinin onur vatandaşlığı teklifine yanıt bile vermemiş.
her fransız cumhurbaşkanı gibi önce türk düşmanı olup sonra türkiyesiz bir avrupa gerçeğini farkedince türk dostu olmaya yeltenen fransız insan. Sömürge ırktan olan bir ailenin soyundan geldiği bilinmektedir. *
kendisiyle dalga geçmek için hazırlanmış bir seçim afişinde şunlar yazıyor:
"birlikte...yoksullar, yabancılar, solcular, komünistler, homoseksüeller, aids'liler, sakatlar, eğitim bakanlığı, kültür bakanlığı, bağımsız gazeteciler, siyahlar, araplar ve karımı benden çalan adam olmadan...her şey mümkün!.."
fransızların çoğunluğunun içgüdülerinin dışavurumu. evet, bakın politik doğrucu olmaya gerek yokmuş. böyle bir adamı seçen bir halkın çoğunluğu ancak canavardır. ha ben bunu söyledim diye ırkçı mı oluyorum? hiç sanmıyorum, bildiğim kadarıyla orada çoğunluk sağlanınca başa geçiyor böyle tipler.
fransa halkının nasıl seçtiğini hala anlayamadığım kişi, faşist zat. belkide bunun tek bir nedeni vardır; egemen sınıf. her şeye rağmen fransa halkının geçit vermemesi gereken faşistin kralı.
sarkozy nin secimlerde kullandıgı afisin tercumesi:
birlikte...
yoksullar, yabancılar, solcular, koministler, homoseksueller, aids'liler,egıtım bakanlıgı, sakatlar, kultur bakanlıgı, bagımsız gazeteciler, siyahlar, araplar ve karımı benden calan adam olmadan her sey mumkun... *
fransa nın cumhurbaskanı olan kisinin secmenine olan vaatleri. avrupa hitler den sonra bu kadar fasist bir yonetici gormedi sanırım.
kafama takılan şu;
medyamız sürekli sarkozy'nin türkiye'yi ilgilendiren haberleriyle gazlayıp duruyor bizi.
eğer fransa'nın ermeni meselesindeki resmi bakışını reddeden ve türkiye'nin ab gayretlerini destekleyen bir sarkozy olsaydı karşımızda kendisi hakkındaki muhalefetimiz devam edebilecek miydi?
bir başka şekilde soracak olursak;
paris yangınında faşistçe, gerizekalıca laflar eden nicolas sarkozy, aynı zamanda "türk dostu" namıyla anılsaydı ne diyecektik?
şahsen 200yıldan bu yana süregelen pragmatik, denge siyasetine dayalı saçma sapan dış politika anlayışımıza da uygun olarak kendisi hakkında bol bol "...ama..."lı cümleler kurardık o zaman diye düşünüyorum.
[hey thuram kardeş, merak etme; ben de oradaydım!]
Fransa'da dün yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tur sonuçları belli oldu. Sarkozy; aldığı yüzede 53 oy ile rakibi Royal Segolen'i geride bırakarak Fransa Cumhurbaşkanı seçildi. 16 Mayıs'ta aynı partiden olan Chirac'tan görevi teslim alacak. Sosyal-demokrat Segolene yüzde 47 oy aldı.
ikinci turda, ilk turda en fazla oyu alan Halk Hareketi Birliği lideri Nicolas Sarkozy ile Sosyalist aday Segolene Royal yarışıyordu. ilk turda Sarkozy yüzde 31,18, Royal ise yüzde 25,87 oranında oy almıştı.
Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turuna katılım oranı yüzde 84 olmuştu. ikinci turda ise on yıllardır ulaşılan en yüksek katılım oranıyla, Fransız seçmenlerin yaklaşık yüzde 85'i sandık başına gitti. Resmi kayıtlara göre Fransa'da 44,5 milyon seçmen olduğu söyleniyor..
Sarkozy zaferini ilan ettiği konuşmasında, Fransa'da otorite, birlik ve kardeşliği tesis edeceğini söylerken: "Fransa'da herkes kendi yerini bulmalı" diyerek bundan sonraki programlarını da özetlemiş oldu. Öte yandan yaptığı konuşmada ABD'ye karşı sıcak mesajlar gönderen Sarkozy, Washington'un her zaman yanında olacağını ifade etti. Nicolas Sarkozy, zafer konuşmasında "Fransızların geçmişin fikirleriyle bağını kopardığını" söyledi. Paris'in yabancı ortaklarına seslenen Sarkozy, Fransa'nın kendisine ihtiyaç duyması halinde ABD'nin yanında olacağını söyledi. Mesaj yerini buldu.
