Kime ve neye karşı olursa olsun, nefret insanın kendisini çürüten ve hatta "nefret suçları" kategorisine yaklaştıran berbat bir duygudur, tavsiye edlmez.
nefret etmek bir şeyden çok hoşlanmamak duygusundan çok daha ileri bir duygudur. tiksintiden de ileridedir. çünkü nefret etmek bünyesinde o nefret edilen şeyi imha etmek duygusunu da taşır. insan bir şeyden tiksinebilir. genellikle insanlar hoşnutsuzluğu, hoş gitmeyen birşeylere karşı duyulan hoşnutlsuzluğu "nefret etmek" le karıştırırlar.
ama gerçek nefret o nefret edilen şeye insanı yönlendirir, ve o şeyi imha etme enerjisi ve potansiyelini de kendi içinde barındırır.
nefret hissi insanın büyük ihtimalle aşk´tan bile önce hissettiği bir histir. nefret, haddızatında kendiliğinden oluşmaz. aşk, mesela kendiliğinden oluşur.
nefret hissinin oluşabilmesi için somut bir olay olması gerekir. ve bu olayın insan için "hayati tehlike" addetmesi, yani şahıs için çok önemli bir değere, herhangi bir çok değerli , şahsın kendine içselleştirdiği bir değeri yoketmeye yönelmiş olması gerekir. sonuçta ortada gerçek bir "tehdit" olmadan nefret olmaz. ve her insan gerçek tehditle, insan kızdıran olayları pek de güzel ayırt eder.
yolda sinyal vermeden şerit değiştiren adama kızarız, ama annemizi öldüren bir adamdan nefret ederiz. bu his o insandan tiksinti duymanın çok ötesindedir. o adamı bir yerde punduna getirsek öldürürüz de...işte gerçek nefret, budur.
Beter bir duygudur bu.Hissedilenden çok hissedene zarar verir.Hasta eder,mazallah...yataklara düşürür.Benim mesela vardır nefret ettiklerim.Hani içinde kötü duygu barındıramayan, temiz ruhlu insanlar vardır ya;aslında en güzel cezayı, o insanlar verir ,nefret etmeleri gereken insanlara..."yok sayarak" Varlığın beni ilgilendirmiyor, şu dünyada nefes alıyor olmanın hiçbir değeri yok tepkiselliğiyle.Bunu bilirim ama onu becermek de zor iştir gerçekten. Ben beceremeyenlerdenim maalesef.Çatır çatır,böğüre böğüre nefret edenlerdenim.Utanıyorum kendimden ama öyleyim.
Ama bunun iyi tarafları da var tabi...Dünya s.kime minare g.tüme olmazsınız bu durumda pek...Hırs denen şey,ruhunuza musallat oldukça,yaşama bağlılığınız da yükselir,az bi ölçek. Nefret etmeyen,nefret nedir bilmeyen temiz ruhlu insanlar sonunda 2 metrelik bir çukura gidecekleri yaşamlarında temiz adımlar atarken,siz şöyle diyebilirsiniz;"Ulan robot muyum ben! Heralde,insani duygular taşıyacağım.Nefret edeceğim,aşık olacağım.S..kmişim düzgün olmayı!.."Bu da bi bakış açısıdır.Evet hatta ,bunu sevdim.Sikmişim düzgün olmayı.Nefret ediyorum hepinizden!
duyguların en farkedilmezidir.sevginin bittiği yerde değil,bitmediği özlemle de desteklendiği anlarda ortaya çıkar.nefret ettiğin bigün sana geri dönerse de hemen yumuşayabilirsin,ama önce bi intikam alma durumlarına girmen mümkün...
içine hiç düşmeyeceğinizi sandığınız çukur. düşmemek için çabalarsınız. sonradan nefret ettiğiniz kişinin çelmesiyle düşüverirsiniz içine.
enteresan bir duygu. nefret dolu bir insanım. her gün değişik birinden nefret ediyorum. bu sıralar bu durum tekledi biraz. bir kaç aydır tek birinden nefret eder oldum.
neden insan sevdiklerinden de nefret eder ? onlara kendinden bir parça değer verdiği için olabilir mi ?
yani o kadar benciliz, birisini sevdikten sonra, sevgimizin bedeli olarak ondan nefret edebiliyoruz. anneler öyle değil misal. acaba anneler insan değil mi ? melek onlar melek.
nefret ediyorum: fotograf ile resim arasındaki farkı bilmeyenlerden, herkes yazamayanlardan, selam diye konuşmaya başlayanlardan, bye diyerek konuşmayı sonlandıranlardan, her dakika profil fotograflarını/resimlerini değiştirenlerden, "iyi" yerine "ii" yazanlardan, dahi anlamına gelen "de" bağlacını bitişik yazanlardan, saygısız, artist tiplerden, parfümü her yerine boca edenlerden, kötü niyetlilerden, insanları mal yerine koymayan çalışanlardan, insanları eşya gibi kullanıp atanlardan, kendisini kullandıranlardan, öküzün birine değer verip, pişman olan ve herkesi o öküz gibi düşünenlerden, kendini geliştirmeye çaba göstermeyenlerden, at gözlüklülerden, şımarıklardan, hayatı "ye, iç, gez, eğlen, yat" fiilerinden ibaret görenlerden, içki ve sigara içenlerden, sadece günü yaşayan, anı düşünenlerden, bu yazıyı uzun diye sonuna kadar okuma zahmetine girmeyenlerden, sadece kendisini düşünen, anlayışsız, odun insanlardan...
zoraki tanım: sevmemek, hoşlanmamak duygusunun bir basamak ötesi.
yazarın tamamen subjektif entrysi: arabaya bindim, birinci viteste yapmamam gereken hızı yapıp arabayı bağırttırdım. olamadığım onca şeyden nefret ettim.. yanlış seçimlerimden, adanmış zamanlarımdan, aşık olduğum ve olacağım bütün adamlardan nefret ettim. istediğim işi yapamadığımdan, istediğim adamı/aşkı bulamadığımdan, artık bulmaya ne gücüm ne inancım olmadığından, doğru sandığım/dürüst sandığım/o yapmaz sandığım herkesin -erkek&kadın- her şeyi yapmasının mümkün olmasından, bunlara benim de dahil olmamdan nefret ettim.. bütün iki yüzlülerden, çıkarcılardan, sahte susuşlardan, sevmeden sevişmelerden, özlemlerden, nefretlerden nefret ettim. takılmış plak gibi kendimizi tekrarlıyoruz ya hepimiz.. işte sırf bu yüzden bile hepimizden nefret ettim.. lisanını bile bilmediğim bi ülkeye gidip, 1kişi dahi tanımadığım bi yerde yeni bi hayat kurmak isterken, orada da mutsuz olmak için binlerce neden bulacağımı bildiğim için kendimden nefret ettim.. kapana sıkışmış bir fare gibiyim.. gidemiyorum, duramıyorum, tutamıyorum.. ne git diyebiliyorum gitmesi gerekenlere, ne kal diyebiliyorum gitmesini istemediklerime.. en çok da bundan nefret ediyorum.. takındığım bu iğrenç durağanlıktan, abuk sabuk susşlarımdan, başka şeyler söylemek isterken çok alakasız şeylerin ağzımdan çıkışından ve artık düzeltmek adına hiçbir şey yapmayışımdan nefret ediyorum.. tek istediğim beyaz tahta bir şezlong, ılık bi hava, biraz güneş, deniz ve yalnızlık. başka da bişey istemiyorum şuan. ve bunun olması için en iyi ihtimalle 3 aya ihtiyacım var ya, işte en çok da bundan nefret ediyorum.