Sarkozy karşıtları polisle çatıştı
Seçim sonuçların açıklanmasının ardından, polisle Sarkozy karşıtları arasında pek çok yerde çatışmaların çıktığı öğrenildi.
Tepkilerini sokağa çıkarak dile getirmek isteyen solcu ve anarşistler polislerle çatıştı. Paris'in merkezinde eylem yapan göstericilere karşı polis gözyaşartıcı bomba kullandı. Bastil Meydanı'nda bir araya gelen binlerce Segolene yanlıları ve değişik sol gruplardan eylemciler ise Sarkozy'nin maketini ateşe verdiler. Yaşanan olaylarda polislerin yaralandığı öğrenildi. Gece geç saatlerde ise polis tazyikli su sıkarak göstericileri dağıtmaya çalıştı.
Yine Fransa'nın Toulouse, Lyon, Nancy ve Metz şehirlerinde çatışmalar yaşandı. Marsilya'da polisin göstericileri dağıtmak için gözyaşartıcı bomba kullandığı görüldü. Nantes şehrinde 22, Bordeaux şehrinde ise 18 göstericinin gözaltına alındığı öğrenildi. Gösterilerin yapıldığı birçok yerde göstericiler polisin saldırılarına taşla karşılık verirken, Paris, Toulouse ve Rennes şehirlerinde 100'lerce arabanın ateşe verildiği gözlendi. Yine büyük gösterilerin dünzenleneceği düşünülen yerler arasında görülen Banliyölerde de yoğun önlemlerin alındığı görüldü.
Banliyölerde ve yoksul semtlerde olayların artacağı bekleniyor. Göstericiler Sarkozy'nin zaferini "Fransa için bir felaket" olarak değendiriyor. işsizliğin yüksek olduğu Paris'in yoksul semtlerinde yaşayan gençler Sarkozy ile birlikte "umutlarının yok olduğunu" ifade ediyorlar. Buralarda Sarkozy kin ve nefret eken biri olarak görülmekte. Çünkü, 2005 yılında yaşanan olaylarda Sarkozy'nin yabancılar ve göstericiler için söyledikleri insanların belleklerinde hala canlı.
"Amerikalı Sarkozy"e Tebrikler
ABD, ingiltere ve Almanya'nın liderleri, Fransa'da düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunu kazanan Nicholas Sarkozy'yi kutladı.
ABD Başkanı George Bush, Sarkozy'i telefonla arayarak hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratların alınan sonuçtan memnun olduklarını iletti. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Gordon Johndroe, yazılı bir açıklama yaparak, "ABD ve Fransa, tarihsel müttefik ve ortaktır" dedi.
Bazı yorumcular, Beyaz Saray'ın aylardır Sarkozy'nin kazanmasını arzuladıklarını, Fransa'daki muhalif cephenin ise Sarkozy'i "Amerikalı Sarkozy" diye andıklarına dikkat çekiyor.
ingiltere Başbakanı Tony Blair'in makamından yapılan açıklamada da, Blair'in de Sarkozy ile konuşarak tebriklerini ilettiği bildirildi.
Yine Almanya Başbakanı Angela Merkel'in sözcüsü, Merkel'in de Sarkozy'yi kutladığını ve bol şans ve başarı dilediğini söyledi. Merkel'in açıklamasında, Avrupa'nın kritik dönemlerinden birinde Almanya ve Fransa arasında yakın, güvenilir ve yoğun işbirliğinin sürmesinin önemine dikkat çekildi.
Nicolas Sarkozy'nin cumhurbaşkanlığına seçilmesi Avrupa Komisyonu'nda da memnuniyetle karşılandı. Fransa'yı kimin yöneteceği konusundaki belirsizlik, Avrupa'da bazı politikaların belirlenmesinde ertelemelere neden olduğu yönündeydi.
Babasının Oğlu Sarkozy!
Sarkozy de göçmen asıllıdır aslında. Kendisi Paris'te doğmakla birlikte ailesi, 1944 yılında Kızıl Ordu'nun Macaristan'a girişi ile ülkesini terk edip Fransa'ya yerleşir. Faşizmden çekinmeyen, ancak Sovyetlerden ve halkın ordusundan korkan bu 'soylu' aile Macaristan'da büyük toprak sahibiydiler. Faşizme karşı verilen savaşın bitmesi ile tekrar Macaristan'a dönen aile, tüm topraklarının ve mallarının artık sosyalist iktidar tarafından kamulaştırıldığını görürler. Kısa süre sonra Sarkozy'nin babası askere alınma korkusuyla tekrar Fransa'ya kaçar. Burada Fransa'nın Yabancılar Lejyonu'nda görev alır.
Halkı ve vatanı için görev yapmaz, ülkesinden kaçar ama sömürgeci Fransız ordusunda görev yapmaktan çekinmez.
Paris'te yaşayan Sarkozy'nin babası "Pal" olan ismini "Paul" olarak değiştirerek 'Fransızlaşır'. Yabancılar Lejyonu'nda 5 yıllığına görev alan baba Sarkozy Fransa sömürgesi olan Cezair'de görev alır. Cezair'in yanı sıra Vietnam'da da işgalci Fransız ordusu içinde Vietnam halkının, kurutuluş şavaşçılarının karşısında şavaşmaktan kaçınmaz. Bugün Sarkozy bizzat babası gibi ülkelere savaşmaya gitmese de, o kendi ülkesindeki göçmenlere ve yoksullara savaşını açmıştı. Hatta belki babasını sömürgelere gönderenler gibi, bu sefer kendisi asker gönderecektir.
Fransa sağının sözcülüğüne soyunmuş labunya. Fransa toplumunda son yıllarda giderek artan yabancı düşmanlığından ve milliyetçi hissiyattan yararlanarak cumhurbaşkanlığına ulaştı.
görevi esnasında popülist söylemlerinin dozunu azaltarak Türkiye ve Türkiye'nin AB perspektifiyle daha sağlıklı bir ilişki kurmasını umuyoruz. Gerçi kurmasa da,kendi bilir ya..
göçmendir. mert adam gibi duruyor. "evet ben de göçmenim, göçmenler biziz, bizimdir ama bundan sonra göçmen istemiyoruz." demiştir. helaldir.
ancak ben hala "fransız okullarındaki çocuklara abnin sınırlarının ırak ve suriye olduğunu açıklayamam" sözünü tam anlamıyla kavrayamadım.
son seçimlerle royal i geride bırakıp fransa devlet başkanı seçilmiş politikacı.
seçim sürecinde ve öncesinde kitle iletişim araçlarını çok iyi kullanan, içişleri bakanıyken yaptığı tuhaf ve hırçın çıkışlarıyla dikkat çeken, ayrılıkları tetikleyen-körükleyen, fransız toplumundaki güvensizlik ortamını, işsizlik problemini fazlasıyla kullanan ve böylece toplumdaki tedirginlikleri arttırıp bunu oya çeviren siyasetçi.
türkiye nin ab üyeliği konusunda imtiyazlı ortaklık önerisi yapar kendisi. ancak devlet başkanı olduktan sonra, bu konuda çok kesin ifadelerden kaçınacaktır. bunun da iki nedeni vardır:
ilki, siyasetçiler, oynadıkları makama erişene kadar belli kesimlerin istedikleri şekilde konuşurlar-vaadler verirler ki bu herkesin malumudur. seçildikten sonra devlet gerçekleri, uzun vadeli projeler bu vaadlere izin vermezler.
ikincisi de fransanın sistemidir: yarı-başkanlık sistemi. yarı başkanlık sisteminde, sistem değişkenlik gösterir, ülke politikasına yön veren erk ya da şahıs duruma göre değişir. eğer devlet başkanıyla hükümet aynı görüşteyse,aynı siyasi anlayıştaysa sistem yarı başkanlıktan başkanlık sistemine dönecek ve devlet başkanı ön plana çıkacaktır. ancak farklı görüşteyseler bu kez sistem, parlamenter sistem haline döner ve devlet başkanı geri çekilir. yani sarkozy nin faşits söylemlerini daha da dillendirebilmesi için hükümet seçimlerini de ezici bir şekilde kazanmaları gerekecektir.